Skorer Sabırla Mansız Frankenstein olur

Sabırla Mansız Frankenstein olur

03.07.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Sabırla Mansız Frankenstein olur

Kerameti kendinden menkul, karizması az konuşmasıyla korunan, giyim kuşamı başkaldırma yolu sayan, aykırılığı protest bir tekdüzelikte arayan, varoluş nedenini bile kolayca riske atan, yaşamın anlamını sorgulamayı yaşam kurallarını sorgulamak sanan ve yolu kesişen insanlarda huzursuzluk anıları bırakan kişilerle karşılaşmışsınızdır. Altı yılını verdiği Beşiktaş'tan tam bir "aristokrat" gibi giden Ali Eren'e "psikopat" diyebilen isim babaları, henüz o İlhan Mansız'lara bir lakap yakıştıramamıştır.Onları yakından tanıyanlar - ki, sayıları çok azdır - asla kötü insanlar olmadıklarını söylerler. Bu "kötülük" meselesi görece bir kavramdır. Onlar iyi değil, göründükleri kadar kötü olmayan tiplerdir. Zaten hiç bir İlhan Mansız, üzerine giydiği zırh kadar asi ve patavatsız olamaz... Aksi halde bakkaldan bile ekmek alamaz... Aç kalır. Şöyle bir anılarınızı yoklayın... Yaşamınızda mutlaka İlhan Mansız'larla kesişmiştir yolunuz. Cennetlik adamlar Şeytan, sık sık "tut yakasından at" dese de, savunulmayacak davranışlarından gına gelse de, derdi veren Allah onlara sabrı da vermiştir. Bu sabırlı insanlar adeta İlhan Mansız'ların patavatsızlıklarını tescil etmek için görevlendirilmişlerdir. Çaresiz bir şekilde olayın olumlu yönlerine dikkat çekmeye çalışırlar. "Yahu bu ne biçim insan" diyenlerle araları bozulma pahasına, saçmalamak zorunda kalırlar. Saf olmadıklarını kanıtlamak için de, İlhan Mansız'lardan yararlandıkları söylentilerini yayarlar. Bilanço gerçekten kâr mı göstermektedir?Bu muhasebe asla sonuca bağlanmamıştır. İlhan Mansız'lar ne getirir, ne götürür hesaplanmamıştır. Ama ortada kesin bir şey varsa; o da İlhan Mansız'lar ancak onları yaratan ve katlananlar oldukça var olacaktır. Frankenstein'lar gibi... Bu kişilerle yolunuz kesiştiğinde gerektiği kadar çabuk makas veya kompartman değiştirirseniz bir zarar görmezsiniz. Ama onlarla iş yapmak zorunda olanlar ve buna katlananlar, cennetle müjdelenmiş insanlardır. En centilmen kulüp!.. En centilmen kulüp hangisi ?..a) Dünyada her şeyden çok istediği şampiyonluğu her sezon ezeli rakiplerine armağan edebilen Fenerbahçe.b) Başkanı fair play ödülü ile tescillenmiş Galatasaray.c) Beşiktaş...Bilemediniz; (c) şıkkı doğruydu."Kim 500 Milyar İster"de olsaydı açıklama falan bulamazdınız ama Ters Köşe'de yanıtlar gerekçeli: 500 milyarlık Kenan Işık sorusu: Devletten kıl koparmak "Teşekkül oluşturma" kapsamına da girebilecek bu eylemden sonra Galatasaray'ın 130 trilyonluk vergi borcu 12 trilyona, Fenerbahçe'nin ise 80 trilyondan 7 trilyona inmiştir. Beşiktaş'ın bu ince operasyondan karı, sadece 14 trilyondur. Yani, Beşiktaş vergi operasyonunda başı çekip devletten koparılacak kıl için cımbızla koşmasaydı, şu anda transferde tek tabancaydı.Yapmadı... Galatasaray'ı anlarım; can derdindeydi... Hadi, Fenerbahçe de mal derdindeydi diyelim... 