The Others Bu aşk, ilahi gücün lütfu

Bu aşk, ilahi gücün lütfu

08.04.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

Bu aşk, ilahi gücün lütfu

Bu aşk, ilahi gücün lütfu

DTP Genel Başkan Yardımcısı Yıldırım Aktuna ile siyaseti ve aşkı konuştuk. Söyleşimizin aşk bölümü daha keyifli geçti, çünkü Aktuna siyaset konusunda gayet ümitsiz, olumsuz, aşk konusunda ise son derece olumlu, iyimser ve ümitli. O kadar ki aşk ve kadın - erkek beraberliği konusunda adeta bir filozof olmuş.
- Nasıl tanıştınız?
"Belediye başkanıyken, ilk defa hayvan aşılama merkezi kurmuştum, 1989'da. Hayvanları kısırlaştırıyorduk, aşılıyorduk. Açılış törenine gelmişti Ajda. Sonra birkaç toplantıda, kokteylde karşılaştık. Hülya Avşar'ın şovuna çıktık beraber, orada hoş bir beraberlik oldu, ondan sonra duygusal birşey gelişti aramızda ve devam etti."
- Türkiye'nin en güzel kadınlarından biri Ajda Pekkan. Böyle bir kadını kendine aşık edecek bir erkek gibi görüyor musunuz kendinizi?
"Bir kadını fizik güzelliği şeklinde görmüyorum artık, beyni olarak görüyorum, aklı olarak görüyorum. Çok güzel bir kadınla beraber olabilirsin, ama o güzellik bir süre sonra görünmez hale geliyor, önemini yitiriyor. Geriye kişilik kalıyor, ruhsal dünyası, aklı, zekası kalıyor. Bunlarda bir uyuşma varsa beraberlik devam eder, daha da güzelleşebilir. Ajda zeki kadın, aslında fiziğine falan herşeyine yansıyor zekası, onu güzelleştiriyor. Tabii güzel kadın, hoş bir kadın aynı zamanda zeka düzeyi yüksek bir kadın. İnsanlar onu öyle tanır mı, tanımaz mı bilemiyorum.
Benim gördüğüm yakın temasta fevkalade zeki, duyguları da çok gelişmiş bir kadın. İnsan duygusallığını yıllar sonra kaybedebilir, kaybetmemiş o. Dolayısıyla bu beraberlik benim için güzel bir beraberlik. İnsan ilerleyen yaşında böyle bir sevgiyi yaşadığı zaman bunu büyük bir şans olarak kabul ediyor ve hatta Ajda'ya onu söylüyorum, bu beraberlik Allah tarafından programlanmış bence diyorum. Artık kıymetini bilebileceğimiz bir noktaya geldik. Belki bundan 5 - 10 sene evvel olsaydı bunun kıymetini bilemezdik."
(Tam bu sırada telefon çalıyor, Ajda Yıldırım'ı arıyor. canımlı cicimli sıcak bir konuşma başlıyor. Aktuna, "Duygu tepemde dikiliyor" diyor. Kulaklarımı tıkıyorum, `İlan - ı aşk edebilirsiniz' diyorum)
- Ajda bir zamanlar demişti ki, "Erkeğin beni beynimden iğfal etmesi lazım." O da herhalde bu bakımdan çok mutludur.
"Evet, öyle gözüküyor. Öyle olduğunu söylüyor zaten. Yani insanlar birbirlerine denk geldiler mi o beraberlik süratle gelişir. Bu da çok enderdir. Hele bu yaşta. Kendi açımdan söylüyorum tabii.. Ajda hanım benden çok genç ama ben de kendimi genç sayıyorum, kronolojik yaş esas değildir, biyolojik, psikolojik ve zihinsel yaş önemlidir. Benim zihinsel faaliyetim, gücüm, hafızam, yaşımın çok gerisinde. Dolayısıyla böyle bir beraberliği bir şanstan da öte, bir ilahi güç tarafından programlanmış - belki bugüne kadar yaptığım emekler, çalışmalar, özveriler, fedakarlıklar karşılığında - bir mükafat diye değerlendiriyorum."
- Bir sürü insan şöyle düşündü tabii, bu reklam beraberliği demeyeyim de hani bir çeşit çıkar beraberliği, orta yaşı aşmış bir erkeğin çok hoş bir kadınla beraber olabilme mutluluğu. Güzelliğiyle ünlü bir kadının akıllı bir erkekle beraber olarak beyinsel tarafını da gösterebilme imkanı...
"Bunun böyle olmadığını bir müddet sonra bütün insanlar görecek. Benim çıkar ilişkim siyasette de olmadı. İnsan çıkarcıysa herşeyde çıkarcıdır. Ben kendimle çok uğraşan bir insanım. Eğer insanın doğal yapısında eksiklikler varsa insan onları düzeltebilir. Sevme duygusu da geliştirilebilir. Hatta bazıları fiziksel olarak kendini değiştiriyor. Kendime bakıp özen göstereceğim, geçen yıllara rağmen biyolojik, fizik yapımda yaşlanmayı engellemeye çalışacağım diyorum. Daha iyi olmak varken, neden olmasın. Estetik müdahaleler için de aynı şeyi düşünüyorum, insan kırışan, bozulan tarafını tamir ettirmesi gerekir. Bir otomobil alıyorsun, gözün gibi bakıyorsun kaportasında bir çizik dahi olsa pasta cila yaptırıyorsun, bizim kaportamız niye önemli değil. Hatta ben bir ara düşünmüştüm, insan kendi kaportasına önem vermiyor, bu aptalca bir şey. Bir merkez olsun, adam kapıdan girsin 60 yaşında, çıksın 40 yaşında, tepeden tırnağa bakımdan geçsin."
- Kendinizle ilgili kaporta bakımı düşünür müsünüz?
"Kendime bakarım zaten, cerrahi şeye girmedim bugüne kadar ama olursa girerim, yani niye girmeyeyim. Kendime baktığımda beğenmeliyim, hoş bulmalıyım. Başkaları da öyle bulmalı, mesela kilomuzu niye muhafaza ediyoruz, deformasyon yüzünden değil, ince kaldığın zaman giydiğin giysinle hoş ve şık görünüyorsun. Bazıları bunu reddediyorsa başaramayacağı için reddediyor."
- Ajda Pekkan'ın estetik yaptırması sizi mutlu ediyor o zaman.
"Evet, hayranlık duyuyorum. Belli bir yaşa gelmiş bir insan, o yaşına rağmen kendi fizik yapısını gençlik çizgisinde tutabilmeyi başarmak kolay bir iş değil. Ona sadece saygı duyacaksın ve takdir edeceksin."

