The Others 10 suikast girişimi

10 suikast girişimi

26.11.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:

10 suikast girişimi

10 suikast girişimi

Bayrampaşa Cezaevi eski Savcısı Necati Özdemir, cezaevinde yılda 50 trilyon lirayı kontrol eden rant çetesinin kendisini birçok kez öldürmek istediğini açıkladı

BAYRAMPAŞA Cezaevi ünlü konukları, firarları, terör okulu sıfatlarıyla hep gündemde oldu. Terör suçlarının yönetildiği yer olarak gösterildi. Türkiye genelindeki cezaevlerinde ölüm oruçları ve eylemler Bayrampaşa'dan başladı ve yayıldı.
Bayrampaşa Cezaevi, `giz'leriyle hep dikkati çekti. Ancak son dönemde atanan ve oldukça hareketli bir ortamda, ölüm oruçlarının yaşandığı günlerde göreve başlayan Savcı Necati Özdemir, bu cezaevini basına, kamuoyuna açtı. Özdemir, 1 Ağustos 1996'da ani bir kararla bu göreve atandı, 15 ay çalıştı, yine şok bir kararla yetkileri elinden alındı. Özdemir, yaşadığı 15 aylık dönemi Milliyet'e anlattı. Bayrampaşa'daki rant çetesinin kendisini öldürmek istediğini belirten Özdemir, "On kez denediler. MİT de beni uyarmıştı, ama bir tanesinde haberim olmadı. O gün diğer tutuklular beni kurtarmış. Suikast gecesinin sabahında da 8 - 10 tutuklu şişlenmiş, Olay basına isyan olarak yansıdı" diyor.

Bayrampaşa başta olmak üzere toplu ölüm oruçlarının yaşandığı dönemde önceki çalışmalarıyla Ankara'nın dikkatini çeken Özdemir, RP'li Adalet Bakanı Şevket Kazan'la Ankara'da yaptığı görüşmenin ardından göreve atanmıştı. Özdemir, "Operasyon söz konusuydu. Hem bakanımız hem de genel müdürümüze bunun son derece yanlış olduğunu anlattım. O gün de mübarek gündü, bakan bey vazgeçti. Olsaydı çok kan akacaktı" diyor. Özdemir, Kazan'la yaptığı görüşmenin içeriğini de "Bakan Bey `Bayrampaşa'ya çalışkan bir insan arıyorum. Üç aya razıyım. Üç ay görev yapmayı kabul ettiğin takdirde istediğin görevi vereceğim. Görevi kabul etmeni rica ediyorum' dedi" diye özetliyor.
Göreve başlar başlamaz İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Ferzan Çitici'yi ziyaret ettiğini belirten Özdemir, ilk görüşmelerinin soğuk geçtiğini, bunun daha sonra da devam ettiğini söylüyor. Bayrampaşa'daki ilk incelemesinde gördüklerinden utanç duyduğunu belirten Özdemir şöyle diyor:
"Çıldırırsınız. İnsan olarak savcı olarak devlet olarak orada gördüklerimi kabul etmek mümkün değil. Mutfaklardan geçen fosseptik boruları patlamış lağım akıyor. Koridorlar iki karış pislik."

Göreve başladığının 18. gününde 7 - 8 tabanca ve bir miktar uyuşturucunun havalandırmaya bırakılmasının cezaevinde etkili olduğunu anlatan Özdemir, bu durumun rant çetesini şaşkına çevirdiğini söylüyor. Özdemir, şöyle devam ediyor:
"Savcı Necati yaptı? Merak edilmeye başlandı. Sayın bakana soruyorlardı. Bakanın, `Ben istedim, böyle yapmasını söyledim. Üç ayda başarılı olursa istediği görevi vereceğim' gibi beyanları çıktı. Bunu okuyan rant çetesi de kendi kafasında şunu kurdu; 3 ay sonra gidecek. Fakat 3, 4, 5 ay geçti baktılar ki savcı Necati gitmiyor, ayak bağı olmaya başladı. Birtakım personeli gönderiyor, ondan sonra ip koptu."
Bayrampaşa'daki gayrimeşru işlerin çetelerin ağzını sulandırdığını, yıllık rantın 50 trilyon olduğunu söyleyen Özdemir "Siz bunun önüne çıkıyorsunuz. Düşünün Türkiye'de 5 - 10 milyon için insan öldürülüyor" diyor.
Cezaevlerinde can güvenliği olmadığını, herkesin kolaylıkla öldürülebileceğini anlatan Özdemir'in bu konudaki saptamaları şöyle:
"Devlet operasyon yapıp giriyor. Kırıp döküyor, alacağı birileri varsa alıyor. Devletin giriş şekli bu. Bayrampaşa'da can güvenliği sorunu olanları koyacağımız ayrı bir mekan yok. Herkesin arasına koymak zorundasınız."
Özdemir, ünlü konuklardan İSKİ eski Genel Müdürü Ergun Göknel'in yaşamak için para verip vermediğini bilmiyor. Ancak, "O atmosfer içerisinde birinin para vermemesi mümkün değil" diye konuşuyor.
İnfaz memurlarına para vermediği ya da ters davrandığı gerekçesiyle üç celse duruşmaya götürülmeyen tutuklular olduğunu belirten Özdemir, "Üç celse sarksa, birer buçuk aydan 5 - 6 ay oluyor. Adam gittiği an tahliye oluyor. Gönderilemeyenlerin isimlerini dış güvenliğe verdim, öncelikle bunlar götürülecek dedik. 8 - 10 kişiydi zannediyorum, hepsi tahliye oldu" diyor.

