Siyaset Siyasi popülizme Avrupa Birliği freni

Siyasi popülizme Avrupa Birliği freni

12.10.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

AB ile hizmet ticaretinin serbestleştirilmesi amacıyla yapılacak mevzuat uyumu, siyasetin popülizme ve rant dağıtımına yönelik girişimlerini engelleyecek. Bu yöndeki girişimlerin maliyeti AB ile ilişkilere zarar vermek olacak

Siyasi popülizme Avrupa Birliği freni

Milliyet, AB ile müzakere başlıklarını açıyor Bunu görebilmek için hizmetler sektörünün milli gelir içindeki payına göz atmak yeterli. Milli gelirimizde tarımın payı yüzde 12, sanayinin payı yüzde 28, hizmetler sektörünün payı ise yüzde 60 düzeyinde. Hizmetlerin serbest dolaşımı olarak adlandırılan müzakere başlığının Türk ekonomisi üzerindeki etkisi bütün diğer başlıklardan daha fazla olacak. Hatta kamuoyunda çok tartışılan Gümrük Birliği ile karşılaştırıldığında, bu başlığın etkilerinin daha da görünür olacağını söylemek mümkün. Kaldı ki, ekonomik gelişmişlik ile beraber hizmetler sektörünün ekonomi içindeki ağırlığı daha da artmaktadır. Gelişmiş ülkelerde tarımın payı yüzde 3 düzeyine düşerken, sanayinin payı da yüzde 10 düzeyinin altına iniyor. Geri kalan katma değer, hizmetler sektöründe oluşmakta.Avrupa Birliği (AB) ile hizmet ticaretinin serbestleştirilmesi amacıyla yapılacak mevzuat uyumunun öncelikle ülkemizin iyi yönetişim alanındaki eksikliklerinin giderilmesine katkıda bulunacağı belirtilmelidir. Özellikle 1990'lı yıllarda baş gösteren ve 2000 krizi ile doruğa tırmanan ekonomik sıkıntılarımızın temelinde bir siyasi ve ekonomik yönetişim problemi olduğu açıktır. Daha açık bir anlatımla, ülkemizde siyasetin popülizme ve rant dağıtımına yönelik olarak ekonomik hayata müdahale etmesinin faturası bu sistemin tıkandığı anda ortaya çıkmıştır. Bunun maliyeti de hiç azımsanmayacak ölçüdedir. Hizmetlerin ağırlığı artıyor Hizmetlerin serbest dolaşımı adı altında toplanan müzakere başlığına uyum için yapılan ve yapılacak olan mevzuat değişiklikleri şöyle: Bankacılık Kanunu Sigortacılık Kanunu Aracı Kurumlara Dair Kanun RTÜK Kanunu Telekomünikasyon Kanunu Perakendecilik Yasası Sivil Havacılık Kanunu Maden Yasası Petrol Yasası Kabotaj Kanunu Serbest mesleklere ilişkin yasa ve düzenlemeler: avukatlık, rehberlik, emlakçılık vs. Mevzuat değişiklikleri Hizmet ticaretinin serbestleşmesi, Gümrük Birliği ile, Avrupa Birliği'yle arasındaki mal ticaretini serbestleştiren Türkiye'yi Avrupa Tek Pazarı ile bütünleşmeye bir adım daha yaklaştıracaktır. Ancak mal ticareti ile hizmet ticaretinin serbestleştirilmesinde izlenecek yöntem açısından önemli bir fark bulunmaktadır. Gümrük Birliği'ne uyumdan daha zor Mal ticaretinin serbestleştirilmesi gümrük vergileri ile miktar kısıtlamalarının yürürlükten kaldırılmasına dayanmaktadır. Hizmet ticaretinde ise bunun yanı sıra, sektörel mevzuat uyumunun da gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Sektörel uyum Örneğin bankacılık sektöründe serbest ticarete geçebilmek için karşılıklı ticarete yönelik engellerin kaldırılması yeterli olmamakta, aynı zamanda Türkiye'nin AB'nin bankacılık sektöründeki mevzuatını da aynen üstlenmesi ve uygulaması