- Politikaya neden bu kadar olumsuz bakıyorsunuz?
"Kendi mesleklerinde başarılı insanlar politikaya girmiyor. Hem eleştiriyor, hem girmiyor. Ben girdim ve o zaman gördüm ki, niteliksizlik ve kalitesizlik, hakim. Rekabeti de, kurallarına uygun, doğru şekilde yapmayı beceremiyoruz. Karalayarak yok etme yöntemi artık çağ dışı, çok eskilerde kaldı.
Bazı insanlarda politika tutku haline gelmiş, yaşamlarını politikaya endekslemişler.
Türkiye çok değişti. Bundan 30 sene öncesinin politikacısının hala siyasette kalmasına ihtiyaç yok. 7 - 8 senedir politikadayım, `Çekilelim de başka insanlar gelsin' diye düşünüyorum. 30 - 35 sene olmuş politikadalar, hala bırakmıyorlar."
- Bu hükümet başarılı mı sizce?
"Bu hükümet başarılı değildir. Kendini zorlayarak şu oranda başarılı falan diyebilirsin. Bu hükümet öyle koşullarda geldi ki iktidara, sıfır hatalı olması gerekirdi. Herkes destek verdi bunlara. Ama gelmiş geçmiş hükümetlerden farklı olamadı. O açıdan ben başarısız diyorum. İrtica ile ciddi bir mücadeleye girişecekti, ondan sonra enflasyonu düşürmek için çok ciddi bir ekonomik model uygulayacaktı ve bunun düştüğünü görecektik, iktidara geleli neredeyse bir sene olacak, enflasyonun yükseldiğini görüyoruz. İrtica ile mücadelede ille birtakım uyarılara ihtiyaç olduğunu görüyorsun. Sen bunun için gelmiştin kardeşim, hayır, ben ne yaparım da oyları yine yanıma alabilirim, şu oy kaygısından taviz vermek düşüncesinden insanların vazgeçmesi gerekiyor. O makam hırsı var, onun keyfi var, belki bazılarının başka çıkarları var. Ülkeme hizmet edeyim düşüncesi çok az."
Aktuna partilerin birleşmesinden yana, buna ön ayak olmak için uğraşıyor. DSP ile CHP'nin birleşememesinde ise suç Ecevit'de. Ona göre Baykal birleşir ve genel başkanlığı bile bırakır...Aktuna Ankara'da iş üretilmemesinden yakınıyor. Bunun çözümünü ise Ankara'nın yetkilerini süratle azaltmakta buluyor.
Ona, kendi geleceğinle ilgili ne düşündüğünü soruyorum.
"Ben Ankara'dan bıktım. Sen ben kavgasından, orada iş üretememekten bıktım. Belediye başkanlıkları daha iyi aslında."
- İstanbul Belediye Başkanlığını mı düşünüyorsunuz?
"Evet ama şimdi mensubu olduğum partiyle girersem seçimi kazanamam. Dolayısıyla düşüncem şu: Merkez sağda, merkez solda partiler ittifak yapıp birleşsinler, diyorum. İttifakları bence evvela belediye seçimlerinde göstersinler. DYP, ANAP, DTP bir adayda birleşsinler. Bizim ortak adayımız budur desinler."

Yarın: Aşk bilinçaltı iletişimdir

Yazarlar