The Others 55. Hükümetin sonu

55. Hükümetin sonu

20.11.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

55. Hükümetin sonu

55. Hükümetin sonu

       HÜKÜMETİN düşürülmesi için muhalefet partileri FP, DYP ve CHP tarafından verilen gensoru önergelerinin gündeme alınması dün TBMM'de 310 oyla kabul edilirken, 213 ret oyu verildi. Oylama FP'lilerin önerisi üzerine ad okunarak yapıldı. 25 Kasım'da yapılacak gensoru oylamasında da kabul oyunun 275'in üzerinde çıkması halinde hükümet düşecek.
       Görüşmeler CHP Lideri Deniz Baykal ile Başbakan Mesut Yılmaz arasında söz düellosuna dönüştü. Baykal İhaleye fesat karıştırıldığını, bunu işadamı Korkmaz Yiğit'in tek başına yapmadığını belirterek, Yılmaz'ı suçladı. Yılmaz ise konuşmasında Baykal'a yüklend. CHP liderinin Yiğit'i Beşiktaş Belediyesi'ndeki işleri nedeniyle önceden tanıdığını ima eden Yılmaz, bu belediyedeki bütün imar yolsuzluklarıyla ilgili soruşturma açtırdığını kaydetti.
       DYP - CHP hükümeti döneminde Sümerbank'ın mafyaya satıldığını öne süren Yılmaz ile Baykal arasında uzun süre Baykal liderliğindeki CHP'nin hükümete ne zaman katıldığı tartışıldı.
       Önerge sahibi ve DYP grubu adına söz alan Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül, üç gensoru önergesinin ortak noktasının 55. hükümeti düşürmek olduğunu belirterek, ilk kez üç ayrı siyasi partinin aynı zamanda ve aynı doğrultuda gensoru önergesi verdiklerini vurguladı. "Gensoru krizinin mimarını başka yerde aramaya gerek yok. Krizin mimarı bizzat Başbakan'ın kendisidir" diyen Gönül, Başbakan Yılmaz'ın bu yetki sınırlarını aştığını savundu.

       FP Grup Başkanvekili Abdüllatif Şener, Türkiye'nin gündemini kaset savaşlarının belirlediğini öne sürerek, "Cumhuriyetin 75. yılında çeteleri tartışıyoruz. Çünkü, çetelerin iktidar üzerinde ağırlığı var" dedi. Şener, önergenin bölücü örgütün elebaşısı Abdullah Öcalan'ın yakalanmasıyla hiçbir ilgisi bulunmadığını dile getirdi.
       Başbakan Yılmaz ve Devlet Bakanı Taner'in, gensoru önergesinin içeriğini teşkil eden çete - mafya ilişkilerinde taraf olduklarını iddia eden Şener, "Bu nedenle Sayın Başbakan'ın istifa etmeyip hala o koltukta oturmak istemesi, devleti yaralar" ifadesini kullandı.
       Önerge sahibi olarak söz alan FP'li Lütfü Esengün de, bu hükümetin en çok yolsuzluklara bulaşan hükümet olduğunu savundu.
       DSP'li Metin Şahin ise, uzun uzun hükümetin çetelerle mücadeledeki başarılarını anlatırken, yakalanan çetelerin isimlerini tek tek açıkladı. Şahin, Baykal ve Çiller'in, Korkmaz Yiğit kasetinin dörtte üçü yayınlanmadan hemen "Hükümet istifa" çağrısı yaptıklarına dikkat çekerken, "Yoksa iki lider kasetten haberdar mıydı?" diye sordu.
       ANAP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Keçeciler, Başbakan Yılmaz hakkında verilen gensoru önergesini "husumet önergesi" olarak nitelendirdi.
       Daha önce alınan karar gereğince gensoru görüşmeleri 23 Kasım Pazartesi günü yapılacak. Görüşmeler sırasında verilecek güvensizlik önergesi veya hükümetin güven istemi, 25 Kasım Çarşamba günü oylanacak.

       CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, kaset olayının banka satışını aşan boyutları olduğunu belirterek, Başbakan Yılmaz ile Yardımcısı Bülent Ecevit'e yüklendi.
       "Burada bir hükümet etme anlayışını, üslubunu ve tercihini değerlendiriyoruz" diyen Baykal, Ecevit'i eleştirirken, 1980 öncesinde görmezden gelmesi ve bilgisi olduğu halde girişimde bulunmaması nedeniyle iki bakanın (Tuncay Mataracı ve Hilmi İşgüzar) Yüce Divan'da mahkum olduğunu bildirdi. Baykal "Şimdi bizden bu duruma düşmemizi kimse beklemesin" dedi.
       Eleştirilerine THY Yönetim Kurulu'na Yılmaz'ın bacanağını atamasıyla başlayan Baykal, "Tek kriter vardır, Sayın Başbakan'ın güvendiği birisi olması. Başlangıçta fazla önemsenmedi, ama o üslup sürekli olarak kendisini gösterdi" diye konuştu.
       Bu işleyişin ihale yöntemine yansıdığını, tahsislerle devam ettiğini, özelleştirmelerle somutlaştığını, ihalelerin kime verileceğinin önceden belli olduğunu, tahsislerde siyasi tercih yapıldığını öne süren Baykal, "Bu anlayış bir güve gibi hükümetin uygulamalarına girmeye başlamıştır. `Ne var bunda, bizim anlayışımız bu' derseniz, birazdan konuşacağımız noktaya da gelirsiniz" dedi.
       Yılmaz'ın ihale gecesi işadamı Kamuran Çörtük'le, Çörtük'ün de işadamı Yiğit'le yaptığı görüşmelere dikkat çeken Baykal, bu görüşmelerin Genç TV'nin satışıyla ilişkisi olduğunu savundu. Erol Evcil'in televizyondaki iddialarının da araştırılmasını isteyen Baykal, ihale gecesi görüşmelerine gönderme yaparak "Güvendiği işadamına Yiğit'in Çakıcı ile ilişkisini soruyor, o da birazdan öbürünün odasına gidiyor. Peki bu fesat karıştırma değil de ne? Ne bu? Bu ANAP usulu devlet etme, iktidar anlayışı" ifadesini kullandı.
       Baykal, bu anlayışın kişisel merak olarak geçiştirilemeyeceğini de belirtirken, "Hayır iş bundan ibaret değil. Bunun eti, kemiği, içeriği var. O ana kadar Genç televizyonunun satışı konuşuluyor" dedi ve iddiaları anlattı.
       Olayların Başbakan'ın bizzat ihaleye müdahale ettiğini ortaya koyduğunu kaydeden Baykal, "TBMM'nin sanki hiçbir şey olmamış gibi bu uygulamalara gözyummasını beklemek kesinlikle mümkün değildir. Hükümet olanlar razı olabilir, ama Meclis razı değildir" diye konuştu.

       "Yanlışlıklar var, ama ne olur hükümet devam etsin, hesabı da sorulsun" demenin doğru olmadığını savunan Baykal, şunları söyledi:
       "`Türkiye güç durumda. Türkiye hükümetsiz kalmasın' diyenler merak etmesin. Türkiye hükümetsiz kalmaz, bu hükümet bitmiştir, gidecektir. Tuz kokmuş, etin üstüne atıver denilemez. Tuz kokmuşsa tuzu değiştireceksiniz, etin üzerine atarsanız, et de kokar. Hükümet değişecektir. Efendim sıkıntı olur mu? Hiçbir şey olmaz."
       Apo'nun Roma'ya gidişini de değerlendiren Baykal, Türkiye'de kökten bir düşmanlığı körükleyecek provokasyonlara karşı dikkatli olunmasını ve dünya ülkelerinin bilgilendirme yoluyla harekete geçirilmesi gerektiğini ifade etti.

