The Others Kışlalı'nın izine de rastlandı

Kışlalı'nın izine de rastlandı

08.05.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

Kışlalı'nın izine de rastlandı

Kışlalının izine de rastlandı


'Umut Operasyonu' verilen Mumcu soruşturmasında Kışlalı cinayetinin de izine rastlandı. Mumcu için İfadesi alınan T.Ö'nün adı bu suikastte de geçiyor


       Uğur Mumcu cinayetiyle ilgili başlatılan Umut operasyonu kapsamında gözaltına alınan dokuz kişiden biri olan T.Ö'nün adının, gazeteci ve öğretim üyesi Ahmet Taner Kışlalı cinayetiyle ilgili ifade tutanaklarında da geçtiği ortaya çıktı.
       Kışlalı cinayetinin ardından geçen yıl Akşehir'de gözaltına alınan Mustafa Kılıç, ifadesinde T.Ö'nün adını verdi. Kılıç, üstü kapalı olarak T.Ö'nün İran Büyükelçiliği'nin kuryesi olduğunu açıkladı.

'Selam'da kavga ettik'

       Kışlalı'nın 21 Ekim 1999'da evinin önünde düzenlenen bombalı bir suikast sonucu öldürülmesinden yaklaşık 10 gün önce Metris Cezaevi'nden tahliye olan Kılıç, emniyetteki ifadesinde Özçelik ile nasıl tanıştıklarını ve İran ilişkisini şöyle anlattı:
       "Yurtdışı dönüşümde, Selam Gazetesi'ne benim haberim olmadan abone yapılmışım. 1995'te bana 'İslami Cihat' rumuzlu bildiriler geliyordu. Benden de bu bildirileri dağıtmam isteniyordu. Bu sıralar Selam Grubu ile İBDA'cılar arasında çok şiddetli çatışmalar vardı. İşyerim kundaklandı.
       T.Ö'yü görmek için 1988'de Ankara Selam Gazetesi bürosuna gittim. Onunla ağız münakaşası yaptık. Hatta bende silah vardı, ben kendisine silah çektim.

İran T.Ö'yü korudu

       1998 yılı yaz aylarında dedem Şükrü Zebyek'in 0.332.813... numaralı telefonunu İran Büyükelçiliği'nden aradılar. 'T.Ö. ile bir anlaşmazlığa düşmüşsünüz' dediler. Bana edebiyat yaptılar ve 'Konsoloslukta bu konuyu görüşelim' dediler. Konsoloslukta, İbrahim Rahimzade ile görüşmemi söylediler. O hafta sonu Ankara'ya İran Konsolosluğu'na gittim. 1 - 2 saat kadar İbrahim Rahimzade ile T.Ö. hakkında görüşük. İBDA'dan yargılandığımı biliyordu. Benimle İBDA'cı olarak konuşuyordu. Benden Kerim Bozdağ'ı bulup İran Konsolosluğu'na getirmemi istiyorlardı.

İBDA soruları

       İbrahim Rahimzade, Türkiye'deki cemaatler arasındaki ayrılıkları kaldırmak, grupların birbirleri arasındaki çatışmaları önlemek istiyordu. Türkiye'deki cemaatlerin Selefi, Sufi, Şia çatışması içinde olduğunu söylüyordu. Ayrılıkların kaldırılıp İslami mücadelenin ancak birleşerek verilebileceğini söylüyordu. Bana İBDA ile ilgili sorular sordu, bende kendisine bilgi vermedim. Bana talimat vermedi. İhtiyacım olursa, maddi manevi yardımda bulunabileceğini söyledi. Kendisi ile bir kere yüzyüze görüştüm."

Tantan: Üç ay iz sürdük

       İçişleri Bakanı Sadettin Tantan, gazeteci - yazar Uğur Mumcu'nun öldürülmesine adı karışan katil zanlılarının yakalanmasının ardından, "Bütün dosyaları açtık, çalışıyorduk" dedi.
       Tantan, "Operasyonu üç aydır sürdürüyorduk" derken, DGM'nin yayın yasağı kararının kendi istekleri doğrultusunda alındığını söyledi. Operasyonun kaynağı ve gelişmelerle ilgili değerlendirme yapmaktan kaçınan Tantan, "Bekleyeceksiniz" demekle yetindi.
       Tantan, dün gün boyu İstanbul Emniyet Müdürü Hasan Özdemir ve Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Kazım Abanoz ile görüşerek sorgulardan elde edilen bilgileri değerlendirdi.

Dosyayı yeniden açtılar

       Tantan, operasyonla ilgili yaptığı yazılı açıklamada ise terör örgütlerinin basın mensupları, devlet adamları ve öğretim üyelerine yönelik bombalı eylemler gerçekleştirdiğini anımsatarak şunları kaydetti:
       "Ocak 1993 tarihinde bir bombalı suikaste kurban giden gazeteci - yazar Uğur Mumcu olayı da bu tür eylemlerden biri olarak ülke gündemine girmiş, olayın failleri bütün aramalara rağmen ele geçirilememişti.
       Ancak, İçişleri Bakanı olarak göreve başladığım andan itibaren özellikle Temmuz 1999'da faili meçhul olayların dosyalarının yeniden ele alınarak İstihbarat, Terörle Mücadele, Asayiş ve Olay Yeri İnceleme birimlerinden oluşturulan özel bir ekiple faili meçhul terör olayların aydınlatılması çalışmaları başlatılmıştı.

