Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ankara’daki Rus Büyükelçisi Andrey Karlov’a karşı girişilen suikastın amacı, çok kimsenin düşündüğü gibi, eğer Türk-Rus ilişkilerini sabote etmekse, büyük bir hesap hatası yapılmıştır. Bu alçakça saldırı, tam aksine, iki ülke arasındaki işbirliğine yeni bir ivme kazandırmaktadır.
İlk bakışta, bu suikastın zamanlaması, uçak krizinden sonra hızla düzelen ilişkileri hedef almış görünebilir. Erdoğan-Putin diyaloğunun yoğunlaşması, Suriye meselesinde iki ülkenin ortak girişimlerde bulunması, bu işbirliğinin bölgede Batı’yı dışlayan bir paradigma oluşturmaya başlaması, böyle bir düşünceye yol açmış olabilir.
Ama eylemden sonraki gelişmeler, Büyükelçi’nin öldürülmesinin iki ülkeyi daha da yakınlaştırdığını gösteriyor. Rusya olayı soğukkanlılıkla karşıladı. Moskova’da hiç kimse bu yüzden Türkiye’yi suçlamadı. Putin bu saldırının arkasındaki nedenlerin veya amaçların belirlenmesi için, iki tarafın güvenlik ve istihbarat birimlerinin ortak çalışmalar yapmalarını istedi. Bu amaçla zaman kaybetmeden bir Rus ekibini de Ankara’ya gönderdi.
Aynı şekilde Türkiye de olaya serinkanlılıkla yaklaştı ve bunu terörle mücadelede işbirliği çerçevesine oturttu. Bu görüş, suikastın bir terör eylemi olarak nitelendiren Putin tarafından da paylaşılmaktadır.
Arka plandaki kim?
Suikastın yapılış şekli, bunun bireysel bir eylem olmadığını, bunun arkasında başka güçlerin bulunduğu kanısını güçlendiriyor.
Bu güçlerin kim olabileceği, şimdilik bir spekülasyon konusu. Sağlıklı bir değerlendirme yapmak için, Türk-Rus işbirliğiyle gerçekleşecek olan soruşturmanın sonucunu beklemek daha doğru olur.
Suikastın arkasındaki karanlık güçler kim olursa olsun, Türkiye’de bir kaos ortamı yaratmak istediği açık. Maalesef son zamanlarda sık sık cereyan eden çeşitli kaynaklı terör eylemlerine şimdi bu saldırının eklenmesi, Türkiye’nin istikrarı zayıflayan bir ülke imajını yansıtıyor.
Güvenlik boşluğu mu?
Kuşkusuz bu son olayda güvenlik açısından da çıkarılması gereken sonuçlar vardır.
Büyükelçinin öldürüldüğü mekânda ve ayrıca suikastçının çalıştığı serviste ne kadar güvenlik boşluğunun bulunduğu halen yapılmakta olan tahkikatta mutlaka ortaya çıkacak ve herhalde bundan sonra bunun gerekleri yerine getirilecektir.
Büyükelçi Karlov’un, Türkiye’de kendisini güvende ve rahat hissetmesi, kuşkusuz güzel bir şey; ama ne yazık ki tedbirsizlik (örneğin korumasız dolaşmak gibi) ölümcül olabiliyor. Nitekim Rus hükümeti bu olaydan sonra bütün dünyadaki diplomatlarına güvenlik alarmı vermek ihtiyacını duymuştur.
Büyükelçi Karlov, uçak krizi sırasında dahi Türk-Rus ilişkilerinin kopmaması ve bunun ardından normalleşme sürecinin hızlandırılması için çok çalışmıştı. Ölümü üzerine Ankara’da ve Moskova’da, yola devam konusunda gösterilen irade, bu çabalarının boşa gitmeyeceğini gösteriyor.