       ELEŞTİRİLERİ yanıtlayan Başbakan Yılmaz, Türkbank ihalesi nedeniyle verilen gensoru önergesinde, bazı siyasilerin aşırı hırslarıyla bazı kanunsuzluk çetelerinin kirli hesaplarının birbiriyle birleştiğini öne sürdü.
       Bu gensoruyla hükümet düşürülürse Türkiye'deki bütün çetelerin, mafyanın yüzünün güleceğini ifade eden Yılmaz, "Bu hükümete bu önergedeki gerekçelerle verilecek güvensizlik oyu, Türkiye'deki bütün kanunsuzluk odaklarına verilen güvenoyu demektir" dedi. Bu önergenin `çok talihsiz' olduğunu ifade eden Yılmaz, DYP Grubu'na, FP Grubu'na söyleyecek hiçbir sözü olmadığını vurgulayarak, CHP ve Genel Başkanı Baykal'ı eleştirdi. Yılmaz, CHP'nin hükümete güvenoyu verdiğini, destek verdiğini, aradan 16.5 ayın geçtiğini, bu desteğin "Ne menem bir destek" olduğunu da anlayamadığını kaydetti. Yılmaz, şunları söyledi:
       "Bizi dışardan destekleyen CHP, benimle protokoller yapan, bunu taahhüt eden CHP hiç bir gerekçeye ihtiyaç duymadan bu hükümeti istediği zaman düşürebilirdi. Eğer hükümeti düşürürseniz, Türkiye'deki bütün çetelere, mafyaya bir mesaj vereceksiniz, onların yüzünü güldüreceksiniz. Açıkça ifade ediyorum, bu hükümete bu önergedeki gerekçelerle verilecek güvensizlik oyu, Türkiye' deki bütün kanunsuzluk odaklarına verilen güvenoyu demektir."

       "Ben Susurluğu çözmezsem Başbakanlık bana haram osun" demediğini ifade eden Yılmaz, `Başbakan olarak sahip olduğum bütün yetkileri kullanmazsam haram olsun' dediğini belirtti.
       Türkbank'ın iki kez ihaleye çıktığını, ikisine de mafyanın karıştığını, birinde suikast girişimi olduğunu anlatan Yılmaz, onun üzerine bankanın durumunun kötüleştiğini, Merkez Bankası'nın devreye girdiğini kaydetti. Yılmaz, Türkbank ihalesine sırf devletin zarara uğramasına engel olmak için karıştığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
       "Aksini ispat eden olursa, ben anında milletvekilliğinden istifa ederim. Benim başbakanlığım döneminde mafyayla ilişkili bir kişiye bir devlet bankası satılmamıştır. Hiçbir özelleştirmede bir devlet bankasından beş kuruşluk kredi verilmemiştir. Baykal'a soruyorum. Kaç ay görev yaptıysanız yaptınız, aynı şeyi gelip burada tekrarlayabilir misiniz? Ben burada hesabı size değil, millete veriyorum. Bu işe gönüllü girdim. Sorumluluğumu bildim. Diyorum ki asıl hesap vermesi gerekenler benden hesap soranlardır. Sümerbank'ı siz özelleştirmediniz mi?"
       Yılmaz'ın bu sözlerine Baykal oturduğu yerden "Yalan söylüyorsunuz" diye itiraz etti. Baykal'ın sözleri üzerine "Sizin o zaman ne zaman neyin özelleştirildiğinden haberiniz yok. 1995 Ekim ayında siz o zaman nerediydiniz?" diyen Yılmaz'a Baykal, 5 Kasım'da hükümete girdiklerini söyledi ve sözlerini düzeltmesini istedi.

