Mehmet Demirkol

Mehmet Demirkol

mdemirkol@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

İspanyolların etkili, disiplinli ve pozisyonlu oyununu ikinci yarıda takip ederken ve ikinci gol de bir türlü gelmezken, sanırım herkesin aklına gelen benim de kafamdaydı. Hani ‘futbol sonunda hep Almanların kazandığı oyun’.
Son 20 yılda alt yaş gruplarının dünya yüzündeki belki de en başarılı ülke olan İspanya, 24 yıl sonra oynadığı ilk finalde bunu yıktı. Hem kendi lanetlerini hem de rakibin ne olursa olsun kazanma geleneğini.
Tam 44 yıl sonra hem de bu kez dışarıda kazandı. Ve sanırım bu bizim acımızı hafifletecek olan tek sonuçtu. Almanlardan intikam aldıkları için değil, gerçekten hak eden kazandığı için. Arkalarında Alman tarihinin en çok kaybeden ve belki de tek ’hep kaybeden kahramanını’ bırakarak. 2001’de Leverkusen’le Real Madrid’e kaybeden 2002 Dünya Kupası Finali’nde oynayamayan, geçen ay Moskova’da Manchester’a boyun eğen Ballack bu Adidas Finali’nde de mağlup ayrıldı.

Haberin Devamı

Korkunç atak!
Aragones’in takımını en iyi anlatan bu maçtan önce Joachim Löw olmuştu: ‘İyi bir kulüp takım organizasyonuna sahipler’  
Grup elemelerine çok kötü başlayan, bu şampiyonaya katılamayacakları fikrinde geniş bir kamuoyu oluşan ve Aragones’i görevden alma noktasına kadar gelen İspanya sonra yaptığı korkunç atağın sonunda kupaya ulaşmayı bildi. 9 maç üst üste kazanıp sonra İtalya’yla berabere kalıp onları penaltıyla geçip 2 maç daha kazandılar. Onlara gol atmak zordu. Ve bunu Aragones zengin orta sahasını çok iyi kullanarak maç içi rotasyonuyla, Fabregas, İniesta- Xavi ve Xabi Alonso’yu maksimumda kullanarak yaptı.
Bu bugüne kadar gördüğüm 4-6-0’a en yakın milli takım oyunu ve bunu yapabildikleri için övülmeliler.