15 trilyonu ödememek için rakiplerinden 210 trilyon silinmesine önayak olan Beşiktaş'ın derdi neydi?.. Bir "halk takımı" olarak tüyü bitmemiş yetimin hakkını yemek olamaz elbet; yanıt "geniş kapsamlı" bir centilmenlik... Efendim... Yakın tarihimizde üç büyüklerin ilk kez kayıtsız şartsız kolkola girip devlet kapısında dayandığı ve vergi borçlarını "uzlaşma, af ve taksit" aşamalarından geçirtip, kuşa çevirttiği o mutlu günler hatırınızdadır. Dampingden futbolcu Cordoba bohçasını toplayıp Arsenal'e kaçarken "Güreli gözlüğü"nün tek camı çatladı ama, Beşiktaş, bu kazanın 100. yıl balosundaki izdihamdan olduğunu sanıyor hala.Balayı bitmedi... Hoşgörü bol kepçe... Beşiktaşlı yöneticilerin iç cebinden kaleci tırnaklansa bile, kabahat cepçide... Geçenlerde Sayın Güreli canlı yayında "Yabancı transferi için Avrupa'da fiyatların düşmesini bekliyoruz" dedi şaşırdım.Ne alıyoruz; futbolcu fabrikasyon çamaşır makinası değil ki, dampingde aynı kaliteyi ucuza kapatalım.Sayın Bilgili ve değerli ekibini uyarıyorum...Muhtemel bir teknik arızada, Kore'si - Cordoba'sı sizlere "yol" alarak geri dönecektir biline... Beşiktaş'ın ekonomik rahatlığında Hüsnü Güreli'nin payı yadsınamaz. Hesap uzmanı ve mali müşavir olan Sayın Güreli'nin transfere parasal gözlükle bakması ise kaçınılmaz... İşi bu. Prizma, Moon ve kılıf Beşiktaş, Moon Tarikatı'nın Turnuvası'na gidiyor; tık yok.Sizce sebebi nedir?Tarikat, ancak ünlü kişilere el atınca mı tehlikelidir? Olamaz. Beşiktaş'tan ünlü kim olabilir?Prizma'nın Türkiye üzerindeki hesapları benzerlerinden çok mu derindir? Olamaz. Olsa, nasıl bu kadar hızla üstüne gidilir?Yoksa bazı tarikatlar sümen altı edilecek kadar derinlere mi nüfuz etmiştir? Kim bilir!Benim bildiğim bir şey var: Sopanın ucuna iyi bir havuç koyarsanız Türkiye'de pek çok ahlak ve gelenek timsalini arabaya koşabilirsiniz. Yeteri kadar dolarınız varsa Atatürkçülüğü dondurabilir, vatanseverliği uyutabilir, laikliği kenara, halkçılığı köşeye, hukuku çöpe atabilirsiniz. Türkiye şeyh, derviş ve tarikatlar ülkesi olmayacak belki ama, "kılıf" ülkesi oldu bile.Moon Kupası Beşiktaş'a hayırlı olsun. Ama lütfen 1967, 1974, 1986 ve 1992 tarihli Cumhurbaşkanlığı Kupaları'ndan ayrı yere konsun. Çok ilginç bir ülke Türkiye. Daha tarikat olup olmadığı anlaşılamayan "Prizma"nın toplantılarına katılan ünlü - mimli kim varsa, tek tek ortaya çıkarılıp kamuoyunun önüne atılıyor... 'Evden almak' "Servis mafyasına darbe vuruldu"!.. Acele etmişim!.. Fenerbahçe Başkanı'nın "evinden aldırılacaklar" listesini duyunca anladım. Üç kilometre mesafe için çocuğumun okul servisine her ay bir asgari ücret ödeyen mağdur velilerden biri olarak, habere çok sevinmiştim: Er değil ar meydanı Doğru ise rezalet... İftira ise daha büyük rezalet. Nedir bu; yağlı güreş mi, yağlı kara mı? Er meydanı mı ar meydanı mı? Rezalet...Geçin sporu falan, Kırkpınar marifetiyle tüm kutsal değerlere ihanet. Kenan Şimşek Kırkpınar Başpehlivanı oldu; rakibi onu dopingçilik ve şikecilik ile suçladı, "İdrar tahlili yapılsın, madalya benim" dedi. Ercan'dan herkese! Yazının sonlarına doğru, benim antika laptopun bir tuşu parmağıma yapışıp yerinden çıktı. Ya tuş eridi, ya parmağım...O kadar sıcaktı. Ve gözlüğüme inen ter taneleri yüzünden çevreye, olaylara bakışım her zamankinden daha berbattı.Şampiyon olduğu için Beşiktaş'tan başladım. Fenerbahçe'ye dokunurken yer kalmadı. Ben de Galatasaray'a ilişkin fikirlerimi Fanatik'teki köşeme sakladım. Acaba haksızlık mı yaptım?.. Basra sıcakları geliyormuş da. eguven@milliyet.com.tr Bizim "merkez"in demokratlığını bu kez "herkes"ten bekliyorum!.. Aslında Ters Köşe'nin dipnotu bu. Ama dibe inmeden okumakta yarar var.

Yazarlar