Siyaset Pınarhisar’dan Çankaya’ya

Pınarhisar’dan Çankaya’ya

11.08.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:

Siyasi kariyerine MSP ile başladı. İstanbul Belediye Başkanlığı ile tüm dikkatleri üzerine çekti. Okuduğu şiir yüzünden düştüğü cezaevinden çıktı kendi partisini kurdu. Girdiği her seçimden zaferle çıkan Erdoğan 13 yıllık “liderlik” kariyerine yeni bir zaferle nokta koydu

Pınarhisar’dan Çankaya’ya

Ak Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 13 yıllık liderlik kariyerine 9. sandık zaferiyle nokta koydu. Erdoğan, cumhuriyet tarihinin en uzun süre Başbakanlık yapan ismi olarak girdiği ve adeta tek başına üstlendiği seçim kampanyasının sonucunda ilk turda rakiplerine fark atarak halk tarafından seçilen ilk Cumhurbaşkanı oldu. Peş peşe 6 seçim ve iki referandumda sandıktan zaferle çıkmasının ardından dün 9. zaferini ilan edip, devletin bir numaralı koltuğuna oturdu.
26 Şubat 1954’te Kasımpaşa’da doğan Erdoğan, Beyoğlu Piyale Paşa İlköğretim Okulu’nun ardından İstanbul İmam Hatip Lisesi’ne girdi. O dönemki sistem nedeniyle yükseköğrenim için tek seçeneğinin Yüksek İslam Enstitüsü olduğundan, 1973’te dışarıdan fark derslerini vererek Eyüp Lisesi’nden diploma aldı. Erdoğan’ın, başarılı futbol hayatı ise babasının okumasını istemesi nedeniyle erken bitti. Erdoğan, Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nden 1981’de mezun oldu. 1978’de 4 çocuğunun annesi Emine ile evlenen Erdoğan’ın imam hatipli kimliği ise siyasi yaşamı boyunca hep gündemde oldu.

Siyasete MSP ile başladı
Erdoğan, siyasete Milli Selamet Partisi Gençlik Kolları’nda başladı. 22 yaşında MSP’nin İstanbul Gençlik Kolları Başkanı seçildi. 12 Eylül darbesi nedeniyle siyasete ara verdi. Askerlik yaptı ve bir süre özel sektörde müşavirlik ve yöneticilik yaptı. 1983’te MSP’nin devamı olan Erbakan’ın Refah Partisi ile siyasete dönen Erdoğan, 1987 genel seçimlerinde ilk kez milletvekilliği adayı oldu ama seçilemedi. 1989’da Beyoğlu belediye başkan adaylığını 1 oyla kaybetti. Bu seçim, Erdoğan’ın kaybettiği tek seçim olarak anılıyor. Erdoğan’ın 1991’deki vekillik hayali tercihli oy sistemine takıldı.

Dönüm noktası İstanbul
1994 yerel seçimlerine parti içi mücadelelerin sonucu aday olan ve yüzde 25,19’luk oyla İstanbul Belediye Başkanı seçilen Erdoğan, o tarihten itibaren Türk siyasetinin en dikkati çeken isimleri arasında yer aldı. Belediye Meclisi’nin ilk oturumunu saygı duruşu yerine, “Fatiha” ile açması, belediye tesislerinde içki yasağı uygulatması tartışma konusu oldu. Söylemlerinden taviz vermeyen Erdoğan’ın 4,5 yıllık belediye başkanlığı, Aralık 97’de Siirt mitinginde okuduğu şiir yüzünden sona erdi. “Halkı din ve dil farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik ettiği” gerekçesiyle yargılanıp 10 ay hapis cezasına çarptırılan Erdoğan, Temmuz 1999’da Pınarhisar Cezaevi’nden tahliye oldu.

Pınarhisar’dan Ak Parti’ye
28 Şubat sonrası önce Refah sonra yerine kurulan Fazilet Partisi’nin kapatılmasının ardından partinin Milli Görüşçü “gelenekçi” kanadı SP’yi kurarken, yenilikçi kanat ise Pınarhisar günlerinde, “Bu sevda bitmez” sloganıyla kitlelerin dikkatini çeken ve cezası biten Erdoğan liderliğinde 14 Ağustos 2001’de Ak Parti çatısı altında birleşti.
Erdoğan aldığı ceza nedeniyle YSK kararıyla Kasım 2002 seçimlerine sokulmazken, genel başkanlığını üstlendiği partisi bu seçimlerde yüzde 34,2 ile tek başına iktidar oldu. Ak Parti’nin ilk, Türkiye’nin 58. Hükümeti ise Abdullah Gül başkanlığında kuruldu.
Bu süreçte, CHP’nin de desteğiyle yapılan düzenlemeyle Erdoğan’a parlamento ve dolayısıyla Başbakanlık yolu açıldı. Siirt seçimlerinin iptaliyle Ak Parti’den Mervan Gül, CHP’den Ekrem Bilecek ve Bağımsız Fadıl Akgündüz’ün milletvekilliği düşürülürken, 9 Mart 2003’te bu ilde tekrarlanan seçimle Erdoğan parlamentoya girdi. Gül’ün de koltuğu bırakmasıyla 59. Hükümet ve Erdoğan’ın, “Başbakanlık” dönemi başladı. Erdoğan, “Ak eller, Ak iller” sloganıyla girdiği 2004 yerel seçimlerinden de zaferle çıktı.

