The Others Bu gece vals gecesi

Bu gece vals gecesi

30.11.1996 - 00:00 | Son Güncellenme:

Swissotel'deki Viyana Opera Balosu için gençlerin görüşü: Romantikleşiyoruz!

Bu gece vals gecesi

Gecenin bir vaktinde orkestra şefi heyecanla beklenen komutu veriyor: "Alles walzer!"; "herkes valse!" ve geleneksel Viyana Opera Balosu 'na katılan binin üzerinde misafir kendini Strauss 'un namelerine, bir başka deyişle Tuna nehrinin hayali akıntılarına bırakarak, çiftler halinde dönmeye başlıyor. Opera Balosu 'nun ilk başladığı 1870'lerden beri kaç yürek, kaç kulak bu nefis çağrıyı bekledi kimbilir.
Ama gecenin asıl olayı, özel olarak seçilip dans kursu gören genç çiftlerin gerçekleştirdiği açılış. Genç kadınlar beyaz tuvaletleri ve başlarındaki minik taçlarla, genç erkekler ise siyah smokin kostümleriyle yan yana dizilip, bazen polonez bazen de polka dansıyla baloyu başlatıyorlar.
Viyana Devlet Operası Bale Okulu mezunu ve yıllarca Halk Operası 'nın birinci balerini olan Christina Klein - Varga 'yı birkaç hafta önce Swissotel 'in bir salonunda bu yılki İstanbul balosu için gençleri hazırlarken izlediğimde, yirmi yıl daha genç olmadığıma biraz hayıflandım doğrusu. Benim lise yıllarımın folklor provalarından epey farklıydı atmosfer.
Balerin olarak parlak bir kariyeri kapattıktan sonra, daha da başarılı bir koreograflık serüvenine atılan Christina Klein , dünyanın dört bir köşesine yayılan Viyana Opera Balosu için 1990'dan beri gençleri eğitiyor. "Dünyanın neresine gitsem aynı, bu gençlere hayranım" diyor; " Öyle çabuk öğreniyorlar ki."
Salonda yaş ortalaması herhalde 18. Lise sonda olup, üniversite hazırlığının o feci kurs kıskacında çalıştığı halde haftada üç gün bu provalara gelen bir genç kız, belki de arkadaşlarının duygularına tercüman oluyordu: "Bizim kuşak bu diskotek işinden çok sıkıldı; dejenereliğe bir tür tepki galiba. Burada vals yapmak, diskotekte karşılıklı zıplamaktan daha iyi. Çok daha romantik, daha yakın."
Kimi üniversitede işletme, sosyoloji, psikoloji eğitimine başlamış, kimi hala lisede olan bu heyecanlı öğrenci topluluğuna, günümüzde gençler galiba romantikleşiyor diyorum. Birisi atılıyor: "Gençler her zaman romantik zaten!" Diğeri sosyal analiz yapıyor: "Burada farklı bir hava var. Gençler de hep farklılık peşinde değil mi?" Hepsi koro halinde orada bulunuş nedenlerini söylüyorlar: "Dans etmeyi seviyoruz!"
Daha çok genç kızların, erkekleri buraya sürüklediği çıkıyor meydana. Hatta bazı genç adamlar "Ne yani, biz burjuva mıyız şimdi?" diyerek itiraz etmişler, ama sonunda ikna olmuşlar. Aralarında birkaç yıldır Viyana Opera Balosu 'nun müdavimi olanlar bile var.
Peki romantik durumlar oluyor mu? "O esas gecede" diyor bir ses, gerilerden. "Evlenen daha görmedim, ama burada tanışıp çıkmaya başlayanlar var" diyor bir genç adam. Bir başkası espri yapıyor: "Bayanlar için evlilik öncesi bir tür hazırlık!"
Kimi ağabeyleri, ablaları daha önce katılıp onları da heyecanlandırdığı için orada. Kimi, okullarına gelen başvuru formlarının ve daha önce baloya katılan arkadaşlarının coşkusuna kapılmış. Kimi de zaten Avusturya Lisesi mezunu. Bu lisede vals dersi olduğunu, iki kredi ettiğini ve bu dersten geçmeden mezun olmanın pek kolay olmadığını öğreniyorum böylece!
Baloya dört yıldır katılan Alman Lisesi mezunu bir "müdavim" genç adam "Bu baloya gitmek bir tür moda oldu. Yani aslında Cats gibi bir şey" diyor.
Bir genç kız ise "Diskotek beni hiç bir zaman çekmedi" diye giriyor söze; "Diskolarda dans modası hep değişiyor halbuki vals kalıcı, hep geçerli, çünkü klasik. Üstelik kıyafetler güzel."
Genç hanımların kendi tuvaletlerini yaptırdığını, erkeklerin ise sadece gömlek getirdiğini, smokinleri Swissotel 'in sağladığını, gençlerin ne balo ne de kurslar için para ödemediğini de öğrenmiş oluyorum bu sayede.
Christina Klein 'ın sevecen ama kesin sesiyle disiplin çağırısı üzerine, gençleri bu geceki açılışta dansedecekleri polonezin hazırlıklarına bırakıyorum. Bir ay önce, Swissotel'in daveti üzerine, bütün bu heyecanın nereden kaynaklandığını öğrenmek üzere gittiğim Viyana anıları ca