Siyaset SOHBET ODASI

SOHBET ODASI

19.08.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

SOHBET ODASI

SOHBET ODASI





SOHBET ODASI
Arı Hareketi bugün partiler karşısında bağımsız mı?
Evet. Biz 1994’te bağımsız olarak başladık, ANAP’la işbirliği yaptık ama hiçbir zaman partinin iç organı, kolu olmadık. Özerktik. 1998’den sonra Arı Hareketi’ne dönüştük. 5 yıldır hiçbir siyasi partiyle angajmanımız yok. Olmayacak.

Yaz başında, Arı Hareketi’nin İstanbul’daki gençlik toplantısında Kemal Derviş’i öne çıkarmadınız mı?
İlk defa Kemal Bey orada ‘sosyal liberal sentezi’ açıkladı. Genç Net’te bir anketimiz vardı. 1000 dolayında üniversiteliyle toplantı yapacaktık. Bu defa kimi dinlemek istersiniz diye öğrencilere sorduk. Sırasıyla Kemal Derviş, Erkan Mumcu ve İsmail Cem çıktı. Derviş’i 11 Mayıs’taki toplantıya çağırdık. Oradaki siyasi söylemi, Derviş’in siyasete adımı olarak yorumlandı. Mehmet Ali Bayar da geldi.

Derviş yüzde 40’ı düşündü
Sosyal liberal sentez gençler tarafından nasıl algılandı? Derviş’i solda mı konumlandırdı?
Clinton, Blair ve Schröder her üçü de partilerinin başına geçmeden önce farklı bir sentezle soldaki yapılanmayı biraz daha ortaya, merkeze çekmeye çalıştılar. Kendi düşüncelerini partiden önce, kamuoyunda şekillendirdiler. Oradan güç aldılar. Tony Blair ‘yeni sol’u kongrede tartışmaya açsa, eski kafalar onu yok ederdi. Kemal Bey’in kafasında 11 Mayıs’tan bu yana siyasi bir model var. Orta sol ile merkezi birleştirip daha geniş bir yelpazeye yaslanmak istiyor. Buradaki oy potansiyeli yüzde 40 - 45 dolayında.

Derviş, DSP’den kopanlarla Cem ve Özkan’ı da yanına alarak Yeni Türkiye adıyla bir harekete katıldı. Orada da merkeze açılan bir siyaset izlenecekti. Derviş’i, ‘troyka’dan koparan ne oldu?
Ben üçünün bir arada olduğu sırada ne konuşulduğunu bilemem. Derviş Türkiye’ye geldiğinden bu yana merkez solda birleşme olursa siyasete girebileceğini söylüyor. 11 Mayıs’ta sosyal liberal sentez ortaya çıktı. Derviş hep uzlaşmadan ve geniş yelpazeden yanaydı. Yüzde 40 - 45’e seslenen bir oluşum. Bu kitlenin üçte birine değil. Sayın Derviş, önce ekonomiyi düşünüyor. Siyasi anlamda bakmıyor.
Kasım sabahı en azından 2 yıllık çok güçlü iradesi olan bir hükümetle ekonomiyi yönetemezsek, Türkiye hassas noktadan daha olumsuz noktalara gelebilir. Derviş’in tek düşündüğü olay bu. Şunu söylüyor: Güçlü iktidar lazım, eğer ben görev alacaksam ki - Ecevit bıraksaydı bakanlığı sürdürecekti, IMF’nin son kredi dilimini imzaladı. Normalde siyaset düşünen biri çoktan istifa ederdi - ekonomik programı sürdürüp Türkiye’yi yeniden büyümeye geçirmek lazım. İkincisi de AB hedefini gerçekleştirmek. Bunlar kafasını meşgul ediyor.

