Siyaset Yeni anayasa ve başkanlık damgası

Yeni anayasa ve başkanlık damgası

26.11.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:

64. Hükümet programında yeni anayasanın “belirsizliği ortadan kaldıran” ve “vesayetin izlerini” silen bir anayasa olması gerektiğine dikkat çekildi Başkanlık sistemine de değinilen programda, “Parlamenter sistem ile başkanlık sistemi arasında demokrasiye uyum açısından bir fark bulunmadığı” vurgulandı

Yeni anayasa ve başkanlık damgası

Başbakan Ahmet Davutoğlu 64 Hükümet programını okurken “Yeni Türkiye vizyonumuzun ihtiyaç duyduğu etkin ve dinamik yönetim dolayısıyla, başkanlık sisteminin daha uygun bir yönetim modeli olduğuna inanıyoruz” dedi. Seçim beyannamesinden farklı olarak programda başkanlık sistemi ile ilgili olarak, “güçler ayrılığının tahkim edildiği” ifadesi konuldu. “Kürt” ifadesinin geçmediği programda “çözüm süreci” yerine “çözüm iradesi” ifadelerine yer verilmesi dikkati çekti. Programda Alevi ve Roman vatandaşlarla ilgili vaatlere de yer verildi. Programda seçim beyannamesinin aksine seçim barajına dair bir ifade yer almadı.

Haberin Devamı

160 sayfalık Hükümet Programı, “Demokratikleşme ve Yeni Anayasa”, “İnsani Kalkınma ve Nitelikli Toplum”, “İstikrarlı ve Güçlü Ekonomi”, “Bilim, Teknoloji ve Yenilikçi Üretim”, “Yaşanabilir Şehirler ve Sürdürülebilir Çevre” ve “Vizyoner ve Öncü Ülke” başlıklarından oluştu. Altıncı Ak Parti hükümetini kurduklarını ifade eden Davutoğlu, programın sunuş bölümünde “64. Hükümet tam anlamıyla bir reform hükümeti olacaktır” dedi.

Uzlaşma mesajı

Bundan önceki dönemlerde “sorunlardan” değil, “çözümlerden” beslendiklerini ifade eden Davutoğlu, “Tüm reform ve dönüşüm süreçlerinde gücümüzü, milletimizden aldık. Cumhuriyetimizi kuran neslin torunları olarak bizler, bu onurlu savaş sonunda özgürleştirilen vatanımızın asli sahipleriyiz. Etnik, dini, mezhebi zenginliğimiz, ortak geçmişimizin güzel yansımaları olup, vatanımızın asli sahipleri ve devletimizin eşit vatandaşları olduğumuz gerçeğinin en güçlü dayanaklarıdır. Bu Meclis, Türkiye’nin ve 78 milyonun Meclisidir. Yeni dönemde de Meclisimiz içinde birlikte çalışma, uzlaşma arayışı ve işbirliğine önem vereceğiz” dedi.

Haberin Devamı

6 başlıkta reform

Geleceğin Türkiye’sini inşa etmeyi hedeflediklerini kaydeden Davutoğlu, “Reformlarımız sonucunda daha özgür, daha rekabetçi ve insan odaklı bir anlayış içerisinde refahını daha adil paylaşan bir Türkiye’ye kavuşma idealini sürdüreceğiz. Bu kapsamda, 6 temel alanda reformlarımızı yoğunlaştıracağız. Bunlar; ‘Demokratikleşme ve adalet’, ‘Eğitim’, ‘Kamu yönetimi’, ‘Kamu maliyesi’, ‘Reel ekonomide köklü değişim’, ‘Öncelikli dönüşüm programları’ alanında gerçekleştireceğimiz reformlardır. Vaatlerimizi ve projelerimizi belirli bir takvime bağlayan, sorumlulukları netleştiren, hesap verebilirliği sağlayacak olan eylem planımızı da ayrıca halkımızla paylaşacağız. 3 ay, 6 ay ve 1 yıl içinde ayrıntılı ve şeffaf bir şekilde neleri yapacağımızı içeren eylem planımız, uygulamanın etkinliği ve takibi bakımından da sağlam bir zemin oluşturacaktır” dedi.

