Komplocuların gecesi

  Kanal 7'de, "İskele Sancak"ta hep benim dediğim bir konu anlayışı sergilendi. Toriği çalıştırdığın zaman hem ciddi, hem magazin ağırlıklı, hem içeriği zengin konular bulmak mümkün. İşte "komplo teorisi"... Saydığım tüm unsurlar var. Hayatımız bununla geçmiyor mu? Bırakın büyük siyasi gevezelikleri, şu sokak aralarındaki gözlere bile "acaba ne yapacak" diye bakarak yaşamıyor muyuz? Şu aşk cinayetlerinin bir dökümünü yapsak, kıskançlık komplo teorileriyle birlikte işlemiyor mu? İşte cuma gecesi izlerken bunları düşündüm. Beyni çok çalışanlar içinse gündelik hazırlop komplolar, onlar için daha özel bir anlam ifade eder. Çatlı'nın ölümü, Özal'ın vefatı ya da Bitlis'in düşen helikopteri... Komplo teorilerini mahalleden devlete doğru uzandırdığımızda, hiç de hoş karşılanmayacak konuşmalardan ortaya çıktı. Çünkü hangi konu olursa olsun, hiçbir zaman devlet haklı değildir. Çıkarını gözetmiştir, kendini korumuştur ve öyle gerektiği için öyle davranmıştır. Akşam verilen örneklerde, hep bunu anladım. Çatlı için yapılan yorum, "deşifre oldu, ölmeliydi"; Özal için yapılan yorum, "devri dolmuştu" şeklinde oldu. Aslında komplocuların bir özelliğini daha yakaladım galiba. Haklı olan kimse yok. Çünkü yaşam zaten bir komplo.

  TRT, gazetelere bir basın bülteni yolladı. Dili tam "olurlarınıza sunulur" şeklinde biten devlet daireleri içindeki yazışma gibi. "2001 Eurovision Şarkı Yarışması Seçmeleri adı altında bir yarışma düzenlenmiştir". Ben bunu okusam, bir müzisyen olarak öyle kapalı hava gibi içimi karartan yarışmaya kesinlikle katılmazdım. Yok mu şu Türkçemizde daha neşeli, daha insanın içini açan cümleler? Ya da ne bileyim, şöyle deselerdi: "Danimarka'da düzenlenecek olan 46. Eurovision Şarkı Yarışması'nda ülkemizi temsil edecek şarkı ve şarkıcıların tespiti için bir yarışma düzenlenecektir. Seçmelere katılacakların..." diye daha bir yumuşüak üslup bulunabilirdi. "Adı altında" diye başlayınca ha şarkı yarışması, ha devlet malzeme ofisinden çelik masa siparişi, hiç farketmiyor.