Arkeoloji Portre büstle samimi bir sohbet

Portre büstle samimi bir sohbet

19.06.2023 - 05:20 | Son Güncellenme:

Sayın “private portre büst”, 1700 yıldır yatıyorsunuz, kalkın artık. Yeni dünyanıza hoş geldiniz, yeniden doğdunuz işte. Kısa süre sonra dünya sizi tanıdı. Siz artık Mersin doğumlu bir Roma yurttaşısınız. Dünya biliyor, tanıyor sizin portrenizin mükemmel işçiliğini.

Portre büstle samimi bir sohbet

Remzi Yağcı | remzi.yagci@deu.edu.tr/ Dokuz Eylül Üniversitesi Müzecilik Bölümü - Kazarken yavaş yavaş üstteki toprağa elinizi şöyle birkaç kez sürdüğünüzde önce bronz renginde bir taşın hafiften sertliğini hissedersiniz. Sıradan bir taş olmadığını anlarsınız çünkü yivleri toprak doludur ve toprağın yüzeyine eliniz sürttükçe bu kez setleri parıldar. İnce (dişçi) aletleri isteyip birdenbire yoğunlaşırsınız işinize, daha hızlı ve dikkatli o bronzumsu farklılığın etrafına kısa darbelerle. Haydi bakalım. Bir şeyler geldiğini anlarsınız da o şeyin önce yivlerini mi temizleyeceğinize yoksa çevresindeki nemli toprağı mı kazacağınıza karar veremezsiniz. Çevre her zaman önceliklidir. Ayrıntılar sonra gelir. Bir yerden başlarsınız sınırlarını anlamak için kazmaya. Bir süre sonra belirginleşir, saç sakalındaki yivler temizlendikçe önce saçları, sonra gözleri ve sakalları ortaya çıkar. Tek başınıza çalışırken çevreniz giderek kalabalıklaşır. Aletler çeşitlenir: Sivri uçlular, çapalar vb. 1700 yılın toprak örtüsünü bir tülü çeker gibi kaldırırsınız üzerinden yavaşça.

Haberin Devamı

Portre büstle samimi bir sohbet

1700 yıllık uyku

Sayın “private portre büst”, tarihe not düşmek gerekirse, ayın 13’ünde bulundunuz. 13 Temmuz 2018 Cuma saat 7.30’da. 1700 yıldır yatıyorsunuz, kalkın artık. Yeni dünyanıza hoş geldiniz, yeniden doğdunuz işte, toprak sizi bunca yıl sakladı, başınızın üstündeki bir kökün altındaydınız, o yüzünüzü korudu ve cansız(!) bir filiz gibi toprağın altından çıktınız yer (gün) yüzüne arkeolojik B35 plan karesinde. Kısa süre sonra dünya sizi tanıdı. İspanyollar size bayıldı. Siz artık Mersin doğumlu bir Roma yurttaşısınız. Dünya biliyor, tanıyor sizin portrenizin mükemmel işçiliğini, devrinizin sayılı eserler arasında olduğunuz malum. Ayrıca “privat” biri olarak kim olduğunuzu da merak ediyorlar. Bakanlık onayıyla(!) ilk gazetelere düştünüz, web sitelerine girdiniz ve belki de yakında bir kapak olacaksınız. Bir zamanlar bu toprakların, bu eyaletin belki de egemeniydiniz, kim bilir belki de imparatoruydunuz (Septimius Severus siz misiniz acaba, tanıyamadım). Önemli bir kişi olduğunuz belli. Yoksa tanınmış bir filozof ya da asker misiniz? Yabancı değilsiniz. Sizi seven dostlarınız var. Biz buradayız. Çevredeki çarpık kentleşmeye bakmayınız. Gökyüzüne bakmaya devam edin. Sakın başınızı çevirmeyin, bir dakika çekiyorum. Büyük olasılıkla sık ziyaret ettiğiniz ve belki de önünden geçtiğiniz dünyaca ünlü astronom Aratos’un mezarını soruyorsanız, orası yıllardır çalı-çırpının içinde, önü tarla; patlıcan, biber, mısır; üç kez hasat. Yanaşmak, restorasyon için temizlemek, bilgi panosu koymak yasak, naçizane Pompeiopolis mülkünüz şimdi “özel mülkiyet”. Aratos’un mezarının kuzeyindeki memleketinden uzak ölen zavallı Macar askerin mezarını soruyorsanız orası da mısır tarlası, yazıtı hâlâ orada olmalı. Bir türlü müzeye gidemedi. “Özel mülkiyette” dendi, alınamadı. Kuzeyden gelen su kemeri, son kez 5-6 yıl önce görüldü. Batıdaki büyük hamamın bir kemeri çökeli beş yıl oldu. Biz şimdi (üç yıldır) bir başka hamam kazıyoruz, Soloi Höyük’ün hemen güneyinde. Belki de orada yıkandınız, temizlendiniz. İki küveti sağlam, doğuya kaymış mozaik kaplı havuzu kısmen sağlam ama duvarları tahrip edilmiş. Kazısı bitince ayağa kaldıracağız. Uzun süre işgal edilen liman artık özgür ancak batısına inşa edilen atık su pompalama istasyonu yani Mersin’in bağırsaklarının ucu, Mersin kültürel miras bilincine ve yönetimine yakışmıyor. Bu kente o görkemli iki katlı limandan girip Sütunlu Cadde’de yürüdüğünüzde doğudaki tiyatroda Solili Philemon’un komedilerini izlediğinize eminim. Soli’nin ünlü stoacıları Khrysippos ve Aratos’u okuduğunuza eminim. Aratos’u Cicero çevirisinden okumuş olmalısınız. Kuyuluk’taki (siz o zaman ne diyordunuz o bölgeye?) aile mezarlarını soruyorsanız Hellenistik antropoid (insan biçimli, Sayda tipi) olanı şimdi Adana Müzesi’nde, sizinle aynı çağda yaşayan, 1958’de bulunan bir “kilikarches” (rahip) ile birlikte sergileniyorlar. Bir de sütun başlığı. Geçmişte (1950’ler) başka müze olmadığı gerekçesiyle Adana Bölge Müzesi’ne götürülen bu eserler, Adana Müze koleksiyonunun en seçkin eserlerinden olduğu bahanesiyle Mersin’e geri gönderilmiyor. Bulundukları yerde sergilenmeleri daha anlamlı olmaz mıydı? Eski eser koruma bilincini ve aidiyet duygusunu güçlendirebilirlerdi. Osman Hamdi Bey bu tür lahitler için koskoca Müze-i Hümayun’u yaptırdı. Kuyuluk’ta zamanınızın soylularına ait aile mezarları inşaat temeli kazan rantiyeci “kepçe imparatorlarının” karşı konulmaz gücü altında ezildi gitti ve öylece bırakıldı çöplük halinde. Aile mezarlarınız nedeniyle oraya yöre halkı “Kuyuluk” demişler ve mezar çıkıyor diye her yeri delik deşik etmişler. Niçin koruma önlemi hiç alınmadı bunca yıl. Alınamaz mıydı? Çok geç.