Yeni atılım dönemi
1 Kasım’ın ardından Türkiye’nin “yeni bir atılım” dönemine geçtiğini ifade eden Davutoğlu, “Son 13 yılda yapılanları yeni bir atılım dönemi ile taçlandırmak hükümetimizin temel görevi olacaktır. Geçmişten aldığımız güç ve tecrübe ile ülkemizi daha parlak bir geleceğe taşıyacağız. İnşa edeceğimiz yeni nesil reformlar ile 2023 hedeflerimize ve ötesine yürüyüşümüz güçlü ve kararlı bir şekilde devam edecektir” dedi.
Davutoğlu, “paralel yapı” ile mücadele mesajını da, “Devlet içi ve dışı her türlü illegal yapılanma karşısında hukuk devletini güçlendirmeye devam edeceğiz” sözleriyle verdi.
Rusya ile ilişkileri güçlendirme temennisi
Türkiye’nin Rusya’ya ait askeri uçağı düşürmesi nedeniyle yaşanan kriz sürerken, hükümet programında Rusya ile ilişkilerin güçlendirilmesi temennisi dikkat çekti. Programın “Öncü ve Vizyoner ülke” başlıklı bölümünde, Rusya ile ilgili şu değerlendirmeler yer aldı: “Önemli ortağımız ve bölgesel işbirliği bakımından önem taşıyan bir aktör olan Rusya ile ilişkilerimizin dinamiği, merkezinde bulunduğumuz geniş coğrafyayı yakından ilgilendirmektedir. Önümüzdeki dönemde, enerji ve ticaret başta olmak üzere, Rusya’yla ilişkilerimizi karşılıklı hassasiyetlere saygı içerisinde ve müşterek menfaatler doğrultusunda güçlendirmeye gayret göstereceğiz.”
Muhalefete AB’ye uyum çağrısı
AB’ye tam üyelik hedefinin vurgulandığı programda, AB müktesebatına uyum sürecinin hızlandırılmasına muhalefet partilerinden destek istendi. Programda, “AB müktesebatına uyum sürecini hızlandıracağız.
Ancak Hükûmetimizin göstermiş olduğu samimi yaklaşıma AB kurumlarının ve üye ülkelerin de gerekli karşılığı vermesi gerekmektedir. Hükûmetimizle birlikte AB üyelik sürecine destek olan diğer siyasi partilerin de bu konuda anlayış birliği sergilemesi ve ortak çabalar göstermesi önem taşımaktadır” denildi.
‘Çözüm iradesi’ne devam
Davutoğlu’nun verdiği bilgilere göre programda dikkat çeken başlıkları şöyle:
n Bir yandan terörle kararlı bir şekilde mücadele edecek, diğer yandan demokratikleşmeyi ve çözüm iradesini sürdüreceğiz. Demokratikleşme ile eş zamanlı olarak yatırım, üretim ve istihdam imkanlarının geliştirilmesi başta olmak üzere, terörden etkilenen yörelerimizin ekonomik ve sosyal rehabilitasyonuna dönük çalışmaları hızlandıracağız. Silahın tamamen gündemden çıktığı bir noktaya ulaşmak için gereken tüm tedbirleri alacağız. Tüm meşru toplumsal kesimleri muhatap alan bir anlayış içinde olacağız.
Özellikle doğu ve güneydoğuda yaşayan insanlarımıza yönelik her türlü baskı, şiddet ve illegaliteye başvuran örgüt, Türkiye’yi terk etmemiş, silah bırakmaya direnç göstermiştir. Süreçte farklı sebeplerle oluşan güvenlik risklerini gidermek, bölge insanını ceberrut ve zalim örgütün baskısından korumak devletimizin öncelikli görevidir.
Yeni anayasanın ‘ilkeleri’
PARTİLERE ÇAĞRI: Önümüzdeki dönemde sivil, katılımcı, çoğulcu, özgürlükçü bir demokratik ve sivil anayasanın yapımına öncülük etmeye kararlıyız. Diğer siyasi partileri de aynı anlayış içinde katkı vermeye davet ediyoruz.
SAHİPLENİLMELİ: Mümkün olan en geniş mutabakatla hazırlanmalı, geniş toplumsal kesimlerce sahiplenilmelidir.
BELİRSİZLİK ORTADAN KALKMALI: Bireysel özgürlüklere dayanmalı, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığını sağlamaya yönelik kurumsal güvenceleri içermeli ve siyasi sistemin işleyişindeki belirsizlikleri ortadan kaldırmalıdır. Bu anlayışla, yeni dönemde yeni anayasayı Türkiye’de demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğünün kökleşmesi bakımından hayati bir aşama olarak görmekteyiz.
