Siyaset Kürtler AKP'ye sadece kredi açtı

Kürtler AKP'ye sadece kredi açtı

30.07.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

Altan Tan, Milli Görüş'ün asıl oy deposunun Güneydoğu olduğunu söylüyor ve "AKP zaten mevcut bir zeminden oy almıştır" diyor. Tan'a göre halk AKP ile DTP arasındaki kesin kararını 1.5 yıl sonra verecek Ahmet Tan, DTP'li milletvekilleriyle ilgili de bir tespit yapıyor: Aslında DTP'nin tabanı AKP gibi, kadroları CHP gibi. DTP'liler vekili oldukları kitleye benzemiyorlar

Kürtler AKPye sadece kredi açtı

SORU-CEVAP'IN KONUĞU İSLAMCI KÜRT UZMAN ALTAN TAN Erdoğan'la 16 yıldır küsler... KİM: Hangi bilene sorsak parmaklar onu gösterdi... Herkes "Bu analizi en iyi o yapar" dedi. Altan Tan... Tan özetle İslamcı bir Kürt. 1958'de Batman'da doğdu. Dedesi 1953'te Bebek'e göç etti. Aslen Midyatlı. Annesi Türk. Babası Bedii Tan. (Bkz. Hasan Cemal'in "Kürtler" kitabının özellikle 32. sayfası) Diyarbakır Maarif Koleji'nde okudu. 13 yaşındayken Cemil Çiçek, Ali Müfit Gürtuna, Ahmet Taşgetiren, Hüseyin Gülerce, Ömer Vehbi Hatipoğlu, Melih Gökçek'in de içinde bulunduğu Mücadele Birliği'ne katıldı. Ancak 12 Mart'tan sonra üst yönetimin derin devletle bağlantısı ortaya çıkınca Birlik dağıldı. Tan, bağımsız İslami gruplara yöneldi ve Güneydoğulu arkadaşlarıyla Girişim dergisini çıkardı. 1981'de Ankara Devlet Mimarlık Mühendislik'ten mezun oldu. Gökçek'in ANAP'tan Keçiören Belediye Başkanı seçildiği 1984-85 yılları arasında yardımcılığını yaptı. Ancak yedi buçuk ay sonra "tasfiye" edildi. 1987'de RP'ye girdi. Partinin Güneydoğu müfettişi oldu. 1991 seçiminde RP'nin MHP'yle ittifak kurması üzerine istifa etti. İttifakı savunan Erdoğan Abi'siyle o günden sonra bir daha hiç konuşmadılar. Ali Bulaç, Yalçın Akdoğan, Mehmet Metiner'le birlikte Sözleşme ve Yeni Zemin dergilerini çıkardı. Aydın Menderes hareketinde Genel Başkan Yardımcısı oldu. 2000-2002 yılları arasında ise HADEP'te PM üyeliği yaptı. Halen müteahhitlikle uğraşan Tan, evli ve altı çocuk babası. Kürtçe, İngilizce, Arapça biliyor. NEDEN: Doğu ve Güneydoğu seçmeninin son siyasi tercihinden konuşacaksak orada pankartı lütfen büyük açalım: Hepimiz uzaylıyız! Bölge insanının 22 Temmuz'da DTP yerine niçin AKP'yi seçtiğini hiç de iyi bilmiyoruz. Oysa geleceğimizin anahtarlarından biri bu kapının üzerinde. NE ZAMAN: 27 Temmuz, Cuma günü.NEREDE: Davetimiz üzerine Diyarbakır'dan atlayıp gelen Tan'la Ankara büromuzda konuştuk. 3N1K DTP'nin oyu neden yüzde 20 azaldı? 1-SINIFSAL NEDENLER: DTP ne yoksul Kürtlere, ne Kürt gençlerine, ne de Kürtlerin orta ve üst sınıflarına ekonomik bir vaatte bulunabiliyor. Zenginlikten daha fazla pay almak ve bir gelecek kurmak isteyenlere yönelik projesi yok. Oysa Kürtler eski Kürt değil. Hızla entegre oluyorlar ve artık sadece Kürtlük üzerinden oy vermiyorlar. DTP sürekli barış, kardeşlik ve çözüm demiştir, ama bunlar ne demektir bunu bir türlü anlatamamıştır. Etrafı kalın çizgilerle çizilmiş bir siyasi projeleri yok. Laiklik konusuna hiç girmedikleri gibi siyasi olarak ne önerdikleri de henüz tam belli değil. 