367 ve e-muhtıra
Erdoğan, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in görev süresinin dolduğu 2007’de, “367” ve “e-muhtıra” krizi yaşadı. TBMM’deki seçimlerde Anayasa Mahkemesi’nin 367 vekil ile Meclis’in toplanmasının zorunlu olduğu kararı ve muhalefetin oylamaya katılmaması nedeniyle bu rakama ulaşılamaması, Erdoğan’ın ve partinin adayı Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı seçilememesine yol açtı. Genelkurmay’ın yayımladığı 27 Nisan e-muhtırası tarihe kazındı.
22 Temmuz 2007’de erken seçime gidilmesi kararı alındı. Erdoğan, “Durmak yok yola devam” diyerek girdiği seçimlerden yine zaferle çıktı. Ak Parti’nin oy oranı yüzde 46,58’e yükseldi. Seçimin ardından MHP’nin desteğiyle Gül’ün 11. Cumhurbaşkanı seçilmesi Ak Parti’yi yeni bir boyuta taşıdı. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesine yönelik referandum yapıldı ve yüzde 68,95’le kabul edildi.

Kapatma şoku
2007 seçimleri sonrasında Ak Parti’nin, MHP ile işbirliğiyle Meclis’ten geçirdiği başörtüsünü üniversitelerde serbest hale getiren anayasa değişikliği Anayasa Mahkemesi’nce iptal edildi.
Bu kararı, kapatma davası şoku izledi. Dönemin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, “Laikliğe aykırı fiillerin odağı haline geldiği” iddiasıyla Ak Parti’nin kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesi’nde dava açtı. Erdoğan ve Gül’ün de aralarında yer aldığı 71 isim için 5 yıl süreyle siyaset yasağı talep etti. Mahkeme 30 Temmuz’da beklenen kararını açıkladı. 6 üyenin kapatma, 5 üye kapatmama yönünde oy kullanınca, kapatma için 7 oy gerektiğinden Ak Parti kılpayı kapatılmaktan kurtuldu. Ak Parti 2009 yerel seçimlerinde kısmi bir oy erozyonu yaşadı.

2010 referandumu
Ak Parti, başta yargı, her alanda vesayeti sonlandırma Türkiye’de darbe dönemlerini kapatma ve darbecileri yargılatma iddiasıyla 27 maddelik anayasa değişikliği paketini gündeme getirdi. 12 Eylül darbesini yapanlara yargılanma yolunu açan, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru dönemini başlatan paket 12 Eylül 2010’da referanduma sunuldu. CHP ve MHP ret cephesinde yer alırken, BDP boykot kararı aldı. Anayasa paketi yüzde 42,12’lik “ret” oyuna karşılık yüzde 57,88 oyla kabul edildi.

2011’de yüzde 49 rekoru
12 Haziran 2011 seçimlerinin ardından Erdoğan’ın kendi ifadesiyle, “ustalık” dönemi başladı. Ak Parti, 2011 genel seçiminden, geçerli 42 milyon 941 bin 763 oyun 21 milyon 399 bin 82’sini alarak yüzde 49,83 oy oranıyla çıktı. Ak Parti, rekor oy oranına rağmen TBMM’deki 550 sandalyeden 327’sine sahip olabildi.

Açılım ve yatırım
2011 sonrası Erdoğan, 3. köprü, Marmaray, gibi rekor yatırımlara yöneldi. Bir yandan da Oslo, Habur kriziyle kesintiye uğrasa da çözüm ve açılım sürecini başlattı. 2013 Ak Parti için zor geçti. Önce Gezi protestoları, sonra da 17 Aralık operasyonu Erdoğan ve hükümeti güç duruma düşürdü. 4 bakanın istifasına yol açan süreçten, “paralel yapı“ olarak nitelendirdiği, uzun yıllar birlikte yürüdüğü cemaati sorumlu tutan Erdoğan, 30 Mart 2014 yerel seçimini, güvenoylaması olarak niteledi. Ak Parti, yüzde 45,54 oyla bu seçimden de başarıyla çıktı.

Ve büyük zafer
Erdoğan’ın en alttan başladığı siyasi kariyerinin en kritik seçimine dün girdi ve 9. sandık zaferini ilan ederek halkın seçtiği ilk Cumhurbaşkanı unvanını kazandı. “Çankaya vitrin süsü seçmiyoruz” diyerek Başbakanlığında olduğu gibi Cumhurbaşkanlığı’nda da seleflerinden farklı bir profil çizeceğini açıkça ortaya koyan Erdoğan, Çankaya’nın yeni sahibi oldu.

Haberin Devamı

Yüzde 34’le rekor milletvekili

Türkiye’de pek çok ezberi bozan 2002 seçimlerinin ardından Erdoğan girdiği her sandık sınavından zaferle çıkmayı başardı. Çiçeği burnunda Ak Parti, 2002 seçimlerinden geçerli 31 milyon 528 bin 783 oyun 10 milyon 808 bin 229’unu alarak, yüzde 34,28 oyla tek başına iktidar olarak çıktı. 2001 ekonomik krizi başta olmak üzere yılların, “koalisyon hükümetleri” kıskacındaki seçmen, Ak Parti’yi anayasayı tek başına değiştirecek bir güce yakın 363 milletvekili ile Meclis’e taşıdı.
Koalisyon ortakları DSP, ANAP ve MHP’nin yanı sıra DYP baraj altında kalırken, Ak Parti ile parlamentoya sadece CHP girebildi.