Aday olmayacağım
Peki CHP ne kadar güvenilir bir liman?
1999 seçimlerinde son 10 günde her şey belli oldu, Sayın Ecevit kalktı, ‘Ey Türk halkı beni iktidara getirirken CHP’yi gömmenizi istiyorum’ dedi. İşte birbirimizi gömme politikası. Yanlış. O zaman Ecevit bunu yapmasa CHP yüzde 10 barajını aşacaktı. Bu hatanın sonucu sağ ağırlıklı dengesiz bir Meclis çıktı ortaya. Arı Hareketi olarak 1999’da "CHP’ye oy verin" çağrısı yaptık. Cumhurbaşkanlığı seçimi açısından da bu çok önemliydi. CHP’siz bir Meclis’in sakıncalarını bu dönemde gördük.

3 Kasım seçimleri öncesinde anketlerde nasıl bir eğilim gözüküyor?
Seçmenin hâlâ yüzde 25’i kararsız ve "hiçbiri" diyor. Yüzde 12 oy vermeyeceğim diyen 4.5 milyon var. Bir o kadarı da kararsız. Buna 4.5 milyon dolayında ilk defa oy kullanacak yeni seçmeni, gençleri eklerseniz, 8 - 10 milyonluk soru işaretli kitle var. Sosyal demokrasinin oyları yüzde 25 - 30 ise bu da üç partiye bölünüyorsa iktidar çıkmaz. Derviş’in CHP ile potansiyel işbirliği...

Niye potansiyel, CHP garanti değil mi?
Hayır. Herkesin şunu anlaması lazım; bu işbirliği yüzde yüz bitmiş değil. Kemal Derviş, ‘Ben YTP’ye katılmıyorum, dolayısıyla CHP’ye katılıyorum’ demedi. Çok önemli mesajlar verdi. Kimse şunu beklemesin. Pazartesi gidecek Sayın Baykal ile yarım saat oturacak, rozeti takacak. Değil. Burada olmazsa olmaz ilkeler, kadro ve program söz konusu. Bu üç unsurun bir araya gelmesi lazım.

Ekonomi yönetimi Derviş’e mi bırakılacak?
Kemal Bey’in ekonomik modelinde tüm birimlerin tek bakanlık altında toplanması, Bakanlar Kurulu’nun 20’li rakamlara indirilmesi var.

Sandıktan ne çıkacağını görmeden bu tür hazırlıklar ne ölçüde gerçekçi?
Zor tabii. Biraz önce hesabını yaptığımız 10 milyon oy tayin edecek. Kararsız, hiçbiri ve gençler... Derviş’li CHP buradan ciddi oy alabilirse yüzde 20 - 25’li rakamlara gelinebilir.

Derviş, kendisi bir parti kurmayı düşünmedi mi?
Hayır.

Yeni Türkiye’yi bırakması etik yönden doğru muydu, Cem ve Özkan’ı sağcılıkla suçladı, sizi örnek gösterip bu nasıl solculuk diyenler var?
Ben girmiyorum ki! Aday olmayacağım.

Derviş’in bir kadrosu var mı? Danışmanı Oya Ünlü dışında bürokrasiden kimse istifa etmedi?
Kemal Bey’e yakın olan Hazine’deki kadrosu istifa edebilirdi. İşte Derviş farkı... Kimseyi istifa ettirmedi. Seçim nedeniyle ekonomi yönetimi zaafa uğrasın istemedi. Yılmaz’ın, Çiller’in seçim dönemlerini hatırlayın; devlet nasıl boşaltıldı. Önce ekonomi anlayışı, siyaseten ona zarar veriyor. İsteseydi ekip oluşturabilirdi. Yapmadı.

Peki ‘troyka’ya verdiği sözden dönmesine ne diyorsunuz?
Bırakalım Derviş’i kamuoyu yargılasın. Türk - İş’te açıklama yaptığı gün gözlerime inanamadım. IMF programı uygulayan bir insana normalde pankartlar açılması gerekirken, Derviş’in Türkiye’ye geldiği günden beri izlediği şeffaf ve samimi tavır bugünkü desteği sağladı. Brezilya’yı düşünün, hükümeti sol yıktı.

