The Others Mehmetçik şimdi de çadırkentte

Mehmetçik şimdi de çadırkentte

04.11.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

Mehmetçik şimdi de çadırkentte

Mehmetçik şimdi de çadırkentte


       Küçücük bir çocuğu getirin gözlerinizin önüne. Benekli yeşil arazi elbisesini giymiş, siyah bereli, kırklarının ortalarında bir askerin yanına gidiyor ve "Sen buranın komutanı mısın?" diye soruyor.
       Sorduğu asker soruyla karşılık veriyor; "Nereden anladın komutan olduğumu?"
       Keskin ve naif bir cevap çıkıyor çocuktan; "Herkes bir iş yapıyor, sen bir şey yapmadan dolanıyor, sadece konuşuyorsun da ondan."
       Bu anıyı haftalar önce dinlemiştim Tuğgeneral Ercan Birol'dan. İzmit Mehmetçik Çadırkent'e hafta sonunda gidişimin nedeni, görebildiğim en düzenli çadırkenti yakından tanımak, varsa sorunları tespit etmek ve üretilen çözüm yollarını araştırmaktı.
       İzmit İnterteks Fuar Alanı'nda deprem sonrasında kurulan bu çadırkentte, 5.000 kişi 850 çadırda kalıyor. Yağan yağmur ve arazi yapısı nedeni ile biriken sulardan yaşayanları kurtarmak için, beton dökünceye dek boş tutulan 150 çadıra yerleştiriliyor, geçici iskan sağlanıyor. Yakında tüm çadırların altı betonla kaplanacak. Şaşırtıcı, ama özürlüler bile düşünülmüş ve yaşamlarını kolaylaştıracak 35 çadır yapılmış. Şu anda 52 tane duşu, tuvaletleri, sanat çadırı, gazinosu, kantini, çamaşır - bulaşıkhane, her gün sıcak yemek veren yemekhane, berber vs. var.

Mehmetçik butik

       İnanılması güç, ama butik bile mevcut. Gelen TIR'lar dolusu yardımın bir bölümünü tasnifleyerek raflara yerleştiren, gönüllü tezgahtarlık yapan çadırkent yaşayanlarından bir kısmı, ihtiyacı olan insanlara giyim eşyaları veriyor.
       Mehmetçik Çadırkent'i "Ana Lojistik Destek Üssü" olduğundan bütün yardımlar ayni veya bilgi olarak buraya geliyor. Örneğin şu ana dek 320 TIR dolusu giysi gelmiş.
       Çeşitli işadamlarının desteği ile 9 derslikli yapılan okul, 358 çocuğa yetmeyince, yine bağışla yapılan rehabilitasyon merkezi de okula çevrilmiş. Bu da yetmemiş, 8. sınıflar bu sene çadırda okuyacakmış.
       Çoğunluğunu genç stajyerlerin oluşturduğu öğretmen kadrosu, küçük gruplar halinde çadırlarda kalıyor. Öğretmenlere tahsis edilen 40 çadırda, ailesi ile yaşayanlar da var. Lafın özü altyapı ile ilgili hiçbir sorun yok. Hatta "yeşil örtü planı" bile hazır. Mevsimi gelince, hangi ağacın, çiçeğin, bitkinin nereye dikileceği belirlenmiş.
       Hedef, ruh sağlığı merkezini açmak, tüm sosyal tesisleri prefabrike hale getirmek, banyo, tuvalet sayısını artırmak.

Katalitik soba tehlikesi

       Isınmak için katalitik soba kullanılıyor. Ankara, 50.000 sobanın ihalesini tamamlamış ve göndermiş. Birol General de çadırlara dağıtıp, bir tüp şirketi ile anlaşmayı sağlamış sağlamasına da, ısınma sorununun bu biçimde çözülmesi içine çok sinmemiş. "Çadırların ısınabilmesi için, her yerinin kapatılması lazım. Herkesin bildiği gibi, bu sobalar havadaki oksijeni yok eder. Oksijen ihtiyacı farklı miktarlarda olan çocuk, astımlı ya da yaşlı insanlar var. Zehirlenmelerden endişe ediyorum. Aslında en iyi çözüm, elektrikli ısınma, yağlı radyatör ya da rezistanslı ısıtıcılar, ama yapamıyoruz. Trafo, kablo, elektrik sistemi, bu bölgeyi ısıtacak enerjiyi kaldıramaz. Hatta vatandaşın elektrikli battaniye temin edip kullanarak, elektrik sistemine zarar vermesinden korktuğumuz için, anonslarla sakinlerimizi bilgilendirmeye çalışıyoruz" diyor.

Kızılay'la ordu çadırı arasındaki fark

       Kara Kuvvetleri'nin ürettiği, Doğu'daki birlikler tarafından kullanılan çadırların 3000 tanesi Mehmetçi Çadırkent'e gönderilmiş. "Soğuk iklim çadırı" diye adlandırılan bu çadırlar, Birol General'e göre, ithal edilecek çadırlardan daha iyi ve kullanışlı.
       "Peki, neden daha çok çadır getirilmiyor" sorusuna verdiği yanıt ise ilginç.
       "Kara Kuvvetleri'nin günlük çadır üretimi 17 ile 20 adet arası. Kaç çadıra ihtiyaç olduğu ve üretimin bu ihtiyacı karşılamadığı ortada."
       Cevap aslında, başka soruları getiriyor akla. "Neden çadır alımı yerine, çadır üretimi yapan bu tesisin üretim gücü artırılmadı? Haydi işi biraz daha ileriye götürelim. Madem böyle çadırlar üretebiliyoruz, Kızılay'a hiç olmazsa bundan sonrası için bu çadırlardan üretilip, Nuh Nebi'den kalma çadırlar yok edilebilir. Üstelik cezaevlerinde kalan tutuklu ve hükümlülere de, bu üretimde rol verilerek, yeni rehabilite ve iş alanları da tahsis edilebilir" diye düşündüm. Ne dersiniz?

Kadınlar gece rahat uyuyor

       Sohbetin sonunda, bölgeyi dolaşmaya çıktık. Karşılaştığım insanların saygı ve sevgi dolu tutumları, işleyişin düzenliliği ve güzelliği hakkında fikir veriyordu. Daha çok hanımlar geldi yanımıza. Bir tanesi:
       "Artık benim de anlatacak askerlik anım var. Ben de askerlerle mutfağa girip patates, soğan doğradım" dedi. Bir başkası:
       "Gece saat üçte kalkıp tuvalete gidiyorum. Yeşil üniformaları görmesem, bizi koruduklarını bilmesem, nasıl giderim. Allah razı olsun ordumuzdan." Benzeri övgü dolu sözlerden sonra, bir diğer hanım sıyrıldı kalabalığın arasından.
       "Komutanım, çocuklarım uzakta. Bir hafta sonra asker gidecek diyorlar. Gidecekseniz getirmeyeyim çocuklarımı. Siz olmazsanız çocuklarımı buraya getirmem."
       Hayır, asker gitmiyor.
       "Hiçbir şey yapmadan ortada dolaştığı için komutan olduğunu anlayan" küçük çocukla sonradan arkadaş olan Birol General, bir süre sonra beresini alıp, tugayının başına dönecek, ama askeri personelin bir bölümü kalmaya devam edecek, çünkü prefabrike konutların tamamlanmasına daha çooook var. Depremde evsiz kalan insanlarınsa kurulu, işler ve güvenilir bir düzene.