Özdemir'in şok açıklamaları Bayrampaşa'daki öldürücü Hepatit B, tüberküloz, AIDS'le sürüyor. Terör tutukluların bulunduğu bölümde AIDS olayına rastlanmaması da onların daha disiplinli yaşamaları ve kültür düzeylerine bağlıyor. Ayrılmadan kısa süre önce kan ve Tüberküloz taraması yaptırdığını açıklayan Özdemir şu korkunç tabloyu çiziyor:
"Tüberkülozlu olanlar 20 kişi kadardı. Kendim de hastalanınca göğüs bölümündeki doktorlarla bunu görüştük. Benim yattığım bir ay döneminde, sağolsunlar duyarlılık gösterdiler. Yeniden bir tarama yaptıralım ama hiç kimse kalmasın dedik. Ama olmadı. Son günlerde Hepatit B başgöstermişti. Hastanede yatarken bana iletildi 15 - 20 kişi vardı. Bunun için bir aşılama çalışmaları yürütüyorduk. Bir kısım firmalarla görüştük. Tabii Hepatit B pahalı bir aşılama. Bize indirim yaptılar. Cezaevi için 25 milyar lira civarında bir harcama gerekiyordu. Biz hem personelin hem orada bulunan bütün güvenlik kuvvetlerinin de bu aşıdan geçmesini istiyorduk. Çünkü Hepatit B ölüme kadar varan neticeler doğuruyordu."
Peki, Bayrampaşa Cezaevi'ndeki bu dehşet tablodan Genel Müdürlüğün haberi var mıydı? Özdemir, bu sorumuza da açıklık getiriyor:
"Tabii. Biz bütün bunları Cumhuriyet Başsavcımız Ferzan Çitici'ya anlatıyoruz. Ferzan Çitici tüm bunları biliyor. Hebatit B'li, tüberkülozlu insanlar olduğunu biliyor. Biz her gelişmeden kendisine haber veriyorduk."

Bayrampaşa'da özellikle yabancı tutukluların kaldığı bölümlerde AIDS riski olduğunu da itiraf eden savcı Özdemir, şok açıklamalarını şöyle sürdürüyor:
"Birkaç AIDS'li vaka oldu ne yazık ki onları kurtaramadık. Sayısını tam bilemiyorum ama üç kişi öldü sanıyorum. Biz AIDS olup olmadığını tespit edemiyoruz. Sadece hissediyoruz. O zaman hastaneye gönderiyoruz. Hastane HİV virüsü bulunduğunu, yani AIDS'li olduğunu belirleyip tekrar bize gönderiyor. Çarpıklığı düşünün ve ben insanı cezalandırmak durumundayım. Böyle birşey olabilir mi? Tekrar gönderiyorum, telefon ediyorum, ettiriyorum. Hastane almıyor. Benim bunu koyacak yerim yok. Ve ben bunu tekrar cezaevine almak durumundayım. Günlerce cebeleştiğimizi, kavgalar ettiğimizi biliyorum. Bunu anlamak mümkün değil. AIDS'li hastayı mahkum haklı olarak arasına almıyor. Bayrampaşa Cezaevindeki hastaneye gönderiyoruz onlarda almıyor. Oradaki tutuklular da istemiyor. Bunların ölümleri hastanede oldu. Kavga döğüş, zorla da olsa gönderdim. Bunlar içeride tam ne kadar kaldıklarını bilmiyorum ancak, 3 - 4 ay kalanı var."


YARIN : Ölüm orucunun izleri