Türk - İş ve DİSK, ekonomi IMF programı uygulayan bir bakanı siyasete üstelik muhalefetteki CHP’ye yönlendiriyor.
Ben yakın tarihte böyle bir olay hatırlamıyorum. Bütünleşmenin çatısı köklü bir kurum olmalı diye, sendika liderleri devreye girdiler. CHP tercihinde sandık güvenliği de rol oynadı.

Solda DSP ve Yeni Türkiye ile seçim işbirliği şansı hala olabilir mi?
Kemal Bey son güne kadar, 11 Eylül saat 17.00’ye kadar bütünleşme söylemini devam ettirecek. Umarım Sayın Baykal aynı doğrultuda hareket eder. Çatı CHP olacaksa onun da söylemesi gerekir. Bugün siyasette kırılma olmuştur. Ama yakın tarihte çok kırılma noktaları olmuştur. Köprüleri atmamak gerekir. Bütünleşme için sivil toplum da baskı yapmalıdır. Biraz 4 Kasım’ı düşünmeliyiz. Siyasette 1987’de siyasi yasakların kaldırılmasına hayır diyerek seçime gittiği 1987’den bu yana erozyon yaşanıyor. Kimse bugün sahnede olan birkaç kişiyi suçlamasın. 15 yılda Türkiye’yi bu duruma düşürenlerin hesap vermesi gerekiyor. 3 Kasım bir hesap kesme seçimi olacak. Ankara’da bugünlerde seçimi iptal hesapları yapılıyor, bu tarihi hata olur. Toplum seçim istiyor. En azından kime oy vermeyeceğini biliyor insanlar.

CHP işi bitmiş değil
Derviş, seçime katılmayabilir mi, üniversiteye dönebilir mi?
Bu hâlâ geçerli... Bütünleşme projesinin CHP’de gerçekleşmesi en güçlü olasılık ama bu olmuş, bitmiş değil. Önümüzdeki haftayı bekleyelim.

Arı’nın rolü ne olacak?
Biz gençleri siyasete taşımak, seçilme yaşını 25’e indirmek için çalışıyoruz. Önümüzdeki 10 - 15 yıl içerisindeki liderlerini biz yetiştiriyoruz. Hatta şu iddiada bulunacağım: Türkiye’nin başbakanı Arı Hareketi’nin gençlik grubundan bugün yetişiyor olabilir. Ben gençliğe çok inanıyorum, sürdürdüğümüz pek çok proje var. Arı’nın gelecek 3 yıllık etkinlik programı dolu, Meclis’e girip 550 milletvekilinden biri olmak bana cazip gelmiyor. Sayın Derviş de bunu biliyor.

4 Kasım sabahı AK Parti birinci parti olacak mı?
Biz de seçim simülasyonu yapıyoruz. Sayın Derviş’e bazı veriler verdik. Sorun AK Parti’nin yüzde 20’lerde oy alması değil, yüzde 80’e bakmak lazım. Sadece Tayyip Erdoğan’ın önünü kesmek üzere strateji yapamazsınız. Bulgaristan’da eski Kral, parti kurmadan 45 günde bir hareketle iktidara geldi.

Yeni Türkiye’nin çıkışında da böyle bir dalga yok muydu? Cem - Derviş yüzde 30 alır deniyordu.
Yeni Türkiye’nin çıkışı çelişkiliydi. Geçici bir hükümet kurmak ve seçimleri Nisan 2003’te yapmak üzere bir hareket, ona göre milletvekili alımı hedeflendi. Ecevit hasta, bu işi yürütemiyor, - 9’lar DSP’de değişim istediğinde onlara kimse sahip çıkmadı, Özkan, Cem onları dışladılar -. Adına yeni diyorsun, sonra 62 tane DSP’li alıp grup kuruyorsun. Bu yanlıştı. Yeni Türkiye 23 gündür yeni bir anlayış sergileyemedi.

