Hakkı Öcal

Hakkı Öcal

hakki.ocal@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Sovyetler Birliği yıkılalı koca bir çeyrek asır geçti. Bu, sadece SSCB’nin çöküşü değil ama aynı zamanda bu çöküşün önlenebileceği, Sovyetlerin ayakta kalmaya devam edebileceği, sorunun reform yanlısı Gorbaçov’un alaşağı edilmesi ile her şeyin eski düzenine dönebileceğine inanan asker ve sivil Sovyet bürokrasinin kalkıştığı hükumet darbesinin durdurulmasının da yıldönümüydü.

Tarihsel olaylar arasında sebep-sonuç ilişkisini kurmanın zor olması gibi, “Şu olay şu olayı çok etkiledi!” demek de hemen hemen imkansızdır. Fakat yine de bir cesaretle, 19-20 Ağustos 1991’de Moskova’da, Rus,Kazak, Kırgız, Özbek halklarının tankları elleriyle durdurmaları ile 15-16 Temmuz 2016’da, Türkiye halkının tankları durdurması arasında bir benzerlik, bir örnek alma ilişkisi bulunduğunu iddia edilebilir. Fakat asıl mesele bu değil.

Haberin Devamı

Bu iki olaydan birincisi, 1912 yılında kurulan Rus Sosyal Demokrat Emek Partisi’nin (Bolşevik Partisiki sonra adını Tüm Sovyetler Birliği Komünist Partisi olarak değiştirdi) 1917’de Çarlık Sarayı’nı basarak ve Çar ile bütün ailesini öldürerek inşa etmeye başladığı dev Sosyalist Ütopya’nın 74’ncü yılında çöküşüydü. (Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği resmen 1922’de kuruldu; ama komünist bir ülke kurma işlemi 1917’de başlamıştı.)

Komünist darbe, Rusya Çarlığı’na ve onun dış politikasına da son verdi. O kadar ki, komünist hükumet, Çarlık hükumetinin gizli anlaşmalarını açıkladı ve bu Birinci Dünya Savaşı sonrası oluşumları önemli ölçüde etkiledi. Söz gelimi, batılı güçlerin Orta Doğuya keyiflerine göre şekil vermek için yaptıkları Sykes-Picot Anlaşması Rus Komünistleri tarafından açıklandı ve bugün “Batı Aleyhtarlığı” dediğimiz siyaset ve hatta (Nasırcılıkta ve Baasçılıkta ifadesini bulan) Arap Milliyetçiliği bu açıklama sonucu doğdu. Gerçi batılılar bu anlaşmanın esası olan haritayı daha sonra uyguladılar, ama bunun için Osmanlı İmparatorluğu’nun ortadan kaldırılması gerekiyordu.

Komünist Darbe, şu anda bile görülmeye devam edilen etkilerde bulunmakla kalmadı; sanatıyla, propagandasıyla, askeri gücü ile, yarattığı “Sosyalist İnsan” fikriyle, zihinlere “asla yenilmeyecek, dünya durdukça duracak” bir ideali de kazıdı. İnanılan oydu ki, komünizm, evrimin son aşaması idi ve bundan sonra hep o, sadece o var olacaktı.

Haberin Devamı

Bu arada, askeri infaz birlikleri tarafından binlerce, on binlerce değil milyonlarca Rus köylüsünün, toprak sahibinin, küçük esnafın öldürüldüğü; rejimin onaylamadığı bir kitabı okuduğu veya mesela kemanla Avrupa klasiklerini çaldığı, hatta sadece ve sadece komünizme inanmadığını arkadaşlar arasındaki bir tartışmada ifade ettiği için ömür boyu sürgünlere gönderilen milyonlarca aydının cesedi üzerinde korkunç bir korku imparatorluğu da yaratıldı.

Ama bütün bunlar, bitmez denen, tarihi yeniden yazdığına inanılan Sovyet İmparatorluğu, basitin basiti bir mali kriz yüzünden, iskambil kağıtlarından kurulmuş bir kule gibi, haftalar, aylar, bilemediniz bir yıl içinde yerle bir oldu. Oysa komünizm, bu kadar inananı için yeni insanı yaratan bir din, şu kadar taraftarı için Darwinizm’in doğal kanıtı, tonla bilim insanı için ortaya attığı metod ile sadece siyaset değil aynı zamanda bilim idi!

Haberin Devamı

Bunların hepsini şimdi söz gelimi “küreselci” ekonomik düzenler, ekonomik liberalizm, batı kapitalizmi, NATO ve benzeri ittifakların oluşturduğu siyasal, ekonomik, ticaret birlikleri için de söylemiyor muyuz? Şöyle bir düşünürsek, zihnimize nice oluşum gelecektir yıkılmaz saydığımız...

Sovyetler Birliği, 25 yıl önce yerle bir olurken, sadece bir yapay birliği değil, belki de insanoğlunun eliyle kurduğu diğer nice yıkılmaz kurumun-kuruluşun da ölümcüllüğünü bize gösterdi.

Ama galiba o zaman tam göremedik.