2-SİYASAL NEDENLER: Nakşibendi gelenek: Kürt hareketinin sahneye çıkışı en belirgin şekilde Botan Miri Bedirhan Bey zamanındadır (1820). Ondan sonraki bütün bu hareketlerin ana ekseni Nakşibendi ve Şafiliktir. Solcu çizgi: 1960'lardan sonra Devrimci Doğu Kültür Ocakları'yla birlikte solcu Kürt hareketi ön plana çıkmıştır. Ama dini damar hep devam etmiştir. Tahterevalli: Devlet burada tahterevalli sistemini kullanmıştır. Kim fazla havaya kalkarsa onu aşağı indirmek için bir ağırlık karşıya koyar. Bu bazen İslamcı Kürtler olur, bazen solcu Kürtler, bazen Türkler, hiç fark etmez. Stalincilerden kapak olmadı: Şimdi bugün bölgedeki siyasi yapıyı bir düdüklü tencere gibi düşünmek gerekiyor. Tencerenin kapağı Marksist ve Alevi çizgidedir. Bugün PKK'nın yönetici kadrosunun önemli bir kısmı Pazarcık, Elbistan ve Tunceli kökenlidir. Çoğu Stalinist bir anlayıştan geliyor. Tencerenin kendisi ise Sünni, Şafi ve Nakşibendi'dir. Dolayısıyla bugün tencereyle kapak arasında bir uyum sorunu vardır. Düdüklü tencere artık ötüyor: ("Peki 25 yıldır bu tencere bu kapağı nasıl taşıyor?" sorusu üzerine devam ediyor.) Çünkü ateş tencerenin altındadır. Tencere yanıyor. Bütün köy boşaltmalar, bütün işkenceler, bütün ölümler bizim başımızdaydı. Yani tencere ateşin üzerinde, kapak da tencerenin üzerindeydi. Ama artık düdüklü tencere ötüyor. Ses çıkarıyor. Artık bu kapağı başımdan alın diyor. Biri bile ful oruç tutmuyor: 22 bağımsız DTP'li içinde namaz kılan, Ramazan orucunu ful tutan bir tek kişi yok. Bunu hakaret anlamında söylemiyorum, bu bir tespittir. Çünkü bu insanların temsil ettikleri seçmenin yüzde 70'i oruç tutuyor, yüzde 65'i de beş vakit namaz kılıyor. Orhan Doğan'ın mitingine katılan kadınların yarısı çarşaflıydı. Aslında DTP'nin tabanı AKP gibi, kadroları CHP gibi. DTP'liler vekili oldukları kitleye benzemiyor. 3-DİNİ VE İDEOLOJİK NEDENLER: Bu seçim aynı zamanda bir barış referandumuydu. Bölge halkı bu referandumda "Ben Türkiye'nin bütünlüğü için de çözüm arıyorum" demiştir ve doğru cevabı vermiştir. 4- BARIŞ İSTEĞİ: A) Örgüt gibi yönettiler: Hakkariliyi Iğdır'dan, Mardinliyi Siirt'ten, Diyarbakırlıyı Mardin'den, Niğdeli ve iki Tunceliliyi Diyarbakır'dan, Bingöllüyü Şırnak'tan aday yaptılar. Partiyi örgüt gibi yönettiler.B) Limiti zorladılar: Mesela bir tane çıkarabileceği Ağrı'da iki aday, iki tane çıkarabileceği Hakkari'de üç aday göstermesi büyük hataydı. Limitleri zorlayınca hiç giremedi. 5- TEKNİK HATALAR: 1-Müthiş bir başarı değil: RP 1984 yerel seçiminde Konya'da varlık gösteremezken Van, Batman ve Urfa belediye başkanlıklarını kazanmıştır. 