Siyaset "Meclis kürsüsünü kirletmişlerdir"

"Meclis kürsüsünü kirletmişlerdir"

28.02.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:

Ensar Vakfı Genel Kurulu’nda konuşan Erdoğan, ‘Bütçe görüşmelerinde yine şahsıma yüklenmişler. Neden böyle her oturumda Cumhurbaşkanı’na saldırırlar, anlamakta zorlanıyorum’ diye konuştu.

Meclis kürsüsünü kirletmişlerdir

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi’ndeki Ensar Vakfı 37. Olağan Genel Kurulu’nda konuştu. Parti ismi vermeden HDP’ye çatan Erdoğan, şunları söyledi:

“Dün gece Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki bütçe görüşmelerinde bölücü terör örgütünün kölesi haline dönüşmüş bir partinin mensupları yine şahsıma dil uzattılar. Aslında ben parlamentoda değilim. Neden böyle her oturumda Cumhurbaşkanı’na saldırırlar anlamakta zorlanıyorum. Bu kişiler Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin inşasından başlayıp, şahsımın bilmem 3 milyar dolar parası olduğu iftirasına varan birtakım hezeyanlarla meclis kürsüsünü kirletmişlerdir. Tabii sağ olsun arkadaşlarımız cevaplarını verdiler.

Buradan bu büyük iftirayı atan o alçak veya alçaklara diyorum ki; hukukta bir kaide var. Müddei, iddiasını ispatla mükelleftir. Bir defa yasal haklarım saklıdır, zaten haklarında manevi tazminat davası açılacaktır. Siz bir defa bunu ispatlamakla mükellefsiniz. Sizden önce bu tür iftiraları bana atanlar çok oldu. Başbakanlığım dönemimde de bana bu iftiraları atanlar çok oldu. Defaatle bunu söyledim, ispata davet ettim. İsviçre’de var dediler. Ana muhalefetin başındaki zata da ispat edeceksin, etmezsen alçaksın dedim. Ama edemediler. Yahu olmayan şey ispat edilmez ki.”
‘Bu hale getiren kim?’

Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra sözlerini şöyle sürdürdü:

“Şimdi bunu bir kez daha burada ifade etmek istiyorum. Milletimiz bu tartışmaya bakıyor ve ortada iki taraf görüyor. Bir yanda 1994’ten itibaren İstanbul’a, 2003’ten itibaren tüm Türkiye’ye eşi benzeri görülmemiş hizmetler getirmiş bir siyasetçi ve siyasi anlayış var. Diğer tarafta ise ülkenin ve milletin hayrına tek bir hizmetleri olmadığı gibi bölücü terör örgütünün etekleri altına girerek Türkiye’yi yangın yerine çevirmeye çalışan bir başka anlayış ve onun aktörleri mevcut. Belediyelerin iş makineleriyle Güneydoğu Anadolu’daki il ve ilçeleri çukurlarla, hendeklerle şu görülmez ve baktığınız zaman tiksinilecek hale getirenler kim? Sizsiniz siz...”

‘Bunlar yavru Gezici’

“Bütün Güneydoğu’yu dolaşın orada sadece rezalet görürsünüz, sefalet görürsünüz, felaket görürsünüz. Bunları ne ile yaptınız? Belediyelerin iş makineleriyle yaptınız. İşte şimdi Silahlı Kuvvetlerimiz, polisimiz, köy korucularımız üzerine bunların gidiyor. Sonuna kadar da gideceğiz. Ve bu iş bitti diye bırakmak yok. Ondan sonra da tahkim edeceğiz. Ve kentsel dönüşüm projeleriyle de buraları yeniden ihya edeceğiz.

Meclis’teki o siyasetçi görünümlü terör örgütü yandaşlarının halkın nezdinde hiçbir karşılığı kalmamıştır. Artık parlamento fezlekeleri yürürlüğe koymak suretiyle dokunulmazlıkları kaldırılmalı, hukuki olarak hesaplarını vermelidirler.”
Son 3 yılda, 2013 yılı baharından beri yaşadıklarımızı şöyle bir gözünüzün önüne getirmenizi rica ediyorum. Önce İstanbul’da Gezi Olayları denilen park, ağaç bahanesiyle başlatılan ve çok ince planlanmış bir provokasyonla karşımıza çıktılar. Zannetmeyin ki bu İstanbul’da planlandı. Zannetmeyin ki bu Türkiye’de planlandı. Hayır, içerisi dışarısı bu işi beraber planladılar ve birçok yerlerde bunu gördük. O kadar enteresan ki yurt dışı seyahatlerimizde bunun ipuçlarını bulduk. Nereden planlandı bunlar, bunu gördük. İşte bakın şimdi de Artvin’de Cerattepe olayı çıktı. Bu Gezi’ciler neyse bunlar da yavru Gezicilerdir, bunu böyle bilin.”

