‘Türkiye’yi bu hale hangi parti getirdi?’

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun muhalefet partilerinin seçim vaatlerine yönelik, “İktidar umutları yok, yakında Mars’tan su getirme vaadinde bile bulunurlar” sözlerine, “Hiç meraklanmasın, her kuruşun hesabını veririz. Arzu ederse, onun arzu ettiği kanalda, istediği gazetecilerle kendi ilkelerimizi savunuruz, o da gelsin savunsun” teklifinde bulundu.

Kılıçdaroğlu, Antalya mitingleri öncesi, özel uçağında bir grup gazetecinin sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

İSTEDİĞİ KANALA ÇIKALIM: (Davutoğlu’nun seçim vaatlerine Marslı örnek vermesine ilişkin olarak) Bütçe nedir biliyor mu Davutoğlu, ülke yönetiminden haberi var mı? Ülkeyi yöneten kendisi mi, kaçak sarayda oturan mı? Hiç meraklanmasın, her kuruşun hesabını veririz. Arzu ederse, onun arzu ettiği kanalda, istediği gazetecilerle kendi ilkelerimizi savunuruz, o da gelsin savunsun. Dışarıdan gazel okumak kolay. Önce şunun hesabını vermek zorunda: Türkiye’yi 13 yılda bu hale getiren parti kimdir? AKP diyecek mi, başka bir suçlu arayışına mı girecek? İşsizlik, yoksulluk var, AB’den uzaklaştık, sorumlusu kim? Türkiye’yi onların soktuğu krizden çıkarmaya çalışıyoruz. Gerçekleri öğrenmek için Mars’a gitmeye gerek yok. Ayakları yere bassın yeter.

EŞBAŞKAN GİBİ KONUŞTU: (Erdoğan’ın Meclis açılış konuşmasına ilişkin olarak) Erdoğan cumhurbaşkanlığını tartışmalı hale getiren kişidir. Tarafsızlığını korumadı, ettiği yemine sadık kalmadı. Meclis açılışında AKP’nin eş genel başkanı gibi konuştu. Sorulması gereken soru Davutoğlu’nadır. Siz mi başbakansınız, Erdoğan mı?

BAHÇELİ’NİN SÖZLERİ ÖNEMLİ: (Bahçeli’nin dünkü çıkışı ve MHP’nin seçim bildirgesine ilişkin olarak) Milli irade bir koalisyonu öngörüyorsa, koalisyonun gerçekleşmesi için siyasal partilerin kendi aralarında konuşup bir hükümet protokolü oluşturması gerekiyor, bu anlamda Bahçeli’nin yaptığı açıklama önemli. HDP’yi koalisyon sürecinin dışında tutması kendi politikalarının sonucu olsa gerek. Bütün arzumuz Türkiye’nin tekrar bir seçime gitmemesi ve sandıktan çıkan iradenin gereği olarak, siyasilerin üstüne düşen görevi yapmaları. Koalisyonsa asgari müştereklerde buluşulur, bir koalisyon kurulur.

SARAY ÜLKEYİ KRİZE SOKTU: Ülkedeki fiili durum, tam bir çatışma. Ülkeyi gerginlikten kurtaracak, bütün siyasi partilerle konuşan tek parti biziz. Diğer partilerle kavga etmiyoruz, görüşlerimizi uygarca paylaşıyoruz. Ama diğer üç parti bunu yapamıyor. 7 Haziran’a göre benzer bir tablo çıkmayabilir. Saray, zaten ülkeyi krize soktu. Türkiye, cumhuriyet tarihinin en büyük krizlerinden birini yaşıyor, ekonomiye, dış politikaya, mülteci konusuna bakın, kimse kimseye merhaba diyemiyor.

AVRUPA’DA HAYAL KIRIKLIĞI: (Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Avrupa turunun anımsatılması üzerine) Umarım cumhurbaşkanı Avrupa’da ciddi hayal kırıkları yaşamaz... Bugün ülkemizde her kesimin ortak kaygısı var. “Ne olacak bu memleketin hali”. Aynı kaygıyı Avrupa’daki bütün ziyaretlerimde gördüm. ‘İstikrarsız bir Türkiye, AB için kabul edilemezdir’ diyorlar. Türkiye’de istikrarı bozan kim?

FASA FİSO: (Cemaate yönelik iddianameye ilişkin olarak) İddianame, siyasi bir iddianame. Sarayın beklentilerine uygun olarak hazırlanan bir iddianame, ciddiyetten uzak, sarayın bugüne kadar dile getirdiği söylemleri iddianameye alıp onlara gerekçe yaratmış savcı. Ona cumhuriyet savcısı demek de doğru değil. Ben diyemem. 1453 sayfa iddianamenin büyük bir kısmı fasa fiso. Hukukun bu kadar ayaklar altına alındığı bir süreci AKP iktidarları döneminde yaşadık.