Haberin Devamı

Portre büstle samimi bir sohbet

Haberin Devamı

Müzedeki Romalılar

Haberin Devamı

Size iyi haberlerim var. Cardo maximusun (bugünkü Sütunlu Cadde) kuzeyinde bulunan Dionysos-Pan, Asklepios-Telesporos, Hygieia, Nemesis heykelleri şimdi Mersin Müzesi’nde yeni sergi salonundalar. Sizi görünce mutlu olacaklarına eminim. Pompeiopolis’ten bulunanlar kalabalık bir grup oluşturmuşlar, bir aradalar ve gelmenizi sabırsızlıkla bekliyorlar. Bunca yıldan sonra sizi çok merak ediyorlar. Onlar sizin tanrılarınız. Tanrılar bekletilmez. Romalı aileniz genişliyor, yeni kazılarla daha da genişleyecek. Siz Romalıların nüfusu artıyor müzede. 99 gün tahtta kalan, dünyada çok az örneği (biri Atina Pireus’ta) olan asker İmparator Balbinus heykeli de orada. Balbinus zamanında (238) portre büstünüzü görmüş olmalı. Bence siz de Marcus Aurelius gibi stoacı olmalısınız. Kadere karşı koyamadınız, Zeus’un olmadığı bir dünyada yeniden doğdunuz. Arkeologlar sizi bulunca çok heyecanlandı. Çoğu daha çok genç arkeoloji öğrencisi, torununuz yaşında... Sizi buldukları için sevinçliler ve gurur duyuyorlar. Kentin yöneticileri de (vali, belediye başkanları) sizi görünce heyecanlandılar. Doğal haliniz, yukarıya otoriter bakışlarınız, gerçekçi duruşunuz, filozof gibi bilge görünümünüz, yakın geçmişinizi (Antoninler) anımsatan stiliniz ile... Biraz yaşlanmışsınız, alın kırışıklıklarınız ve matkap izleri belirgin gür kabarık saçlarınız size yakışmış. Yıllar çabuk geçiyor. Dile kolay 1700 yıl. Nasıl bu kadar iyi korundunuz bunca yıl. Bulduğumuzda kusursuzdunuz, sonra bir bukleniz düştü saçınızdan. İnceldiği yerden koptu. Sizi birileri oraya daha sonra götürmek üzere özenle gömmüş olmalı, bir yerden düşmüş olamazsınız. Günlüğe baktığımda, sizden sonra hayat devam etti. Aydın’ın Germencik ilçesindeki Magnesia kentinde altı heykel bulundu ve 28 Temmuz 20.13’te yüzyılın “kanlı ay” tutulması gerçekleşti. Tam dört saat sürdü. Aynı gece Dünya ve Mars birbirine en yakın konuma geldi. Kanlı ay, Atina’da Apollo heykeliyle görüntülendi. Işık ve sanat tanrısı Apollo kanlı ayı yumruğunun üzerinde tutarken görüldü. Ay bir başka açıdan da Hera ile aralarında görünüyordu. 105 yılda tekrarlanan bu özel günde geçmiş günümüzle bütünleşti. Sayın portre büst, Mersin’e, yeni vatanınıza hoş geldiniz. Siz artık “müzelik” bir esersiniz. Toprak altından müze deposuna. Kim bilir bir gün (ne zaman?) sergilenirsiniz de halkımız sizi görür ve gurur duyar. Nice bin yıllar dileği ile saygılar… Kazıcınız.

Haberin Devamı

Portre büstle samimi bir sohbet

Mersin Müzesi’ndeki Soloi Pompeiopolis heykel grubu

Portre büstle samimi bir sohbet

Mezitli Kuyuluk’ta 1950’lerde bulunan insan biçimli Sayda tipi lahit