The Others "Hatemi'ye avans verin"

"Hatemi'ye avans verin"

08.07.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

"Hatemi'ye avans verin"

Hatemiye avans verin


Türkiye'de İran'la ilgili kuşkuların arttığı, Cumhurbaşkanı'nın İran'daki ECO toplantısına katılmadığı bir sırada Dış Ticaret Müsteşarlığı Tahran'a 5 günlük bir gezi düzenledi. Resmi ve özel sektör temsilcilerinin bulunduğu 140 kişilik heyette yer alan arkadaşımız Zülfikar Doğan, İran izlenimlerini yazdı.


       Türkiye - İran gerginliğinin sıcak günlerinde, faili meçhul cinayetlerden sorumlu tutulanların İran bağlantılarının gündeme getirildiği bir dönemde Tahran'da yapılan resmi görüşmelerde, Hatemi yönetimine "avans" verilmesi isteği, yeni yönetimin Türkiye ile ilişkileri düzeltme amacında olduğu İran tarafınca dile getirildi.
       Sanayi Bakanı Safei, "İki ülke ilişkilerinde, beyaz sayfa açalım. İran'da yeni bir yönetim iş başında ve Türkiye bunu görsün, bunu dikkate alsın" şeklinde mesajlar verdi. Sürekli vurgulanan nokta, faili meçhul cinayetlerle Hizbullah ve benzeri terör örgütleriyle İran bağlantısı ile ilgili tespitlerin 7 - 8 yıl öncesine uzandığıydı.
       Cumhurbaşkanı Hatemi'nin devlette bir arınma, ekonomide dışa açılma, siyasal ve sosyal yaşamda da daha demokratik bir yapılanmanın arayışı içinde olduğu; ancak gerginliğin artmasının muhafazakarların elini güçlendireceği tezi de yinelenen bir görüştü.
       Görüştüğümüz İranlılar, 1979 İslam Devrimi sırasında 35 milyon olan İran nüfusunun, bugün 67 milyonu aştığını ve nüfusun yüzde 60'ının 20 yaş ve altındaki gençlerden oluştuğunu belirtiyor. Gözlerini İslamcı rejimle açan bu genç kuşak, 8 yıl süren bir İran - Irak savaşının acı ve sıkıntılarını yaşadı.
       Şimdi yaşamlarında değişim, iş, refah ve geleceğe güven arıyorlar. İşsizliğin yüzde 13.5 seviyesine ulaştığı ülkede, İslamcı rejim halkın tepkisini daha çok çekmemek için yumuşama yolunu seçmiş durumda. Başörtüsü ve örtünme şartı gevşemiş. Bir dönem erkekler için uygulanan kısa kollu gömlek ya da tişört giyme yasağı kalkmış.
       Türk televizyonları, en çok izlenen kanallar. Türkçe konuşanlar yaygın ve o nedenle iletişim güçlüğü çekilmiyor. Tahran'da bulunduğumuz süre içerisinde Çarkıfelek yarışmasına katılmanın yolları ve "Emrah'ın babalık davası" ile ilgili sorulara muhatap olduk.
       Basra Körfezindeki Kish adasında kurulan serbest bölgede kadın - erkek birlikte denize girilen uluslararası plajlar, beş yıldızlı tatil köyleri ve turistik oteller faaliyette. Hatta, "şer'i" kurallara uygun kumar ve kol çekme makineleri bile mevcut. Tek farkı, kazanılan jetonlar paraya çevrilemiyor, başka oyunlarda, alışverişlerde kullanılabiliyor.
       Hergün Tahran ve Dubai'den Kish'e kalkan uçaklar, binlerce İranlıyı adaya taşırken, dönüşte de adadaki dev alışveriş merkezlerinden satın alınan mallar gümrüksüz - vergisiz olarak ülkeye bavul ticareti ile sokuluyor, piyasada satılıyor.
       Şah döneminde, Şah ve yakın çevresindeki küçük bir azınlık ülkenin varlık ve zenginliğini paylaşırken, yeni dönemde Mollalar benzer rol üstlenmiş. Ülke ekonomisinin yüzde 60 - 70'ini başında mollaların bulunduğu dini vakıflar kontrol ediyor. Mollalar varlıklı bir kesim haline gelmiş.
       Fıstık ticaretinin tamamına yakınını tek başına elinde tutan Rafsancani'nin servetiyle ilgili iddialar gazetelerde yer alıyor. Rafsancani son seçimlerde Tahran'dan, uzun itirazlar ve tekrar oy sayımları sonrasında, 30. sırada seçilebildi. Ancak, hile iddialarının ayyuka çıkması üzerine milletvekilliğinden istifa etmek zorunda kaldı.
       Ancak yine de Rafsancani, bir tür Anayasa ve şeriat mahkemesi konumundaki, uzlaştırma konseyinin başkanı. Ruhani lider Hamaney de hesaba katılırsa İran'da iktidar mücadelesi, çok hassas dengelere dayanıyor.
       Ekonomide özelleştirme, dışa açılma, yabancı sermayeyi ülkeye çekme, bankacılık ve kambiyo sisteminde "liberalleşme" çalışmaları var. Fakat bir yandan da özelleştirme ve yabancı sermayenin ülkeye girişinin "şeriata uygunluğu" tartışılmakta.
       1985'de 2.5 milyar dolar olan Türkiye - İran ticaret hacmi, geride kalan 15 yılın sonunda, bugün toplam 700 milyon dolara geriledi. Türkiye'nin Tahran Büyükelçisi Turan Moralı ise "İki ülke arasındaki ilişkileri üçüncü ülkeler değil, içlerinden bozmak isteyenler var" diyor.
       Cumhurbaşkanı Hatemi, Türkiye ile ilişkileri bizzat ele almış. Dışişleri Bakanlığı'na yazdığı mektupta, Türkiye ile ilgili tüm gelişme ve girişimlerden ilk haberdar olmak istediğini bildirmiş ve kişisel ofisinde bu amaçla özel bir faks bile ayırmış.
       Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Atilla Ateş'in "rejim ithaline ihtiyacımız yok!" açıklaması, her ne kadar İran ile ilişkilendirilmeye çalışılsa da, İran bunu üzerine alınmadı. Bu da Hatemi yönetiminin Türkiye ile ilişkilerde, sürekli gerginlik ve tırmanma politikalarını terk etme, yumuşatma eğiliminin bir göstergesi.
       İran şayet içeride dengelerini yeniden oturtabilirse, dünya ile barışmak, bu çağın içinde yer almak istiyor. Bir İranlı diplomatın dediği gibi, "Türkiye'de nasıl derin devlet tartışılıyorsa, İranda da derin devlet var. O nedenle Hatemi'nin konumunu anlayın. Zaten halkın en büyük kaygısı da Hatemi'nin bir suikasta kurban gitmesi. İranda da bazı iktidar sahipleri, iktidarını yitirmek istemeyen kimi kesimler, gerginlikle yatıp kalkıyor. Gerginlikle beslenip güçleniyor."