‘Çılgına döndüler’

“Bunlar Artvin’de alıştıklarını bulamadılar, Rize’de bulamadılar, Trabzon’da bulamadılar, Ordu’da bulamadılar, Giresun’da bulamadılar, Samsun’da bulamadılar. Şimdi çılgına döndüler, ‘ne yapacağız?’ Onun için tekrar bu tür adımları atmaya başladılar. Kardeşlerim, şunu unutmayın, hak her zaman galiptir. Görünüşte 3-5 ağacın kesilmesine karşı çıkmak için o başlatılan eylemlerde öylesine bir çevre tahribatına kendileri yol açtı ki... Ne ifade ettiler?
Çıktılar yürüyüşlerde şunu söylediler, ‘yahu hâlâ anlamıyor musunuz mesele ağaç değil’ diyerek bunu ifade ettiler, niyetlerini açıkça ortaya koydular.”

Erdoğan, daha sonra şöyle devam etti: “Başbakanlığım döneminde bir konuşmamda ‘dindar nesil yetiştireceğiz’ dedim, birileri çılgına döndü. Yani ‘bir başbakan böyle konuşamaz’ dediler, yani niye konuşamayacağımı ben de anlayamadım. Ben bir Başbakan olarak hedefimi böyle belirlemişim ama bu demek değil ki bu ülkede dinsiz olanlara hizmet vermeyeceğiz.
Biz bu ülkede dindarına da hizmetimizi verdik, dinsizine de hizmetimizi verdik, bize hakaret edenlere de hizmetimizi verdik, orada bir ayrım yok ama hedefimiz dindar nesildir çünkü biz şunu biliyorduk, bitaraf olan bertaraf olur.”

‘Rükûda eğiliriz’

“İmam Hatipli sayısı 1 milyon 200 bine yükseldi. Sizlerden bu okullarda eğitim gören her bir evladımızı, kendi değerlerimizle hayata hazırlamanızı rica ediyorum. Böyle bir nesil yetiştirmenizi istiyorum. Üstadın dediği gibi ‘zaman bendedir ve mekan bana emanettir’ şuurunda bir gençlik çağrısına cevap vermenizi bekliyorum.

Hz. Hüseyin Ve Hz. Ali neslinde bir nesil için gecenizi gündüzünüze katmanızı istiyorum. Biz ancak rükûda eğiliriz, başka yerde eğilmek bize yok. Biz Hz. Yusuf ahlakında bir nesil için çalışmak mecburiyetindeyiz. Medeniyetimizin yeniden istikameti için mücadeleye hazır mıyız?

Hedefimize ulaşana kadar çalışmaya var mıyız? Amelimizi asla ihmal etmeyerek daha ileriye ulaşmaya kararlı mıyız? İster 28 Şubat’la gelsinler, piyonlarınız saldırsınlar her şeye karşı ayakta duracak mıyız?”

