Uzay Gökerman

Uzay Gökerman

uzaygokerman@yahoo.com

Tüm Yazıları

Bilindiği gibi Alex, Makedonyalı büyük kumandan Alexander yani bizim bildiğimiz şekliyle Büyük İskender isminin kısaltılmasıdır. Eskişehirspor karşısındaki oyunu ile Alex sahadaki büyük bir kumandanı andırıyordu. Özellikle karşılaşma 1-1’e geldiği dakikada, Gökhan Gönül’e attığı milimetrik ara pası, geçen hafta Guti’nin İbrahim Üzülmez’e verdiği pasla yarışacak kadar kaliteliydi. O günkü yazımızın başlığına da koyduğumuz topa verilen çarpma gücü yani momentum değerinin ne kadar etkili olduğundan söz etmiştik; Gökhan Gönül’e atılan kaliteli ve hızı ayarlanmış pas Semih’e yapılacak asistin de hazırlayıcısı, habercisiydi.

Haberin Devamı

Yani satrançtaki gibi ilk hamle doğruysa diğer hamleler bir anlamda zincirleme olarak doğru olur ve sonuç alınırdı.

Alex’in maç boyunca hiç düşmeyen temposu ve oyunu merkezden kontrol eden anlayışı bir anlamda maçın skoruna da yansıdı. Tam da 3-2 olmuşken tribünler gole neden olan futbolcuları Bilica’yı ıslıklamaya başlamışken, tansiyonun giderek arttığı bir sırada yine tek başına yarattığı bir pozisyonda topu Gökhan Gönül’ün önüne yuvarlayıp onun da Semih’e ikinci asisti yapmasını sağlayacaktır.

Kadıköy’deki bol gollü galibiyetin mimarı ve kumandanı kuşkusuz Alex’di.

Fenerbahçe, geçtiğimiz senelerden farklı bir görüntü ve taktikle ilerlemeye devam ediyor. Derbi ve nispeten zorluk derecesi yüksek, ligde pozisyon itibarıyla yukarılarda olan takımlara puanlar verip, alt sıralardakileri farklı geçiyor. Bu istatistiği Galatasaray maçı öncesinde konuşmuştuk, Fenerbahçe 11 maçta 29 golle maç başına 2,63 gol ortalamasıyla oynuyor; ancak bu gollerin neredeyse tamamını kazandığı 6 maçta atmış olduğu hatırlanırsa maç başına 4,83 gibi bir rakam ortaya çıkıyor ki Eskişehirspor karşısında da bu ortalamaya yakın gol buldu.

Böyle olduğu için de zorluk derecesi yüksek bütün maçlarda puanlar kaybetmesine karşın lider Bursaspor’un 4 puan gerisinde ancak Galatasaray ve Beşiktaş’ın 2’şer puan önünde ligi dördüncü sırada devam ediyor. Bu önemli bir detaydır. Çünkü Fenerbahçe söz konusu bütün zor maçları tamamlamış şimdi alt sıradakilerle oynamaktadır. Aynı standartlarını korursa kötü başladığı ligin ilk yarısını lider bile bitirebilir.

Haberin Devamı

Fenerbahçe’yi Avrupa’dan eleyen defansındaki sorun ne yazık ki Eskişehirspor maçında da kendisini göstermeye devam etti. Birinci golde ceza sahası içinde bir defans oyuncusunun yapmaması gereken şey oldu. Kısa mesafede tuttuğu oyuncunun kendi ekseninde dönerek geçmesine izin verdi. Serdarda ayağındaki topu uygun durumdaki Batuhan’a iletti, bu oyuncunun şutu artık her maç birden fazla gol kurtaran ve ciddi bir istatistik oluşturan kaleci Volkan’dan döndü. Bu sefer altı pas içinde ikinci rakip oyuncunun, Sezer’in vuruşuna izin verildi ve bu gol oldu.

Yenen ikinci golse Bilica’nın gereksiz fantezi sonucu oluştu. Defans oyuncularının birinci hedefi basitliktir.

Ancak Fenerbahçe taraftarının Bilica’ya yaptığı şey çok yakışıksızdı. Bu taraftarın aynı şeyi Alex’e dahi yaptığı göz önüne bulundurulursa belki Bilica için az da olsa teselli olabilir. Fenerbahçe taraftarı bu tavrıyla rakipler için değil, maalesef kendi oyuncuları için korkulu bir atmosfer yaratmaktan öte bir şey yapmıyor. Zaten bu nedenle de 6 Kasım 2002’deki gösterişli galibiyette büyük pay sahibiyken son yıllarda Şükrü Saraçoğlu rakipler için ciddi bir deplasman olmaktan çıkmaya başlamıştır.

Haberin Devamı

Defans oyuncularının sorumsuzluklarının arasına Lugano’nun yaptığı profesyonellik dışı davranışı da eklememiz gerekiyor. Görmüş olduğu kırmızı kart 2 belki 3 maçlık bir cezaya dönüşecektir. Bu da keskin sirke küpüne zarar sözünde anlatılmak istenen şeyin futboldaki karşılığıdır. Lugano’nun sorumsuzluğu ilk yarı çok iyi oynamış olan Stoch’un kenara alınmasına, takımın sol taraftaki etkinliğinin azalmasına da neden olmuştur.

Geçen hafta eleştirdiğimiz Gökhan Gönül bu maçta tam da eleştirdiğimiz yerden etkili oldu. İki gol pası verdi. Zaten Gökhan’ın bu potansiyeli var. Yaptığı ortalara biraz dikkat etse Avrupa’nın en iyi sağ kanat defans oyuncusu olur.

Emre’nin sakatlanması bir şanssızlık mıdır yoksa futbolumuzun içine yer etmeye başlamış bir sağlık sorunu veya futbolcuların kendilerine iyi bakmadıkları için ortaya çıkan bir sonuç mudur, bunun iyi irdelenmesi gerekiyor.