Arkeoloji KİLİKYA’NIN İNCİLERİ

KİLİKYA’NIN İNCİLERİ

21.11.2022 - 01:15 | Son Güncellenme:

Hititlerden Asurlulara, Antik Yunan’dan Roma’ya nice uygarlığa kucak açan Kilikya, bereketli topraklarının her karışı tarih dolu uçsuz bucaksız bir açık hava müzesi; Adana ve Mersin de bu cennetin gözdeleridir.

KİLİKYA’NIN İNCİLERİ

Hakan Atis | info@hakanatis.com - Alanya’dan Tarsus’a uzanan bereketli toprakların ve masmavi denizin özenle çizdiği bir harita düşleyin. Gözlerinizi kapatın, kulaklarınızda binlerce yıl öncesinden gelen seslerle birlikte uzun, sırlarla dolu ve görkemli bir keşif turuna hazır olun. Düşler coğrafyası Kilikya’nın gözdelerinden biri Adana ise diğerleri Mersin ve Tarsus’tur. Polietilen tekne sektörüyle ilgili inceleme yapmak için gittiğim bölgede ilk durağım Adana oldu. Kendine has özellikleri saymakla bitmeyen güzel kentimiz ziyaretçilerini sadece lezzetli mutfağıyla etkilemiyor. Neolitik Çağ’dan başlayıp Hititler, Emeviler, Bizans, Roma ve Anadolu Selçuklularına uzanan görkemli geçmişiyle de hayran bırakıyor. Bu nedenle tarihin sisler bulvarında ilk önce Adana’yı keşfettim. Ardından Mersin ve onun taçsız güzeli Tarsus’u eski yöntemlerle, elimde harita ile dolaştım. Esas durağım Mersin olduğu için Adana’ya sözüm var. Onunla ilk fırsatta yeniden buluşacağım. Yürekli insanları, doğası ve mutfağıyla ünlü Adana’ya yolunuz düşerse Neolitik Çağ esintilerini yansıtan Tepebağ Höyüğü’nden sonra mutlaka Arkeoloji Müzesi’ni ziyaret edin. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın verilerine göre ülkemizde kurulan ilk on müzeden biri olan bu müzede Tarsus Gözlükule, İçel Yumuktepe ve Ceyhan Sirkeli höyüklerinde bulunan eserlerin de yer aldığı yüzlerce nadide eser sergileniyor. Hitit, Asur, Fenike, Frig, Arkaik, Hellenistik, Roma ve Bizans dönemlerine ait heykeller, kitabeler, lahitler, çanak ve çömlekleri incelerken hayretle hayranlık arasında gidip geleceksiniz. Mevsim koşulları izin veriyorsa Varda, Dumlu, Kozan, Feke, Misis köprüleri, Yılan Kalesi ve Anavarza Antik Kenti’nin insana hüzün veren kalıntılarını da ziyaret edebilirsiniz. Adana, elbette bunlarla sınırlı değil. Az önce ifade ettiğim gibi sözüm var, ilk fırsatta yeniden ziyaret edeceğim.

Haberin Devamı

KİLİKYA’NIN İNCİLERİ

Tarihin cömertliği

Bu duyguyla veda ettiğim güneş kentinden sonra narenciye, deniz, arkeoloji ve dinler tarihi dünyasının gözdelerinden Mersin’le kucaklaştım. Silifke’den Tarsus’a kadar her yerde tarihin cömert merhabasıyla karşılandım. Dilerseniz sizler de Silifke Uzuncaburç’ta Asur, Hitit, Babil, Lidya, Roma, Bizans, Urartu ve Pers uygarlıkları tarafından inşa edilen binlerce yıllık tarihin görkemli izlerini sürebilirsiniz. Tören kapısından geçtikten sonra Sütunlu Cadde’yi adımlayıp Zeus’a adanan tapınağı selamlayabilirsiniz. Asırların suskunluğunu taşıyan kaya mezarlarında hayatın diğer yüzünü sorgulayabilirsiniz. Kısa bir molanın ardından aracınızı Kızkalesi yakınlarına da sürün. Şeytan Deresi Vadisi’yle buluşun. Adamkayalar’daki duvarlarda M.S. 2. yüzyıldan bu yana kaderlerini sessizce yaşayan insan figürlerini seyredin. Oradan da usulca Erdemli’ye uzanın. Kanytelis (Kanlıdivane) hafızalarınızda Helenistik Dönemi canlandıracak, aklınızda onlarca soru uyandırıp arkanızdan gülümseyerek el sallayacaktır. Mezitli’de bulunan ve geçmişi M.Ö. 700’lere uzanan Soli ise Dorların imzasını taşıyor. Orada ülkemizin sahip olduğu arkeolojik zenginliği tüm görkemiyle yaşayacaksınız. Bunlara ayıracak vaktiniz yoksa Mersin’in kent merkezinde yer alan 23 tabakalı yerleşim merkezi Yumuktepe Höyüğü’ne uğrayın. Oradan da Latin-İtalyan Katolik Kilisesi’ne merhaba deyin. Hayatın hakkını vermek istiyorsanız zamanı bir kenara bırakın. Anamur’a adını veren Anemurium Antik Kenti’ne de uğrayın. Luvilerden Likyalılara, Asurlulardan Romalılara nice uygarlığın görkemine bırakın kendinizi. Onların izlerini sürün.

Haberin Devamı

KİLİKYA’NIN İNCİLERİ

Bir aşk efsanesi

Mersin, bunlardan ibaret değil elbette... Polietilen teknelerle ilgili yaptığım araştırmaların ana kucağı olan Tarsus, sizi kentin doğusunda bir yıldız gibi kendine çekecektir. Bu çağrıya uymanızı tavsiye ederim. Kendinizi ona bırakın. Sizleri tarihe mal olmuş büyük bir aşkın kahramanlarıyla tanıştırsın. Sevdiği kadın uğruna Mısır’dan Marmaris’in nazar boncuğu Sedir Adası’na altın sarısı kum getirten Roma’nın kudretli komutanı Marcus Antonius, içini döksün. İran’a yapacağı seferi, Mısır Kraliçesi’ne nasıl âşık olduğunu, uğruna neler yaptığını anlatsın. Kleopatra ise binlerce yıldır merak edilen gizemini paylaşsın sessizce. Bu sırrı öğrenin ve onların aşk kapısından geçerek girin Tarsus’a. İsterseniz dinler tarihinin önemli merkezlerinden olan ve Hristiyanlar tarafından kutsal kabul edilen Aziz Paul’un evini ziyaret edin. Dilerseniz tek tanrılı üç dinin elçisi Danyal Peygamber’in kabrinde dua edin. Ardından ilçe merkezinde bulunan Antik Yol’dan geçerek bulgur, nohut, baharat ve et ile yapılan topalak çorbası ile başlayıp yöresel lezzetlere uzanan keyifli bir sofra kurun. Kilikya’nın her yanı tarih, nereye giderseniz gidin o görkemi yaşayacaksınız. Yolunuz açık olsun. Milliyet Arkeoloji’nin gelecek sayısına kadar esen kalın.