VESAYETİN İZLERİNİ SİLMELİ: Cumhuriyetimizin insan hakları ve demokrasi konularındaki kazanımlarını geleceğe taşımalı; vesayetin izleri silinmelidir.
ZEMİN ÇALIŞMALAR: 2004, 2007 ve 2010 Anayasa değişiklikleri ve Meclis’te oluşturulan Anayasa Uzlaşma Komisyonu çalışmaları, yeni anayasa için güçlü bir zemin olmalı.
ULUSLARARASI NORMLAR: Sivil anayasamız, bireysel hak ve özgürlükleri esas alırken, Türkiye’nin birikimi üzerine inşa edilecek, taraf olduğumuz uluslararası normları gözeterek demokratik bir anlayışla hazırlanacak.
VATANDAŞLIK TANIMI: Milletimizin kültürel ve toplumsal çeşitliliğini tanıyan, herhangi bir etnik veya dini kimliğe referans yapmayan bir vatandaşlık tanımını esas alacaktır. Herhangi bir kesiminin dışlanmasına yol açacak değer yargıları ve siyasal tercihler barındırmayacaktır.
SEÇİM SİSTEMİ: Doğrudan anayasal sistemle bağlantılı seçim kanunları, siyasi partiler kanunu ve sair temel kanunlar, yeni anayasa metniyle birlikte bir bütün olarak yenilenecek.
Alevi, Roman adımı
Toplumdaki her bireyin yaşam tarzını güvence altına alan bir yaklaşımı benimsiyoruz. Bu bağlamda; geleneksel irfan merkezleri ve Alevi vatandaşlarımızın inanç ve kültür temelli talepleri karşılanacaktır. Cemevleri, eğitim sisteminde bilgilendirme, üniversitelerde araştırma ve uygulama merkezleri oluşturma gibi çeşitli konularda Alevi kanaat önderleri ile diyalog içinde demokratik uzlaşı temelinde gerekli adımları atacağız. Geleneksel irfan merkezleri ve cemev-lerine hukuki statü tanıyacağız.
Başta eğitim, istihdam ve iskan sorunları olmak üzere Roman vatandaşlarımızın sorunlarının çözümüne hız vererek, her türlü ayrımcılık zeminini ortadan kaldıracağız.
TC vatandaşı olan gayrimüslim azınlıkları herhangi bir ayrımcılığa maruz bırakmayacak şekilde bütün hukuki ve fiili tedbirleri almaya devam edeceğiz. Sivil toplumun geliştirilmesi ve güçlen-dirilmesine dair çerçeve yasa çıkaracağız.
Yargı reformu
Yargının ideoloji, siyasal tasavvur veya inanç dikte etmeyen ve bunların etkisinde kalmayan bir çerçeveye kavuşması gerektiğine inanıyoruz. İkincil düzenlemelerle oluşturulabilecek detayları yasalardan ayıklayacak ve mevzuat enflasyonuna son vereceğiz.
Askeri yargı, disiplin mahkemeleri çerçevesinde faaliyet gösterecektir. Temyiz mahkemelerinin, alt derece mahkemeleri üzerindeki hukukilik denetiminin ötesine taşan etkilerini azaltacağız ve temyizi, hukuki denetim ile sınırlandıracağız. Yargı üst yönetimi ile temyiz mahkemelerinin oluşumunda TBMM’nin rolünü güçlendireceğiz. İhtisas mahkemelerinin sayısını artıracağız. Ticaret ve iş mahkemesi gibi bazı ihtisas mahkemelerinde meslekten olmayan hakimlerin de yer almasını sağlayacağız.
Yargı mensuplarının mesleki ahlak ve davranış kurallarını uluslararası ölçütlere göre belirleyeceğiz. Hukuk eğitimini güçlendireceğiz. Adalet sisteminde kadınlar, çocuklar ve engellilere yönelik kolaylaştırıcı uygulamaları hayata geçireceğiz.
Bireysel başvurunun Anayasa Mahkemesi’ne getirdiği aşırı iş yükünün, mahkemenin işlevselliğine zarar verme ihtimali karşısında bu uygulamayı gözden geçireceğiz.
Paralel yapı mesajı
Seçim güvenliğini ilgilendiren düzenlemeler, ilgili tarafların görüşleri de alınarak gerçekleştirilecektir.