gerekmektedir. Bu zorunluluk hizmet ticaretinin serbestleştirilmesini, mal ticaretinin serbestleştirilmesine oranla daha zorlu kılmaktadır. Mevzuat uyumu Kriz yıllarının yarattığı ekonomik kayıplar bir yana, bankacılık sisteminde oluşan açıkların kapatılmasının maliyeti dahi milli gelirimizin yüzde 30'una ulaşmıştır. Zaten bankacılık konusu bu açıdan en görünür örneği teşkil etmektedir. Türkiye'nin bu alanda mevzuat bakımından önemli eksiklikleri yok. Ancak bu mevzuatın uygulanmasında ciddi sorunlarla karşılaşıldı. Gerekli denetim ve kontrol siyasi baskılar nedeniyle yapılamamıştır. Yönetişim sorunu da işte tam bu noktada baş gösterdi. İyi yönetişim, çıkarılan mevzuatın, yasa ve kuralların harfiyen, ayrımcılık, lehte veya aleyhte muamele yapılmadan tatbik edilmesini gerektirmektedir. Hizmetlerde serbest dolaşım başlasaydı bankacılık krizi olmazdı İyi yönetişim, Türkiye'nin tam anlamıyla bir Hukuk Devleti olma özelliğini kazanması demektir. Örneğin AB ile hizmet ticaretinin karşılıklı olarak serbestleştirilmesine Gümrük Birliği ile 1995 yılı sonunda eşzamanlı olarak geçilebilmiş olsaydı, ülkemize bu kadar ağır bir yük getiren bankacılık krizi de muhtemelen yaşanmayacaktı. Zira o takdirde, bankacılık sektörünün izlenmesi ve denetiminin AB kurallarına göre ve siyasi baskıdan arındırılmış olarak yapılması söz konusu olacaktı.AB ile bütün bu alanlarda mevzuat uyumu, 2001 yılı sonrasında kazanılmış olan güven, istikrar ve iyi yönetişim ilkelerinin konsolidasyonu anlamına gelecektir. Zira artık eski günlere ve eski alışkanlıklara dönülmesi zorlaşacaktır. Daha doğrusu çıkarılmış olan AB ile uyumlu mevzuatın uygulaması aşamasında eski dönemde olduğu gibi siyasi popülizm veya rant elde edebilme amacıyla yapılacak olan girişimlerin karşısında bu kez AB de olacaktır. Bu yönde devam etmenin maliyeti AB ile ilişkilere zarar vermek olacaktır. İyi yönetişim fırsatı Nitekim daha geniş bir perspektiften bakıldığında, AB'nin temsilcisi olduğu uluslarüstü bütünleşme örnekleriyle ilgili olarak dile getirilen belli başlı faydalardan biri, ulusal düzeyde yapılamayan reformların uluslarüstü düzlemde karara bağlanarak yapılabilmesi olmuştur. İtalya gibi ülkelerde siyasetin popülizme esir olması bu şekilde engellenmiştir. İtalya örneği Hizmetler alanındaki mevzuat uyum sürecinin bir diğer olumlu etkisi, ekonomi alanındaki hükümet politikalarının öngörülebilir olması noktasında ortaya çıkıyor. Ekonomik büyüme açısından önem taşıyan unsurlardan biri politikaların öngörülebilir olmasıdır. Ekonomik aktörler iş planlarını ve yatırımlarını geleceğe yönelik bir projeksiyona dayanarak yaparlar. Bu projeksiyonlarda temel alınan da iktisadi alandaki hükümet politikalarıdır. Bu politikalarda yapılan ve önceden öngörülmeyen her değişiklik yatırımcılar açısından olumsuz bir hava yaratır. Bu tip olumsuzlukların artması yatırımcıların önlerini görmelerini engeller ve sonuçta ülkede yatırım ortamı kötüye gider. Yatırım ortamının kötüleşmesi ise yatırımların azalması, büyümenin düşmesi ve işsizliğin artması şeklinde sonuç verir. Bu nedenlerle kamu politikalarının öngörülebilir olması çok önemlidir. Yatırımcılara daha