The Others Ne borsa ama...

Ne borsa ama...

03.10.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

Ne borsa ama...

Ne borsa ama...


Sabah gazeteye geliyorum, gazetenin arabasıyla. Radyoda "borsada bugün neler oluyor" muhabbeti. Yorum yapan borsacı hatun; "Seçim kesinleşince borsa rahatladı" dedi. Sonra; "Ama seçim sonrası belirsizlik" demez mi... Yahu bu ülkede borsa yorumu yapmaktan daha kolay bir şey var mı? Doları bir aşağı, bir yukarı çekmenin en rahat olduğu ülke Türkiye olmalı. "Canı sıkıldı, çıkar bir sorun"... Şimdi bu yorumu yapan "Seçim sonrası koalisyonun ne olacağının bilinmezliği" ya da "bu koalisyonun da sağlıklı yürüyüp yürümeyeceği endişesi" diyerekten bir yılı daha devirebilir. Zaten borsa dediğin bir dizi kağıt parçası değil mi?

Erman Toroğlu’nun yeni gazeteye geçişi ile ilgili reklamları dönüyor TV’de... "En tarafsız" diye bir slogan. Tarafsız olmak yetmiyor artık çünkü "en tarafsız olmak" lazım. Yarın da "En bi tarafsız" olunur! Yalan toplumlarının sığınaklarıdır böyle sloganlar. Her alanda rastlarız; duruma göre "süper star", duruma göre "hiper star", duruma göre "objektif", duruma göre "sessiz çoğunluğun sesi", duruma göre "en iyi rockçı" gibi kartvizitle dolaşırlar...

Eh zamanı geldi artık Galatasaray ile uğraşmak lazım. "3. Devre" de yem atıldı zaten. İlker Yasin elektronik posta adresine gelen metni okuyor... Lorant’a yüklenilmiş bu kadar, neden Terim’e yapılmamış, artık zamanı gelmiş. Metin bu şekilde... Ne tesadüf değil mi? Osman Tamburacı "bu metni yazanın hangi takımı tuttuğunu sormak lazım" dedi haklı olarak. Sizin canınız sıkılmış olabilir ama "reytingi" Galatasaray’dan alacağınızı pek zannetmiyorum!

Ne afilli köşe yazarı resimleri var... Köşe yazarlarının resimleri; duruşları, bakışları ile "şöhrete" ne ölçüde ayak uydurduklarının da göstergesi oluyor. Bazıları "yahu çeksen de farketmez" gibi bakıyor... Ama çoğunluk değme artiste taş çıkartacak şekilde. O bakışlar, o el hareketleri, o giyim kuşam, o saçlar... Şimdi aşk zamanı... Aşk zamanının yazarları rahmetli Peyami Safa gibi olamayacaklar tabii... Galata Köprüsü’nün altında bir kadeh ya da Meserret Pastanesi çoktan geçti... Ürkek bakışlı fotoğrafların yerini olabildiğince sulu zırtlakları almış bulunuyor. Globalleşen dünyanın köşe yazar resimleri... Benimki de dahil... Nereden mi aklıma geldi? Kendime de bakınca hani bu işin ne kadar komik olduğunu düşündüm. Hatta siyah gözlük takanlar, smokin giyenler de var...