Geleneksel vesayetçi aktör ve kurumlarla yürüttüğü mücadele neticesinde ülkemiz, milli iradeye dayalı demokratik bir siyasal sistemi inşa etme hedefine odaklanmışken, yeni bir vesayet odağının saldırılarına maruz kalmıştır. Milli güvenliğimizi ve meşru demokratik sistemimizi tehdit eden bu yeni vesayet odağı “(PDY) Paralel Devlet Yapılanması”dır. Yargı ve güvenlik bürokrasisini, sivil toplumun çeşitli kesimlerini ve iş dünyasını tesiri altına almaya çalışan bu yeni vesayet odağının siyaseti kendi hedefleri doğrultusunda dizayn etme çabaları, bürokrasi içinde şeffaflığı yok eden gayretleri ve vesayetçi anlayışı milli güvenliğimizi tehdit etmektedir. Milli iradeden aldığımız güçle bu yapıları tamamen ortadan kaldıracak şekilde kararlı mücadelemize devam edeceğiz.
Avrupa Yerel Yönetimler Şartı’yla uyumlu olarak merkezi idare ve yerel yönetimler arasındaki ilişkileri yeniden düzenleyeceğiz.
Asgari ücret ve maaş zamları hayata geçiyor
ANKARA Milliyet
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun açıkladığı 64. hükümet programının ekonomi bölümünde vaat edilen asgari ücret ve maaş zamlarının hayata geçirileceği vurgulandı. Programda sık sık faiz politikası nedeniyle tartışılan Merkez Bankası’nın “bağımsız” olduğuna da bir kez daha vurgu yapıldı. Ekonomi bölümünde şu düzenlemelere yer verildi:
Asgari ücret 1.300 TL’ye yükseltilecek
51 ilimizde uygulanmakta olan yüzde 6 oranındaki İşveren Sigorta Primi indiriminde esas alınan 10 işçi çalıştırma zorunluluğunu kaldıracağız.
Muhtar maaşı 950 liradan 1300’e çıkarılacak.
Polislerin 2200 olan ek göstergelerini 3000’e çıkarılacak. Polislerin emniyet hizmet tazminatını yüzde 25 artacak. Böylece maaşlarında 240 lira ile 580 lira arasında artış sağlayacağız.
Uzman erbaşların 2200 olan ek göstergelerini 3000’e çıkaracağız. Er ve Erbaşlarımızın harçlığını 30 liradan 100 liraya yükselteceğiz. Askeri öğrencilerin harçlığı da 400 TL olacak.
Geçici köy korucularımızın şartlarını iyileştirmeye dönük başlatılan çalışmalara bağlı olarak gerekli adımları atacağız.
İstihdam edilmeleri halinde, sosyal destek alan vatandaşlarımızın sigorta primi işveren desteğini karşılanacak
Taşınmaz alımlarının finansmanında kullandırılan kredilere ilişkin vergi istisna ve muafiyetlerini, sosyal ve ekonomik amaçları dikkate alarak, gözden geçireceğiz.
Verginin tabana yayılması gibi gelir artırıcı çalışmalarla oluşturulacak mali alan ile yeni politikaların uygulanmasına imkan sağlayacağız.
Başkanlık sistemi daha uygun
Yeni anayasa ile Türkiye’nin, etkili işleyen bir hükümet modeline kavuşmasını elzem görüyoruz. AK Parti olarak, parlamenter sistem ile başkanlık sistemi arasında demokrasiye uyum açısından bir fark bulunmadığı kanaatindeyiz. Nitekim her iki sistemin de olumlu örneklerine rastlanabileceği gibi olumsuz örneklerine de rastlanabilir. Ancak bir yandan vesayetçi bir şekilde kurgulanarak demokratik doğasından koparılmış parlamenter sistemin yol açtığı siyasal istikrarsızlıklar, öte yandan Yeni Türkiye vizyonumuzun ihtiyaç duyduğu etkin ve dinamik yönetim dolayısıyla, başkanlık sisteminin daha uygun bir yönetim olduğuna inanıyoruz.
Başkanlık sisteminin, Türkiye’nin siyasal tecrübesine ve gelecek vizyonuna daha uygun olduğuna inanıyoruz. Bu çerçevede öngördüğümüz anayasal sistem, Türkiye’nin AK Parti döneminde geçirdiği demokratik dönüşümü nihai sonucuna erdirerek, 2023 ve sonrasına yönelik kalkınma hedeflerine ulaşmasını kolaylaştıracak bir çerçeveye sahip olacaktır.

Yazarlar