uzun vadeli bakabilme imkânı verir ki, bu da toplam yatırımları artırmaya katkıda bulunur. AB ile mevzuat uyumu kamu politikalarının öngörülebilirliğini sağlamak suretiyle ekonomik kalkınmaya hizmet edecektir. Ekonomide belirsizlik olmayacak Hizmetler alanındaki mevzuat uyumunun Türk ekonomisi üzerindeki bir diğer etkisi de sektörlerin rekabete açılmasını ve sağlam bir düzenleyici çerçeveye kavuşmalarını sağlayacak olmasıdır. Türkiye'de uzun zaman makroekonomik sorunlar ağır bastı. Yüksek enflasyon, faiz ve borçlar bu açıdan önem taşıyan faktörler oldu. Artık Türkiye makroekonomik istikrarı yakalamış gözükmekte. Bundan sonra mesele istikrarı korumak olacak. Ekonomik büyümenin önündeki makroekonomik istikrarsızlık olumsuzluğu ortadan kalkmıştır. Sıra büyümeye engel oluşturan mikro ve sektörel politikalara gelmiştir. İstikrarlı bir büyüme için çözülmesi gereken sorunlar artık o seviyede oluşmaktadır. İstikrarlı büyüme sağlanacak Daha gelişmiş ekonomilerle karşılaştırıldığında, Türkiye'nin hâlâ karma bir ekonomik yapısı bulunduğu görülmektedir. Kamu hâlâ birçok sektörde ve de özellikle hizmet sektörlerinde ağırlıklı bir yer işgal etmektedir. Bu durum enerji, taşımacılık ve telekomünikasyon gibi sektörlerin performansını olumsuz etkilemiştir. Türkiye'nin de hizmetler alanında AB mevzuatına uyum zorunluluğu bu ana hizmet sektörlerini rekabete açmasını, devlet yardımlarını denetleyecek bir mekanizma kurmasını ve AB'ye uyumlu bir düzenleyici çerçeve oluşturmasını gerekli kılmaktadır. Bu adımların atılması bu sektörlerin hızla daha verimli bir yapıya kavuşmalarını da beraberinde getirecektir. Bu sektörlerde yakalanacak verimlilik bu sektörlerin niteliği nedeniyle bütün diğer sektörlere yansıyacak ve Türk ekonomisi daha güçlü ve uluslararası rekabet şansı daha yüksek bir yapıya kavuşacaktır. Rekabetle birlikte verimlilikte de artış olacak Hizmetlerin serbest dolaşımı ekonomimizin bu en büyük kısmının AB ile karşılıklı ticaret ve rekabet açılmasını beraberinde getirecektir.Bunun sonucunda örneğin İstanbul - Ankara uçuşlarını Air France veya Lufthansa ile yapmak mümkün hale gelecektir. Benzer şekilde telefon konuşmalarını da Deutsche Telekom ile yapmak, internet hizmetini Belgacom'dan elde etmek, kablolu yayında ise Canal Plus'e abone olmak imkânı doğacaktır. Türkiye'de gayrimenkul yatırımı için Alman bankalarından ipotek kredisini daha kolaylıkla alabilmek mümkün olabilecek. Keza trafik sigortalarını daha düşük fiyat veren bir İspanyol şirketinden satın alma imkânı doğacaktır. Bütün bu seçenekler tüketici açısından ürün çeşitliliği ve ucuz hizmet anlamına gelecektir.Türkiye'de bu hizmetleri verecek AB şirketlerinin paralelinde Türk şirketleri de AB pazarlarında kendi hizmetlerini pazarlayabileceklerdir. Aynı şekilde Türk Hava Yolları da Frankfurt ile Münih arasında uçabilecek, Ziraat Bankası da Fransa'da açacağı yeni şubelerle daha rahat mevduat toplayabilecektir. Denizcilik işletmeleri Atina ile Napoli arasında yolcu taşıyabilecek, İMKB hisselerine yatırım yapan Türkiye'de kote yatırım fonları da bütün Avrupa ülkelerinde pazarlanabilecektir. Ürün ve hizmet çeşitliliği artacak YARIN: Tarım