1987 genel seçimlerinde RP'nin Türkiye ortalaması 7.15'tir. Erbakan Konya'da yüzde 20 il barajını alamamıştır. Ancak Diyarbakır, Bingöl, Batman, Urfa ve Siirt'te oy ortalaması yüzde 25'tir. Yani Milli Görüş'ün asıl oy deposu Güneydoğu'dur. O yüzden AKP zaten mevcut bir zeminden oy almıştır.2-Zemini PKK'ya bıraktı: RP, 1991'de MHP'yle ittifak yaptı. İttifakı savunanların başında da Tayyip Erdoğan geliyordu. O ittifak yapıldığı anda bölge seçmeni partiye küstü. Önemli bir kısmı HADEP'e gitti. Bu küslük 1991-2007 arasında sürdü. 3-Üç eksi puanı: AKP bölgeyle ilgili siyasi bir proje ortaya koyamadı. Ekonomik yönden bölgeye olağanüstü bir yatırım yapmadı. Bölgeye uygun adaylar koymadı. 4-Üç artı puanı: Birincisi, Başbakan'ın Diyarbakır'da 12 Ağustos 2005'te yaptığı konuşma halkı çok etkiledi. İkincisi, halkın gözünde karısı başörtüsü yüzünden AİHM'ye başvurmuş, babası sakallı bir tornacı olan Abdullah Gül'ü cumhurbaşkanı seçtirmediler. Halk, "Babası babam gibi, karısı karım gibi, anası anam gibi, bacısı bacım gibi olan bir adamı seçtirmediler" diyor. Üçüncüsü de, Erdoğan asker karşısında en azından Demirel gibi şapkasını alıp gitmedi, Erbakan gibi Şubat'ın zemheri soğuğunda pancarvari kızarıp, bir bardak ter dökmedi. Bu da yıllarca jandarma dipçiğinde bizar olan halkın çok hoşuna gitti.5- Dehşet fısıltısı: Seçim döneminde PKK'nın askerle çatışmaya girmesi çok fazla spekülasyona neden oldu. Mahir Kaynak da çıktı dedi ki, "Seçimlerden sonra terör duracak." Çok enteresan Allaha şükür bir haftadır gerçekten terör durdu. Halk bunu "şahinlerin işbirliği" olarak algıladı ve AKP de bunu böyle anlattı. Kahvelerde konuşuldu bu. Fısıldayarak anlattı, ama anlattı. 6- Yeşil kart mucizesi: AKP'nin bölgede belediyesi olmadığı için belediyelerin halka direkt bir yardımı söz konusu değil. Ama Fakir Fukara Fonu ve Yeşil Kart uygulaması çok etkili oldu. 7- Dolar niçin önce artmadı: Ekonomik yönden global sermaye AKP'ye tam destek verdi. Hiçbir şey yokken borsayı 55 binlere kadar çıkardı. Türkiye'de petrol mü bulundu, altın madeni mi bulundu? Peki dolar niçin seçimden önce değil de seçimler bittikten sonra artmaya başladı? Demek ki doları çıkarttırmayan da bir güç vardı. Bu çok açık. Eğer dolar biraz oynasaydı Bingöl'deki vatandaş da iki kere daha düşünürdü.8- Barzani faktörü: Bölgedeki kimse Barzani'den bir talimat almaz. Bu konu Batı'da çok abartılıyor. Ancak Barzani'ye büyük sempati duyar. Seçimden evvel asker Irak'a girmek istedi. AKP buna karşı koydu. Bu çok etkili oldu. Bölge halkı savaş istemiyor ve savaş istemeyenler de AKP'yi destekliyor. 9- Gülen faktörü: Şu anda tüm Türkiye'de olduğu gibi bölgedeki en güçlü cemaat Gülen cemaati. Ve bu cemaat 22 Temmuz'da bütün güçleriyle ve daha önce hiç olmadığı kadar AKP'yi destekledi. AKP bölgedeki oylarını nasıl üçe katladı? DTP'ye: Seni silmedim, ama ciddi tıraşladım. Kendine çeki düzen ver. Ortaya bir siyasi proje koy. Benim ekonomik sorunlarımı fark et. Kan dökülmesini engelle. Ankara'ya git. Neyse benim derdim onları Ankara'da ve Türkiye sınırları içinde çöz.AKP'ye: Geçmişte de sana destek veriyordum. Ama umduğumu bulamadım. Bir süre aramızda bir kopukluk oldu. Ben şimdi tekrar gönlümü sana açıyorum. Bugüne kadar