Siyaset Laiklik Tayyip’i de bağlar

Laiklik Tayyip’i de bağlar

27.08.2001 - 00:00 | Son Güncellenme:

AK Parti’nin ikinci adamı Abdullah Gül Milliyet’e konuştu. Gül, "Dini ağırlıklı siyasetin, dindar insanlara ve Türkiye’ye faydası yoktur. Siyasi parti bir tebliğ aracı değildir’ dedi

Laiklik Tayyip’i de bağlar

Laiklik Tayyip’i de bağlar

AK Parti’nin ikinci adamı Abdullah Gül Milliyet’e konuştu. Gül, "Dini ağırlıklı siyasetin, dindar insanlara ve Türkiye’ye faydası yoktur. Siyasi parti bir tebliğ aracı değildir’ dedi

DERYA SAZAK / SOHBET ODASI

Yenilikçi hareketin miladını Fazilet’in son kongresine götürmek mümkün mü? Siz başkanlığı istiyordunuz, ayrı parti düşüncesinin temelleri orada mı atıldı?
Gül: Refah / Fazilet geleneğinde son on yıla baktığımızda, Erbakan ve Milli Görüş hareketiyle simgelenen siyaset tarzı sürdürülebilir olmaktan çıkmıştı. Yenilenme ihtiyacı vardı. Biz de parti içinde değişime yönelerek, kendimizi nasıl ‘up grate’ ederiz yani geliştirebiliriz diye düşündük. Kongremiz bir fırsattı. Orada kaybettik ama yenileşmenin önü açıldı.

Yenileşme, Erbakan’dan kalma particilik anlayışına başkaldırı mıydı?
Gül: Bunu sadece yönetim tarzı diye algılamamak gerekiyor. Bazı fikirlerin rasyonalize edilmesi şeklinde bir yenileşme söz konusudur. Makyajın ötesine geçen değişiklik...

Yenileşmenin parametreleri nedir? Siyasal İslamdan, din eksenli siyasetten vazgeçme iddiası mı?
Gül: Dini ağırlıklı siyaset yapmanın, dindar insanlara ve Türkiye’ye bir faydası olmadığını gördük. Siyasi parti bir tebliğ aracı değildir. Parti hizmet aracıdır. Ben dindar olma gayretinde bir insan olabilirim ama bana oy veren insan bu nedenle değil, ülkeyi daha iyi yönetebileceğime güveniyorsa destek sağlamalıdır.

"Dini inançlarını serbestçe yaşamak isteyenler de tersine bir duyguya kapılmamalı, ‘zenci’, ‘parya’ muamelesi görmemeli" diyorsunuz...
Gül: Kesinlikle... Elbette bu ülkede dinin etkisi var. Din meselesini artık bireysel özgürlük çerçevesinde görüyoruz.

Niye bölündünüz, Saadet’le olmaz mıydı?
Gül: Recai Bey’le meselemiz yok ama siyasete bakışımızda farklılaştık.

Uygulamada da ters düşmediniz mi? Emanetçilik...
Gül: Şüphesiz... Partinin yönetim tarzında ayrılıyorduk. Parti kapatılınca serbest kaldık.

Kongreden önce sayın Erbakan’ı ziyaret etmiştiniz. Beklentiniz herhalde gençlere yol açılmasıydı...
Gül: Siyasi partileri zayıflatan değişmez liderlik anlayışıdır. Liderler kendilerini ve etraflarını sağlama aldılar ama partilerini küçülttüler. Bu da Türkiye’yi bunalımlara soktu.

Derviş’in uzmanlarından yararlandık
Programın ekonomi bölümünü siz mi yazdınız?
Gül: Benim de katıldığım ekip çalışması yapıldı. Türkiye’nin bugünkü programına Kemal Derviş’in çalışmalarına katılan uzmanlardan bile yararlandık. DPT’den, bürokrasiden - isimlerini veremeyeceğim - kişileri dinledik. Aslında Kemal Bey’in programı da ulusal. Tek fark Derviş, Türklerin yazdığı programı IMF adına, "Türkiye’de bunlar yapılacak" diye uygulatan insandır.

Adil Düzen, ne oldu? AK Parti, ekonomide nasıl bir çözüm öneriyor?
Ben iktisat doçentiyim. İslam Kalkınma Bankası’nda çalıştım. Ben adaylığımın ilk gününden itibaren hiç adil düzen demedim. Doğrusu ben iktisatçı olarak, adil düzeni işleyebilir bir model olarak görmedim.