       TBMM Genel Kurul Salonu açılmadan önce kulise gelerek bir süre milletvekilleri ve gazetecilerle sohbet eden Başbakan Yılmaz'ın oldukça sakin olduğu gözlenirken, görüşmeler sırasında zaman zaman Genel Kurul kapısı önüne çıkarak sigara içmesi dikkat çekti. Yılmaz'ın konuşurken sakinliğinin kalmadığı görüldü.
       * Gensoru görüşmesinin açılması için yapılan oylamaya işadamı Korkmaz Yiğit ile Başbakan Yılmaz'ı görüştürmek için aracılık yapan DTP İstanbul Milletvekili Cefi Kamhi'nin katılmaması, kulislerde çeşitli yorumlara neden oldu.
       * Ad okunarak yapılan oylamaya toplam 14 milletvekili katılmadı. Hükümetin küçük ortağı DTP'li milletvekillerinden Hamdi Üçpınarlar, Ayseli Göksoy, Mahmut Yılbaş, Hasan Peker gibi isimler oy kullanmadı. Katılmayan milletvekilleri arasında FP'ye geçmeyerek bağımsız kalan Göksel Küçükali ve Cevdet Akçalı, DTP'den istifa eden Gencay Gürün, Refaaddin Şahin, DTP'den DYP'ye geçen Muzaffer Arıkan, DYP'li Doğan Baran, BBP'li Durak Ünlü ile bağımsız Mümtaz Soysal da yer aldı. Bağımsız Cavit Çağlar ise gensoru önergelerine ret oyu verdi. Oylamaya CHP'den İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş katılmazken, bir süre önce Baykal'ı eleştirerek CHP'den ayrılan İzmir Milletvekili Aydın Güven Gürkan'ın `ret oyu' vermesi dikkat çekti.
       * Liderler önceden oy kullanmayarak sıralarını beklerken, Yılmaz ile Ecevit sonuçlar açıklanmadan Meclis'ten ayrıldı. Yılmaz, sorulara yanıt vermedi. Yılmaz'ın Meclis'ten ayrılmasının hemen arkasından iktidar milletvekillerinin büyük bölümü de Meclis'i terketti.
       * Genel Kurul'daki ilk oylama, oylamanın şekli konusunda oldu. Gensorunun gündeme alınmasına karar verilen ikinci oylamada gensoru açılmasına evet diyen milletvekillerinin sayısı 310'a ulaşırken, böylece hükümetin düşürülme rakamı da geçilmiş oldu.
       * Görüşmeler sırasında Başbakan Yılmaz'ı yalnız bırakmayan kardeşi Turgut Yılmaz da kuliste bekledi. Kardeş Yılmaz, bir yandan Başbakan'a destek verirken, bir yandan da kongre kulisi yapmayı ihmal etmedi.
       * Başbakan kürsüde olduğu sırada oturumu yöneten FP'li Meclis Başkanvekili Yasin Hatipoğlu'nun, Yılmaz'ın konuşma süresinin tam dolmadan "Sürenizi uzatıyorum" sözleri, Başbakan'ın konsantresini bozduğu gerekçesiyle ANAP'lı milletvekilleriyle Bakanlar Kurulu sıralarında tepkiyle karşılandı.
       * Görüşmelerin bir bölümünü Genel Kurul Salonu'ndan izleyen DYP Genel Başkanı Tansu Çiller, oyunu kullanmasının ardından Meclis'i terkederken, kendisini uğurlayan milletvekillerinin yanından "Gazanız mübarek olsun" sözleriyle ayrıldı.
       * Yılmaz, kürsüde Baykal'a sert eleştiriler yöneltirken, CHP milletvekillerinin sinirlendiği gözlendi. Hatay Milletvekili Fuat Çay ve İstanbul Milletvekili Bülent Tanla başta olmak üzere birçok CHP'linin Baykal'a çeşitli notlar ve bilgiler ulaştırmaya çalıştıkları görüldü. TBMM Başkanı Hikmet Çetin'in de Genel Kurul Salonu'nda CHP sıralarında Baykal'ın yanına oturması dikkat çekti.

       CHP Lideri Baykal, Başbakan Yılmaz'ın gensoru ön görüşmesinde kendisine yönelttiği sert eleştirilerin polemik yaratarak rahatlamaya çalışma amacı taşıdığını bildirdi.
       Yılmaz'ın iddiaları için "Gerçek değil, doğru değil" diyen Baykal, ortaya atılan iddiaların hiçbirisine ciddi cevap niteliğinde açıklama yapılmadığını savundu. Yılmaz'ın işi, tamamen bir kongre konuşmasına ve bir polemiğe dökmeye çalıştığını kaydeden Baykal, şunları söyledi:
       "Yılmaz, kişisel çatışma etrafında, temel noktaları kamufle etme gayreti içindeydi. İnandırıcı hiçbir tarafı yoktu. Soruların hiçbirisine cevap vermiş değil. Bizimle bir tartışma açarak rahatlamaya çalışıyor. O tartışmanın bir temeli yok. Bizimle tartışmak için ortaya attığı iddialar gerçek değil, doğru değil. Bunları yaptığımız müdahalelerle ifade ettik. Sayın Başbakan, Türkbank ihalesi konusundaki iddiaları cevaplayamamıştır. Bugünkü görüşmenin sonucunda hukuki bir cevap verme, konuyu aydınlatma amacıyla bir değerlendirme yapmamıştır. Bir polemik ve tartışma açarak, siyasi bir tartışma ortamında bu konuyu örtbas etmek istemiştir ki, bu da görülmüştür."
       Oylama sonrası soruları yanıtlayan DSP lideri Ecevit ise, Baykal ve CHP'nin şaibe altında kaldığını ve çok hazırlıksız olduklarının ortaya çıktığını, böylece güç duruma düştüğünü iddia etti.