Derviş’i beklediler...
Tamam ama bana göre ilk çıkışı 3 Kasım’da seçim değil, Meclis’te AB koalisyonu kurmaktı. Bahçeli bu planı bozdu. Hükümet kurma işi bozulunca, içeride büyük bir demotivasyon oldu. Kim başbakan olsun, seçim ne zaman yapılsın; bunun pazarlıkları yapıldı Ankara’da. Bunlar konuşuldu. YTP eğer Türkiye’yi kucaklayan bir çıkışsa yığınakta hata yapıldı. Kısa vadede geçici hükümet kurmaya endeksliydi. Herkes Devlet Bey’in gücünü küçümsedi. Ecevit’siz ve MHP’siz hükümet amaçlanıyordu. MHP oyunu bozunca YTP’de hayal kırıklığı oldu. Sonradan Demirel de devreye girdi ve Yeni Türkiye eski partililerin toplanacağı bir havuz olarak görülmeye başladı. Arzu edilen yeni çıkış bu değildi. YTP’nin havası son 10 günde kaçtı.

Başbakanlık istemedi
CHP’ye yönelim nasıl oldu? Baykal da çekilsin deniyordu.
Dönüşümlü başbakanlık modeli olsun, liderler çekilsin, Derviş olsun; gazete manşetlerine çıkan bunlar konuşuldu mu bilmiyorum. Ancak, Kemal Bey’in farklılığı, benim katıldığım bütün toplantılarda Sayın Derviş hiç kimseye başbakanlık için imada bile bulunmadı. Karşı taraf sözü oraya doğru getiriyorsa da nazik biçimde kesmiştir. Buna şahit oldum. Bunu en başta Hüsamettin Özkan biliyor. Eğer son dakikada Derviş’in başbakanlığında bir formül teklif ettiyse, biliyor ki yapmayacak. Niye teklif ediyor! Kemal Bey, İsmail Cem ve Deniz Baykal’ı bir araya getirmek için çok uğraştı. Maalesef olmadı. En azından bir toplantı olabilirdi. Cem ve Baykal 1992’de beraber kitap yazmadılar mı? O kadar mı düşmanlar? Bir tarafta Türkiye var! Hala da görüşebilirler. DSP’yi de düşünmek lazım. Ecevit şapkayı salladığı zaman yüzde 3 - 5 alacak. Bizim hissettiğimiz kadar DSP’de tekrar bir artış var, çünkü bizim halkımız mağdura destek çıkar. En az yüzde 5 alacak. Ama oylar çöpe gidecek. Kemal Bey’in samimi duygusu solda tek bir oy bile boşa gitmesin.

Sayın Köprülü, sizi Kemal Derviş’in yakın çevresinde, onun kararlarını etkileyen kişilerden biri olarak görüyoruz. Arı Hareketi, Derviş’in siyasi platforma çıkmasında da rol oynamıştı. Derviş, CHP’ye yönelince size yönelik eleştiriler de arttı, Köprülü solcu değil, sağcı diye... Arı Grubu ANAP’ın gençlik kolları değil miydi? Sizi tanıyabilir miyiz?
1963 Ankara doğumluyum. Babam Hariciye’de çalışıyordu, Washington’a tayin oldu, 1965’te ailece oraya gittik. Annem Tuna Köprülü, uzun yıllar Hürriyet’in Washington muhabirliğini yaptı. Büyükbabamın kardeşi Fuat Bey’dir. Ailenin ağacı Köprülü Mehmet Paşa’ya gidiyor. Biz 13’üncü kuşağız.

Kemal Derviş’le akrabalık var mı?
Yok. Köprülü ailesi Arnavut kökenliyiz. Kemal Bey de öyle. Sayın Derviş de uzun yıllar Amerika’da bulundu. Ailevi dostluğumuz 30 yıla yakındır.

Sizin eğitiminiz?
ABD’de Richmont Üniversitesi’nde işletme okudum. Finans ve ekonomi. 1984’te üniversiteyi bitirerek Türkiye’ye döndüm. 19 yıl Amerika’da kaldım. City Bank’a girdim. O zaman tek yabancı bankaydı. Güneş Taner’in ofisi benim masama yakındı. Beni çağırır saatlerce Özal’ı, 1983 ruhunu anlatırdı. 1988’de İnterbank’a geçtim, 1996 sonuna kadar çalıştım.

