The Others 'Namaz eylemi'

'Namaz eylemi'

22.12.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:

Üniversitelerde açık alan, camiler yerine neden ibadet için tercih ediliyor? Milliyet, Mesut Yılmaz'ı 'kayırıyor' mu? Mercek tutuyoruz

Namaz eylemi



Namaz eylemi

Birey - inanç ilişkisi, ibadet özgürlüğünün kullanımı ve türban/başörtüsü eylemleri, bunlara yol açan konular gibi karmaşık, çetrefilli.
Bu haberleri vermek de titizlik istiyor doğal olarak. Çünkü toplumu ikiye bölen bu tartışma, okurların temiz bilgi alması ve sağlıklı yorumlara ulaşması sayesinde yapıcı bir mutabakata götürebilir.
Bazen bu haberlere tepkiler alıyorum.
Serkan Ünlü, 4 Aralık tarihli ön sayfadaki Laiklik Mesajına Namazlı Gösteri başlıklı, renkli fotoğraflı habere ilişkin uzunca bir eleştiri notu göndermiş.
Haberde Çukurova Üniversitesi'nde bir "namazlı eylem"den söz ediliyor. Kampus içinde birkaç gündür laikliğin altını çizen konuşmalar yapılırken, bir grup öğrencinin, orada bir cami olduğu halde, açık alanda yere muşamba serip namaz kıldığı belirtiliyor. Ön sayfadaki sunuş metni, "..onların camiyi tercih etmemesi, akademisyenlere karşı gösteri olarak yorumlandı" deniyor.
"Öncelikle belirteyim ki, Milliyet son zamanlarda bir hayli toparlandı ve eski Milliyet canlanmaya başladı" şeklinde bir övgü mesajıyla başlayan Ünlü, şunları söylüyor:
"Haberde kullanılan 'yorumlandı' kelimesi medyamızın çok sık kullandığı, ama aynı ölçüde haberi ciddiyetten uzaklaştıran bir unsur. Resme bakınca, bir grup öğrencinin bahçede yeşil bir örtü üzerinde namaz kıldıkları görülüyor. Oysa, bunun üniversitede yapılan konuşmalarla aynı anda olduğu konusunda net bir bilgi aktarılmıyor haberde. Konuşmalar pazartesi yapılmış, ama habere göre namaz kılma olayı salı ve çarşamba günleri gerçekleşmiş. Bir gösteri olarak yorumlandığı belirtiliyor, ama bu yorumu kimlerin yaptığı belli değil veya belirtilmiyor."
"Üniversitede okurken namaz kılan biri olarak bazen ders programı sıkışık olunca camiye gitmek için vakit bulamaz, okul içinde ibadet ederdik. Belki bu öğrencilerin böyle bir sıkıntıları vardı. Bence haber kurmacadır. Resimdeki diğer insanların namaz kılanları doğal izledikleri, ortada gösteri gibi bir durumun olmadığı görülüyor. Zorlama olmuyor mu?"
Yorum: Okurumuzun haberi okuması, her ne kadar haklı olduğu bir nokta var ise de, bir hayli problemli. Haber Perşembe günkü gazetede çıkmış. Ön sayfadaki sunuş metninde "..pazartesi gününden bu yanaki konuşmalarda.." şeklinde bir ifade var. Bunun ayrıntılarını da iç sayfadaki ana haber metninden öğreniyor okurlar. Fotoğrafların Çarşamba günü çekildiği de kesin bir bilgi. Haberden, eleştirmen okurun şikâyetine almadığı bir başka önemli ayrıntıyı da öğreniyoruz: Cami, bu öğrencilerin namaz kıldığı yerden yaklaşık 200 metre uzakta. Haberin kendisi de bu nedenle kurmaca olmaktan uzaklaşıyor, tersine "neden bu kadar yakındaki camiye gitmiyorlar?" sorusu üzerinde gerçeklik ve meşruiyet kazanıyor.
Okurumuzun "diğer öğrenciler de müdahale etmiyor zaten" argümanının tutar tarafı yok. Bir kışkırtma olsaydı sonuç ne olurdu acaba? Seyretmek yerine ne yapsalardı?
Buradaki tek sorun, "..yorumlandı.." sözcüğünde odaklanıyor. Gerçekten de, bizim (yani Türkiye'deki) haberciliğimizin en sorunlu yönlerinden biri bu "yorumlandı", "öğrenildi", "bildirildi" sözcükleri. Umuyorum ki, güzel bir gün bunlardan kurtulacağız. Ama, bu haberde, benim bu namazın orada böyle bir yoruma yol açtığından kuşkum yok. Muhabir, pasif fiil kuracağı yerde, kampus içinde öğretim üyesi veya öğrencilerden herhangi birine soruyu sorsaydı, çok büyük bir olasılıkla "evet, eylem yapıyorlar" yanıtını alacaktı. Yapılması gereken ve bu tür eleştirileri bertaraf edecek doğru gazetecilik de bu.

* Osman Çakır 12 Aralık tarihli Milliyet'teki KKTC seçimleri haberinde yer alan fotoğrafı eleştiriyor. Seçimlere iki gün kala Rumlar da şaşırdı başlıklı haberde bir seçim gösterisinin kitlesel fotoğrafında bol miktarda "Denktaş bizi temsil etmiyor" pankartları görülüyor.
"Taraflı olduğunuz anlaşılıyor" diyor Osman Çakır. Hatta fotoğrafın montaj olduğu iddiasını da ekliyor.
Dış Haberler Şefi Kadri Gürsel, resmin özellikle seçildiğini söylüyor:
"Bu bir referandum ortamı. Denktaş ve Annan Planı etrafında hatların keskinleştiği bir kutuplaşma. Fotoğraf, işte bu karşıtlığın temel dinamiği olan tabloyu göstermekte olduğu için önemsendi ve sunuldu."
Yorum: Birincisi, fotoğraf montaj değil. Milliyet gazetesi içinde, tıpkı Türkiye'de ve KKTC'de olduğu gibi, bu konuda da türlü ve farklı eğilimler var.
Ama eleştirideki anlaşılır nokta da şu: Özellikle kutuplaşmış, ikiye bölünmüş bu tür seçimlerde kullanılan haber malzemesi, kampanyaların iyice kızıştığı dönemlerde dengeli veya çoğulcu veya nötr kullanılmadığı vakit, böyle algılamalara - ve asılsız yargı ve iddialara - yol açıyor. İki tarafı da gösteren veya hareketli, illüstratif nitelikli bir temsili resim daha doğru olabilirdi.

* 10 Kasım tarihli gazeteye gelen eleştiriler, ANAP eski lideri Mesut Yılmaz ile bazı bakanlara Yüce Divan yolunu açan TBMM oylaması haberleriyle ilgili.
Bazı okurlar bu haberlerin "yokluğundan", bazıları da eksikliğinden yakınıyor.
Haberler ufak da olsa tüm baskılarda var. Son baskılarda daha ayrıntılı.
Sebebi, TBMM genel kurulu oylamasının gecenin geç saatlerine kadar sürmesi ve haberin böyle bir gelişme izleyerek sürekli yeni isimlerle beslenmesi. Kısaca, ilk baskıları okuyanlarda doğan şüphe ("taraflılık") yersiz. Maalesef oylama sonuçları son halini son baskıda aldı.