Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Başbakan Binali Yıldırım -aciliyeti nedeniyle yüz yüze değil- telefonla CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu arıyor.
“Suikast ihbarlarının yoğunlaştığına” işaret ederek “zırhlı araç” öneriyor.
Kılıçdaroğlu “öneriyi kabul etmiş.”
Doğru bir davranış.
Daha çok yakın tarihte Artvin mitingine giderken ateş arasında kalmıştı.
Tesadüflerin de yardımıyla atlattığı bu “PKK tuzağı” hafızalarda henüz taze.
Milyonların oy vermesinin yanı sıra Cumhuriyet’le yaşıt CHP, özgül ağırlığa ve manevi değere sahiptir.
Kılıçdaroğlu’nun güvenliği bu büyük resim içinde düşünülmelidir.
.....................
1970’li yılların sonlarında da benzer bir olay yaşanmıştı.
Sağ ve sol çatışmalarında her gün 40-50 kişi ölüyordu.
Sendika başkanlarına, politikacılara, eski başbakanlara, eski komutanlara, öğretim üyelerine suikastlar birbirini izliyordu.
Türkiye üzerine bir uğursuz kara bulut çökmüştü sanki.
Yıllar geçtikten sonra öğrendik ki bu dehşet ortamı dışarıdan da yönlendirilerek Türkiye’yi bir darbeye sürüklemek üzere planlanmıştı.
İşte o kanlı süreçte dönemin Başbakanı Süleyman Demirel, ana muhalefet partisi CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit’e “kişiye mahsus” kaydıyla bir “mektup” gönderdi.
Devlet görevlilerinin elden teslim ettiği kapalı zarf içinde, Başbakan Süleyman Demirel imzasıyla “birkaç gün sonra düzenlenecek CHP Taksim mitinginde Bülent Ecevit’e keskin nişancı terörist tarafından ateş edileceği” yolundaki ciddi ihbarlar bildiriliyordu.
Bir de “bu mektubun toplumla paylaşılmaması” rica ediliyordu.
HHH
Bülent Ecevit “kişiye özel” mektubu “Böyle bir konu sır olarak kalamaz” söylemiyle derhal basına açıkladı.
“Suikast tehditleri bizi yıldıramaz. Taksim’deki miting yapılacak. Ben de kürsüye çıkıp konuşacağım” dedi.
Ve öyle de yaptı.
Allah’tan, bir felaket yaşanmadı.
Ama...
Ecevit’e biri Amerika’da olmak üzere başka silahlı suikast girişimlerinin olduğunu da belirtmeliyim.
Bunlardan şans eseri kurtuldu.
......................
Yani...
Tehditler, ihbarlar ciddiye alınmalıdır.
Devletin güvenlik birimlerinin tedbirlerine, tehdit altındaki liderler, siyasetçiler de yardımcı olmalıdır.
Çünkü...
Bir siyasi parti liderinin şahsında, o partinin tarihi ağırlığı, toplumdaki yeri ve ona oy vermiş milyonlarca seçmen temsil edilmektedir.
Terör örgütleri ve arkasındaki güçler tarafından o nedenle hedef alınırlar.
Suikastın toplumda yaratacağı depremin büyüklüğü hesaplanır.
......................
Sonuç...
Terörün “hedef büyüttüğü ya da büyütebileceği” görünüyor.
Bu “kanlı, zehirli ve planlı saldırının” karşısında Türkiye elbette kendini koruyacak silah, teknoloji, güvenlik gücüne sahiptir.
Ama içeride “sağlam ve omuz omuza ortak tavır”
en önemlisidir.