Şansal Büyüka

Şansal Büyüka

sansal.buyuka@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Mutlu muyum; Hayır… Mutsuz muyum; gene hayır… Niye mutlu değilim, anlatayım; Jorge Jesus gibi kurt bir hocanın çalıştırdığı Fenerbahçe, Rennes takımının atletik özelliklerini, hızını, rakip kaleye çok çabuk gelişini ve kenarları çok iyi kullandığını bilmesine rağmen kendi savunmasının kenarlarını niye “mayınlı bölge“ ilan etmedi, niye ekstra önlem almadı, anlamadım…
Fenerbahçe başlangıçta kenarları, özellikle Lincoln’ün sol kanadını o kadar boş bıraktı ki, Rannes’li oyuncular “istediğim bir göz, Allah verdi iki göz“ demeye başladılar… Çok hızlı geldiler, asiste dönüşen paslarını da asla kaleye paralel ya da kaleci Altay’ın müdahale alanına atmadılar… Hep geriye kestiler ve kestikleri alanda gol vuruşunu yapacak mutlaka bir ya da iki Rennes’li oyuncu vardı…
Rennes’li oyuncular her gol vuruşunu çok rahat yaptılar… Çünkü Fenebahçe stoperlerinin önünde Arao ya da Crespo bu gol vuruşlarıda hiç yoktular... Rannesli oyuncular cetvel ellerinde gibi ölçtüler biçtiler, vurdular… İçimizi acıtsa bile kabul edelim ki bu golle sonuçlanan vuruşlar kalitenin zirvesiydi…
Fenerbahçe seyircisi gollerden sonra kaleci Altay’a neden homurdandı, anlamadım… Bırakın Altay’ı B.Münih kalesinden Neuer‘i getirip koysanız, gol olan bu vuruşları gene çıkartamazdı… Kabul edelim ki; şans da Rennes‘den yanaydı.. İlk yarıda 4 atak yaptılar, 3 gol attılar… Neredeyse tam isabet...
İlk yarım saatte gelen üç gol ve 3-0’lık skor Fenerbahçe için tam bir kabustu…
Açık konuşalım; Rennes 3-1‘i yeterli görmüş olacak ki, ikinci yarıda bu skoru korumak adına adeta üstüne yatmak istedi… İşte Fenerbahçe‘nin inadı ve yenilgiye isyanı burada devreye girdi… Jesus‘un diğer maçlara oranla biraz daha erken gelen dört değişikliği Fenerbahçe‘ye ekstra bir hamle gücü de kazandırdı…
Çok uzun bir aradan sonra oyuna girme şansı bulan Zajc‘ın çatala takılan frikik golü, belki de futbolun adaletiydi… Jesus‘a “yeter artık bu kadar ihmal edilecek oyuncu değilim“ mesajıydı…
Emre Mor‘dan bir önceki maçtan gelen “iyileşme sinyalleri“ Rennes maçında da devam etti… Biraz daha süre olsa, Fenerbahçe Türk futbol tarihine geçecek bir mucizeye imza atabilirdi… Ama 3-0‘dan sonra 3-3‘ü yakalamak camiayı mutlu etmeye yetti… Maç sonu sosyal medyaya baktım “Fenerbahçe yıkılmaz“ mesajları havada uçuşuyordu…
Rennes maçında şunu gördük… Futbolda kim daha atletikse, kim daha çabuk ve hızlıysa, en önemlisi kaleye en kısa sürede kim gidiyorsa, o takım rakibine oranla çok daha şanslı oluyor… Rennes, Fenerbahçe‘den daha kaliteli ve daha atletik bir takım… Unutulmasın; sadece önde oynayan üç oyuncularının toplam maliyeti tam 70 milyon euro…
Fenerbahçe bu beraberlik ile grup birinciliğini tehlikeye soktu… Buna rağmen mutsuz değilim… Neden değilim; meslek hayatımda Avrupa takımları karşısında 3-0 yenik duruma düşen, hatta daha fazlasını yiyen, milli takım dahil çok takımımızı gördüm… Ama ben gene meslek hayatımda bir Avrupa takımı karşısında, 3-0’lık ağır yenilginin altından kalkıp skoru 3-3’e getiren bir Türk takımını ilk defa gördüm…