Erbakan Hoca’nın fantezisi miydi?
Gül: Hayır, güzel bir slogandı, haksızlıklara karşı meydan okumaydı, serbest ekonominin alternatifiydi ama iktisaden inandırıcı değildi. Onun için ben hep ‘adil bir düzen’ dedim... AK Parti programı bu açıdan çok daha gerçekçi ve çözümleyici...

İktisatçı kimliğinizle soruyorum, Adil Düzen’i Refahyol döneminde uygulayabildiniz mi? Kimse anlamadı! İçi boş geldi...
Gül: Erbakan Hoca’nın takdim ettiği o parti broşürlerinde görülen şekiller, biz iktidar olduğumuzda hiçbiri uygulanmamıştır. Adil Düzen propagandaya dönüktü. Başbakan olarak Erbakan’ın hakkını yemeyelim, o zamanki göstergeler daha iyiydi.

Ekonomi sizce niye krizde?
Gül: Güvensizlikten. Türkiye’ye gelen yabancılar, uluslararası yatırımcılar sadece Derviş’le, hükümetle konuşmuyor. Bize de geliyorlar. Güven yok.

Güvensizlik var doğru seçime bile gidilemiyor, Tayyip gelirse diye de bir kaygı gözleniyor. Takiye kuşkusu var. Siz dışarıya nasıl güven vereceksiniz?
Gül: Bakın bunların hiçbiri olmayacak. Niçin? Dışardaki çevreler bize önyargısız bakıyorlar. Bizim kimliğimizi biliyorlar. Sistemin içinde görüyorlar. Öyleyiz de... Tayyip Bey, İstanbul’da belediye başkanlığı yaptı. Kasetler, şunlar bunlar Erdoğan’ın başarısını gölgelemez.

O halde siyasetin finansmanına girelim. Tayyip Erdoğan’ın Albayrak, Ülker bağlantısına ne diyorsunuz? Savcılık 1 milyar doları soruşturuyor.
Gül: Harcadığımız paranın hesabını, kuruşu kuruşuna vereceğiz. Diğer partilere göre, esas yeniliği hesaplarımızı denetleterek yapacağız. Maliye’den arkadaşımız Bülent Gedikli, bu işle görevlendirildi. 2 trilyona yakın Hazine yardımı alacağız. Genel merkezi kaç paraya tuttuğumuz belli, ekonomik kriz nedeniyle kiralar düştü. 1 milyar dolar, o kadar büyük rakam ki, IMF Türkiye’ye zor veriyor.

Kasanın şeffaf olması iyi de siz Erdoğan’a bu Albayrak işini sordunuz mu? Çünkü partiniz daha kurulmadan yıprandı...
Gül: Tayyip Bey her zaman Türkiye gündeminde olan bir kişi. Elbette her şeyin bilinmesi gerekir. Parti kendi şirketimiz değil. Ülkeyi yönetmek istiyorsak bunların hesabını verebilmeliyiz. Eleştirinin dozajı artınca bizim işimize yarıyor. Çünkü bir bardağa 3 şeker atarsanız erir, 5, 6, 10 doygunluk derecesine varır. Şimdi biz bir yürüyüşe çıkmışız. "Bir bakalım", denmez mi? Söyletmem, vurun edası içinde olunca Türkiye gerilime giriyor. Biz bu tuzağa düşmeyeceğiz. Çünkü kavga istemiyoruz.

Takiye kaybettirir
Üzerinizde hep bir takiye gölgesi var. AİHM,Refah’ı kapatma davasında şeriat, cihat gibi kuşkuları öne çıkardı. Siz demokratik faaliyet alanınızı nasıl çizdiniz?
Gül: Takiye yapan kendisini aldatır. Açık toplumda halkı aldatamazsınız. Akvaryumdaki balık gibiyiz. Daha önceki yıllarda demokrasi söylemi belki şüpheyle karşılanıyordu, ama biz değiştik ve bugünkü noktaya inanarak geldik. AİHM kararı çıkmasa da, Refah kapatılmasa da biz parti içinde demokrasi yürüyüşüne çıkmıştık.

Erdoğan diyor ki, "hem Müslüman, hem laik olunmaz"... Daha önce de, "Referansım İslamdır", "demokrasi amaç değil, araçtır" demişti. Hangisine inanacağız?
Gül: Bakın Tayyip Bey’in geldiği noktayla, 1992 yılındaki kasette söylediklerine bakınca takdir etmek gerekmez mi?

