"Pokemon"u seviyorum!

  TRT, Basketbol Milli Takımı'nın maçlarını yayınlıyor. Cumartesi günü Almanya maçı vardı. Neden "scoreboard" ekrana gelmez? Basketbolda skor her an değişiyor ve izleyici TV'yi yeni açmış olabilir. Maç kaç kaç, bilmek için spikeri takip ediyor. Artık bu, tüm takım karşılaşmalarında kural oldu, yani skoru veren bir bilgi yazısı.

  TRT 4'te TSM arşivinden görüntüler var. Mustafa Yolaşan'ın sunduğu bir program vardı. İsmi üstünde arşiv görüntüleri!

  Bir "Pokemon"dur gidiyor. Çocuk atlıyor, analar babalar bakıyor filan. Sağlık Bakanı Durmuş, çizgi filmin yavaş yavaş unutturulması gerektiğini söylemiş. Birden bire kesilmesini yanlış buluyormuş. Pokemon'u unutturma konusunda ise medyaya büyük iş düştüğünü söyledi. Nereden bakarsanız bakın, tam bize uygun bir durum. Atlayan bir küçük, "ben yine atlayacağım" diyor. "Pokemon" olmasa, "Nomekop" olsaydı çocuk yine atlayacaktı. Atlamasa, büyüyünce mesih olurdu... Bakan Durmuş'un durumuna gelince ; devlet tarafında yer alınca illa yasaklamak bir düşünülür, sonra sırası gelirse işte "unutturmak" gibi tedbirlere başvurulur. Yönetici önde değil arkadadır, olay anında müdahale eder. Bu durumda da akla gelen ilk tedbir yasaktır. Medyamıza gelince, onun bazı şeyleri unutturma, ama bazı şeyleri de hiç unutturmama gibi bir özelliği oldu. Bana göre "Pokemon" da unutturulmaması gerekenler listesine giriyor (bu listede Hülya Avşar, Demet Şener, Mehmet Ali Erbil vs. var). Bu durumda medyayı da geçelim! Kısacası siyasetten "**Pokemon"a bakışımız milletçe böyle. Yineliyorum, sayın Prof. Dr. Şerif Mardin'in dediği gibi, bizim hayallerimiz sansürlü olduğu sürece tepkilerimiz de ilkel olacaktır.

  "Yaşasın bilgili orta sınıf", Radikal İki'nin pıtrak gibi çoğalan yarışmalar ile ilgili haber başlığı. Çok doğru. Hele 2001'de daha bir ortalara inince ne yarışırız ama!