Özal’ın prenslerinden miydiniz?
Hayır, kesinlikle... prens değildim. Annemin yakınıydı. ABD’de Özal da uzun yıllar bulunduğu için dostlukları vardı. Başbakan olmadan önce ve sonrasında Washington’da evimize gelirdi.

ANAP’la bağlarınız o zaman mı kuruldu?
Hayır, ben o zaman çok gençtim. 1984’te 21 yaşındaydım. Turgut Bey İstanbul’a geldiği zaman Harbiye Orduevi’ndeydi. Bizim evimiz de Elmadağ’da, çok yakındı. Anneme derdi ki, al Kemal’i ve Murat’ı (Ağabey Köprülü) gel konuşalım. Otururdu saatlerce piyasaları konuşurdu. Sohbet ederdi. Özal’a sempatim o yıllarda başladı.

Özal kuşağı oldunuz.
Evet öyle denilebilir.

Arı Grubu nasıl doğdu?
1994 Haziran ayında Arı Hareketi’ni 7 arkadaş başlattık. Niye Haziran 94? Çünkü 27 Mart 1994 yerel seçimlerinde Refah’ın yükselişi üzerine herkeste bir panik vardı, ayrıca 4 Nisan krizi patlamıştı. 1994’te ekonomi ve siyasette tam bir çöküş yaşanıyordu. Siyaset erozyon içindeydi. Ben ANAP üyesiydim. Mesut Bey bizi partiye davet etti. Medya o zaman ANAP’ın yuppie’leri diye bakıyordu.

1995 seçimlerine katıldınız mı?
Arı Grubu’ndan 4 aday çıktı. Ben de aday oldum. İstanbul ikinci bölgeden 14’üncü sırada. Seçilemedik.

ANAP’tan kopma ne zaman oldu?
1996’da problemler başladı, Mesut Bey’le birlikte yapılan bir toplantıda - ki o zaman Erbakan’la masaya oturulmuştu, Refah’la koalisyon pazarlığı yapılıyordu - biz karşı çıktık, ANAYOL dedik. İlk restimiz ‘Refah’a hayır’ oldu. 28 Şubat’ın hemen ertesinde 6 Mart 1997’de biz ANAYOL’un yıkılmasının Türkiye’de demokrasi açısından doğurduğu risklere dikkat çektik.

ANAYOL bozulmasa, 28 Şubat yaşanmaz mıydı noktasından hareketle mi Mesut Yılmaz’ı eleştirmiştiniz?
Aynen öyle oldu. ANAP’ın muhalefet anlayışını sürekli eleştiriyorduk. İşte Refahyol iktidarını görüyorsunuz, onlar yıpransın her şey bitsin, başbakanlık bize gelsin. 1996 - 97’de doğru dürüst bir siyaset izlense 28 Şubat yaşanmayabilirdi?

Siz 28 Şubat’ı demokratik anlamda yaşanmaması gereken bir süreç olarak mı görüyorsunuz?
Evet, yaşanmamalıydı. 28 Şubat siyasetteki aşırı boşluktan ve risklerden dolayı yaşandı. Türkiye’de bugün bir bölünmüşlük varsa, bu merkez sağ ve soldaki kavgaların sonucudur. Türkiye’de mevcut yapıyla ilgili pek çok suçlama yapılıyor ama kimse son 10 yılın hesabını vermedi. Mesut Bey o dönemde, ‘tanklara bakın’ diyordu. "Bakın" değil siz bir şey yapın, politika üretin, beklemeyin. 1997 Mart’ında Mesut Yılmaz’ı hedef alınca ipler koptu. Mesut Bey, ‘birkaç yüz tane entelden oluşan bir grup’ dedi bizlere. Diyalogsuzluk başladı. Bir daha birbirimizi görmedik. 1998’de ANAP’tan ayrıldık.



















Yazarlar