Niye?
Gül: O zaman bizim yürüyüşümüze bakmak gerekir. Dün bir, bugün iki... Bu program önce Tayyip Bey’i bağlar, sonra hepimizi. Erdoğan da parti propramını özümsemiştir. Program laikliği esas alıyor. Dinde dayatma olmayacak. Buna inanıyoruz. Tayyip Bey, "değiştim" diyor. Ansiklopedilere ismi geçen insanlara bakın aynı yerde çakılıp kalan insanlar değil hiçbiri.

Erdoğan’da bir üslup sorunu var. Hırçın...
Gül: Sokaktaki insan diyor ki, "Bizden biri olarak konuşuyor." Üslup yumuşar. Metindeki oligarşi sözcüğü ağır kaçtı. Ancak bize yönelik taciz atışlarının dozu da ağır. O kadar amansızca saldırılıyor ki, bırakınız üslubu, dininizi de değiştirseniz durmayacak gibi...Tayyip Bey, "değişmek erdemdir" diyor.

Nerede değiştiniz? Tayyip Bey sizler..
Gül: Daha rasyonel, gerçekçi ve moderniz. Kapısında ayakkabı çıkarılan, tekke gibi particilik anlayışı değişti.

Gazeteci soru soruyor diye öfkelenmek niye? Alkışlı basın toplantısı falan da tuhaf...
Gül: Bakın biz şirket değil ülkeyi yöneteceğiz. Oy verecek insanlar bizim düşüncelerimizi net şekilde bilmelidir. Yarın önemli bir olay geldiğinde ne yapacağımızı öngörmek hakları vardır. Bize soru sorulmasından tedirgin değiliz ama bizde insanız biraz insaflı olunmasını bekliyoruz. Söyletmem vurun zihniyeti üzüyor.

Soğuk savaş retoriği nereden çıktı. Kutuplaşma, oligarşi falan. 1990’larda siyasal İslam’ın yükseliş yıllarıydı. Erdoğan’ın kutuplaşma dediği o olmasın...
Gül: Olabilir.

Tayyip Bey genel başkan ama...
Tayyip Erdoğan’ın kurucu genel başkan olamayacağı gerekçesiyle Başsavcı, Anayasa Mahkemesi’ne gitti. Erdoğan veto edilirse ne olacak?
Gül: Bakın, biz bunları kuruluşta görüştük. Hatta, parti o yüzden de biraz gecikti. Anayasa Mahkemesi’ndeki Hasan Celal Güzel dosyası, Tayyip Bey’in durumunun aynısı. Biz kendimizden eminiz. Bir problem çıkmayacağına inanıyoruz. Sayın savcı yetkisini kullanmıştır, top Anayasa Mahkemesi’nde, yüksek yargının kararını bekleyeceğiz.

Anayasa Mahkemesi aleyhinizde karar verirse, yola kimle devam edeceksiniz? Kurucu genel başkan değişmezse partiyle ilgili kapatma davası açılacak.
Gül: Partide bir genel başkanlık sorunu olmayacağına inanıyoruz. Tayyip Bey genel başkanımızdır. Sonuna kadar arkasındayız. Olmayacak işler olursa, o zaman bakarız.

Nilüfer Göle siyasetin iki yeni aktörü Tayyip Erdoğan ve Kemal Derviş’in geleceğini yorumlarken, birisinin atı - partisi - yok, diğerinin binicisi engelli demişti. Haklı çıkıyor. Erdoğan, engeli nasıl aşacak?
Gül: Binici düşe kalka ata binmeyi öğrendi. Bundan sonra düşmez.

Erdoğan yasaklanırsa parti dağılır mı?
Gül: Hayır. Kamuoyu araştırması yaptırıyoruz bizimle ilgili kampanyalar partiyi daha da kuvvetlendiriyor.

Neden AK Parti?
Gül: Başka teklifler de vardı, Yenilikçi Parti. AK Parti biraz daha cazip geldi. Saflık, temizlik, aydınlık...

Ampul nasıl bulundu?
Gül: İsim ortaya çıktıktan sonra da amblemle ilgili seçenekleri tartıştık. Tayyip Bey, güzel bir ayçiçeği önerdi. Güneşe bakan bir motif. Çok güzeldi. Ben de ev, yuva önerdim. Ajanslardan da öneri gelmişti. Ampul tuttu. Parti amblemlerine bizde fazla anlam yükleniyor, oysa basit olmalı.

Ampul geyiği başladı, ters çevrilince sarık oluyor, içindeki teller rahleye benzetildi.
Gül: Her şey magazinleşiyor.




SİYASET