Uğur için Umut

       Günümüze kadar faili meçhul kalan ve tüm çalışmalara rağmen aydınlatılamayan başta Uğur Mumcu suikastı olmak üzere bazı faili meçhul olayların aydınlatılması amacıyla Emniyet Genel Müdürlüğü koordinesinde istihbarat ağırlıklı olmak üzere sürdürülen çalışmalar sonucunda 21 Şubat 2000 tarihinde (K) Umut kod adıyla başlatılan operasyon hazırlık çalışmaları 6 Mayıs 2000 tarihinde İstanbul'da yakalamaya dönüştürülmüştür.
       Operasyonda bizzat Uğur Mumcu'nun öldürülmesi eyleminin faillerinin de aralarında bulunduğu 9 üst düzey örgüt mensubu yakalanmıştır."
       Operasyon tamamen Emniyet teşkilatının sistemli ve disiplinli gizlilik içeren bir çalışmasının ürünüdür. Ülke genelinde operasyonel faaliyetlere devam edilmektedir."

Ecevit'e brifing

       Başbakan Bülent Ecevit, Uğur Mumcu'nun katil zanlılarının da ele geçirildiği Umut Operasyonu'yla ilgili İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'dan bilgi aldı.
       Ecevit, dün öğle saatlerine kadar evinde dinlendikten sonra Başbakanlık resmi konutuna geçti. Tantan da, Ecevit'ten bir süre sonra konuta geldi. Tantan'ın, yaklaşık 15 dakika süren görüşmede, 24 Ocak 1993'te uğradığı bombalı suikast sonucu yaşamını yitiren gazeteci - yazar Uğur Mumcu'nun katillerinin yakalanması amacıyla gerçekleştirilen operasyonlar hakkında Ecevit'e bilgi verdiği öğrenildi. Ecevit, İçişleri Bakanı Tantan'la görüşmesinin ardından evine döndü.

Mumcu ailesi: Tantan bize söylemişti

       İçişleri Bakanı Saadettin Tantan'ın Uğur Mumcu cinayetiyle ilgili olduğu belirtilen 9 sanığın yakalandığına ilişkin açıklaması Mumcu ailesi tarafından olumlu karşılandı.
       Uğur Mumcu'nun ablası Beyhan Gürson, bu kez cinayetin aydınlatılmasından umutlu olduğunu belirterek, "Sayın Saadettin Tantan, bu operasyonun adına 'Umut Operasyonu' dedi. Ben de umut ediyorum ki bu kez doğru kişiler yakalandı. Ancak sadece tetikçilerin yakalanması yeterli olmayacak. Biz Mumcu ailesi olarak ancak cinayetin arkasındaki güç bulunduğu zaman rahata kavuşmuş olacağız" diye konuştu.
       Uğur Mumcu'nun kardeşi Avukat Ceyhan Mumcu ise Tantan'ın yazılı açıklamasını değerlendirirken, "Tantan doğruları söylüyor" dedi. Mumcu, 21 - 22 Temmuz 1999'da Tantan'ın kendisi ve Uğur Mumcu'nun eşi Güldal Mumcu'yu davet ederek, katillerin bulunmasına ilişkin yeni bir operasyon başlattığını söylediğini bildirdi. Ceyhan Mumcu, şu açıklamayı yaptı:

Yardım istedi

       "Sayın Tantan'la bir saat kadar görüştük. Bize bu operasyon düşüncelerinden bahsetti. Bizlerin de güven duygusuyla kendilerine yardımcı olmamızı istedi. Daha sonra Ankara Emniyet Müdürü Uğur Bademli beni buldu ve biz elimizdeki imkanları kendisine ilettik.
       O sırada Muammer Aksoy, Bahriye Üçok ve Uğur Mumcu cinayetini araştırmak için Atatürkçü Düşünce Derneği bünyesinde bir çalışma yapmış ve detaylı bir rapor hazırlamıştık. Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne bu çalışmalar sunuldu. Tantan'dan bu yana demokratik işleyişle ilgili güven unsuru oluştu. Doğru altyapı oluştu. Ve bugüne kadar bazı eski bürokratların oluşturduğu güvensizlik ve yarattıkları tahribat giderilmiş oldu. Gayrıciddi bir iş yapılacağını düşünmüyorum."

Tekin'i biliyorduk

       Ceyhan Mumcu, Uğur Mumcu cinayetinini bu kez gerçekten aydınlatılıp aydınlatılamayacağına ilişkin soruyu yanıtlarken, "Bir görelim" yanıtını verdi. Ceyhan Mumcu, Tantan'ın açıklamasında bir örgüt ve eğilim yansıtılmamasını nasıl karşıladığına ilişkin soruya da, "Ben de basının yazdığı kadar örgüt bağlantısı biliyorum" dedi.
       Mumcu, "Ele geçirildiği söylenen ve basında adı geçen, isimlere daha önce Uğur Mumcu araştırmalarında rastlandı mı?" sorusuna ise, "Sadece M. A. T. ismi, Uğur Mumcu cinayeti sanıklarından Abdullah Argun Çetin'le birlikte anılmıştı" karşılığını verdi.