bana iyilik yapmadın. Ama kötülük de yapmadın. Üstelik iyilik yapma ihtimalin de var. Beni entegre et, ama sakın asimile etme." Kürtler 22 Temmuz'da kime, ne dedi? "Bu aynen bir sınıf ödevi gibi. Ödev teslim tarihi de bir buçuk yıl sonraki yerel seçimler. Ödevini iyi yapan sınıf geçecek. Bölge için kim çözüm üretirse, bölge insanına kim daha ses verirse Kürtler o partiye oy verecek. Eğer AKP de DTP de bu talepleri karşılayamazsa o zaman kitle başka bir mecraya akacak. Bu daha radikal bir mecra da olabilir, daha lümpen bir mecra da olabilir, daha liberal bir Türkiye partisi de olabilir. 2009'da göreceğiz." Kürtler 2009'da ne diyecek? Erdoğan henüz Özal kadar net değil O biraz abartı olur. Çünkü daha çok fazla bir şey yapmadı. Ama Kürtler Erdoğan'a ciddi bir kredi açtı. Aslında Özal'a daha çok açmışlardı. Çünkü Özal fikirlerini fiiliyata dökmüştü. Erdoğan henüz bu aşamaya gelmedi. Çünkü hem kafası henüz net değil, hem politik olarak dengeleri de korumak istiyor, hem de her Türk İslamcısı kadar onun da yapı taşları arasında milliyetçilik vardır. Erdoğan Kürtlerin beklediği Türk lider mi oldu? Altan Tan, Hizbullah lideri Hüseyin Velioğlu'ndan PKK'nın kasası Rıza Altun'a, Erbakan'dan Erdoğan'a kadar geniş bir yelpazeyi çok iyi tanıyor. "Kürt-İslam sentezi"nin mümkün olmadığını söyleyen Tan, "Kürt Müslümanlar Ne Türk Müslümanları ne Arap Müslümanları dışlamaz, bu ümmetçiliğe aykırı olur" diyor. Kürt-İslam sentezi olmaz "Bu seçimlerin en önemli sonuçlarından biri de bölgedeki aşiret, ağalık, feodalite bitmiştir. Safter Gaydalı Bitlis'ten, Mehmet Tatar Şırnak'tan, Sedat Bucak Urfa'dan, İskender Ertuş Van'dan oy alamamıştır. Hiçbir aile hiçbir partiye binden fazla oy getirememiştir. Bölge artık sınıfsal ve siyasal olarak oturdu. Çünkü bölgede ciddi bir yeni orta sınıf oluşuyor. Medyanın bunda rolü büyük. Her köyde internet ve çanak antenler var. O yüzden bu seçimin bölgedeki en büyük ağası kesinlikle 'internet ağ' olmuştur." Güneydoğu'nun en büyük ağası 'İnternet Ağ' oldu AKP yerine oturmazsa sonu Anavatan gibi olur Tamam, AKP PKK tabanından oy aldı, ama MHP tabanından da oy aldı. Çankırı'da, Yozgat'ta, Elazığ'da vs. PKK oylarını bölgede etkisizleştirdiğine göre AKP'yi ne kadar övsek az mıdır? Tam değil. Dünyadaki merkezin anlamı, merkezden pay alamayan zümreleri hem ideolojik hem sınıfsal anlamda tatmin ederek uzlaşma sağlamaktır. Bizdeki merkezin anlamı ise uzlaşmak değil, kandırmak üzerine kurulu. Biraz sarhoş, biraz bikinili, biraz Müslüman, biraz Kürt, biraz milliyetçi... Bunları uzlaştırmak ayrı bir şeydir, bunlardan biraz biraz olmak ve bunları kandırmak ayrı bir şeydir. Zaten bunun adına da "merkez" diyorlar? AKP de biraz sosyal demokrat, biraz Müslüman demokrat, çokça da liberal demokrat. Ama bu mutlaka bir yere oturacak. Ya milliyetçi olacak, ya ümmetçi ya liberal ya da sosyal demokrat... Eğer oturmazsa AKP'nin sonu bugünkü Anavatan olur ve kimse bu çöküşü engelleyemez. AKP nasıl bir merkez?