Haberin Devamı

İşte, Erdoğan’ı kızdıran o sözler

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dava açacağını söylediği TBMM Genel Kurulu’ndaki tartışmalar tutanaklara şöyle yansıdı:
Ahmet Yıldırım (HDP/Muş): Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri, başbakan yardımcıları hiçbiri bugüne kadar Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın müştemilatı, tefrişatıyla ilgili bir cevap verebilmiş değil, biz de merakla bekliyoruz.
Halis Dalkılıç (Ak Parti/İstanbul): Tapusunu üzerine mi aldı?
Yıldırım: Tapusunu şüphesiz üzerine almıyor ama tapusunu üzerine aldığı… Madem öyle, banka hesaplarına geçirdiği şüphesiz farklı meblağlar vardır.
Hüseyin Kocabıyık (Ak Parti/İzmir): Adam gibi konuş!
Bülent Turan (Ak Parti/Çanakkale): Bu davalık olur, düzelt, bu davalık olur. Bu davalık, bunu değiştir, düzelt.
Yıldırım: ... 17 ve 25 Aralık’tan bugüne kadar rüşvet ve yolsuzluk iddialarıyla ilgili hiçbir araştırma önergesinin kabul edilmemiş olması adı geçen bakanların hiçbir şeklide yargılanmasını kolaylaştıracak bir tavrı siyasi iktidarın takınmamış olması bizim bu konudaki kuşkularımızı artırmıştır.
Naci Bostancı (Ak Parti/Amasya): Ben Sayın Yıldırım’dan bu ifadesi dolayısıyla, gelip burada, Sayın Cumhurbaşkanı hangi banka hesabına, ne zaman, kaç lira geçirmiş, nedir bu meblağlar; açıklamasını beklerim. Eğer açıklamazsa Sayın Yıldırım’ın bu açıklamama hâli karşısında, isminin önüne eklenecek sıfatı kendisi biliyordur.
Kocabıyık: İspatlamazsan şerefsizsin! İspatlamazsan eğer şerefsizsin!
İdris Baluken (HDP/Diyarbakır): Ya, şunu dışarı atın ya!
Yıldırım: Sana iade ediyorum!
Baluken: Şerefsiz sensin! Şerefsiz sensin!
Kocabıyık: Cumhurbaşkanı’nın banka hesabını ispatlamazsan şerefsizsin!
Baluken: Kürt düşmanı, HDP düşmanı! Alçak adam!
Yıldırım: Şerefsiz sensin,
tamam mı!
Kocabıyık: Eli kanlı teröristsin sen!
Kocabıyık: Cumhurbaşkanı’na hakaret ediyorsun burada, utanmıyor musun sen?
Yıldırım: Cumhurbaşkanı’nın kendi ağzından söyleyeceğim. Şu alyansı çıkardı siyasete girdiği zaman, dedi ki: ‘Sermayem bu. Biliniz ki bundan fazla bir mal varlığım olursa demek ki çalmışımdır’. 3 milyar dolar nereden geldi? Arz ediyorum. (Ak Parti sıralarından “ispatla” sesleri)
Kocabıyık: Yalancı şerefsiz!
Mehmet Uğur Dilipak (Ak Parti/Kahramanmaraş): Yalan söylüyorsun, ispata gel, ispata.
Hüda Kaya (HDP/İstanbul): Kime el sallıyorsun sen? Kime el sallıyorsun? İndir elini, indir. Elini sallama öyle.
Baluken: Ya sen bir çık dışarı. Dışarıda şey yapalım… (Ak Parti ve HDP sıralarından karşılıklı laf atmalar, gürültüler)
Kocabıyık: Ülkenin Cumhurbaşkanı’na hakaret ediyor. Yazıklar olsun! Siz kimin adamısınız?
Baluken: Otur! Elini sallama öyle! Artistlik yapma! Sen ırkçı faşistin tekisin!
Kocabıyık: Terörist! Şerefsiz!
Ertuğrul Kürkçü (HDP/İzmir): Çamur! Kulise gel, kulise.
Bilgen: Sensin, sen! Terörist sensin! Aynen iade ediyoruz. Sensin!
Kocabıyık: Hepiniz defolun, gidin bu Meclis’ten!
Kürkçü: Ya yetti be! Bu ne ya!
Baluken: Gel, Genel Kurul’da şov yapma, çık dışarı!
Kürkçü: Onun nezaketi mi! Sefil ya, sefil…
BAŞKAN (TBMM Başkanı İsmail Kahraman): Bildiğiniz gibi, kürsü masuniyeti var. Kürsü masuniyeti, hukuki yönden olan mesuliyeti ortadan kaldırmaz ama konuşmasında serbesttir, zarardîde olan kişi tazminat isteyebilir, hakkını arayabilir; bunlar tabiidir. Bir başka tabii husus şudur: Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı hepimizin, cumhurun, bu Türkiye Cumhuriyeti’nin başkanıdır; kendisine saygı göstermek mecburiyetimizdir ve saygımız sonsuzdur. (Ak Parti sıralarından alkışlar) l ANKARA Milliyet