Uğur Dündar

Uğur Dündar

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Kadıköy Şükrü Saracoğlu Stadı’ndaki derbide topa hakim olan, ayağa oynayan, gol üstüne gol kaçıran taraf ev sahibi Fenerbahçe’ydi. Ancak gol yollarını ustalıkla açan kaptan Alex olmayınca beklenen goller gecikmeyle ve güçlükle geldi.
Fenerbahçe bu görünümüyle jokeysiz koşan, ama kazanmak için gayret sergileyen bir yarış atı gibiydi.
İlk yarıda Beşiktaş’ın akılda kalan tek pozisyonu İbrahim Toraman’ın direği yalayarak auta giden sırtla karışık kafa vuruşuydu. Ayrıca ilk yarıda bazı Beşiktaşlı futbolcular sanki bir an önce kırmızı kart görüp, sezonu kapatma gayreti içindeymiş izlenimini verdiler. Üst üste aldıkları sarı kartlarla kendilerini riske attılar.
İkinci yarıda Fenerbahçe’nin ezici üstünlüğü devam ederken hiç beklenmedik anda Egemen’in golü geldi. Fakat tribünlerdeki ölüm sessizliğinin bayram coşkusuna dönüşmesi uzun sürmedi. Sarı-lacivertli taraftarların bitmeyen desteği ve Stoch’un golüyle tribünler tam bir karnaval şenliğini yaşadı.
Ancak attığı golle Beşiktaş’ı umutlandıran Egemen kendi kalesine gönderdiği topla maçın skorunu ilan etti. Böylece şampiyonluk heyecanı bir sonraki maça taşınmış oldu. Perşembe günü İnönü Stadı’ndaki randevu belki de, Süper Final’in dönüm noktalarından... Fenerbahçe eksiklerini de sahaya sürebilirse, yine kıran kırana bir maç izleyebiliriz.
Yaşasın futbol, yaşasın futbolun eşsiz heyecanı.
Maçın akılda kalan bir başka yanıysa, hakem Halis Özkahya’nın tıpkı Hüseyin Göçek örneğinde olduğu gibi oyuncular üzerindeki otoritesini kaybetmesiydi.