The Others Teknoloji, ilah, para

Teknoloji, ilah, para

05.12.1996 - 00:00 | Son Güncellenme:

Müzik, 1970'lere kadar sesini radyo ile duyurdu. Ardından TRT geldi. TRT denetimi sanatçıların elini kolunu bağladı, sektöre sekte vurdu, gelişimini yavaşlattı. Özel radyolar ve tv'ler TRT diktatörlüğünü yıktı. 1992 yılından sonra müzik 13 trilyonluk dev bir sektör haline geldi

Teknoloji, ilah, para

BAŞLARKEN - 1990'lı yıllara damgasını vuran en önemli olaylardan biri hiç kuşkusuz pop müzik sektöründe yaşanan patlama... Türkiye'de güncel hayatı etkileyen siyasi, ekonomik ya da sosyal, tüm olaylarda yaşanan keskin geçişler, müzikte de görüldü. TRT diktatörlüğü yıkıldı, yerini özel TV - radyo anarşisi aldı. Devlet televizyonu sömürüsüne alışkın sanatçılar özel sektör tarafından da aynı sömürüyü yaşayınca isyan ettiler. Yapımcılar MÜYAP'ı, besteci ve sözyazarları MESAM'ı, yorumcular Pop Sav'ı kurdu. 24 saat boyunca çalınan müziklerinin telifini istemeye başladılar. Her gün onlarcası piyasaya giren popçular arabeskin tahtını salladı. Müzik doğal olarak hızla kendi alt sektörlerini doğurdu. Klip yönetmenliği, DJ'lik, VJ'lik, menajerlik, konser organizasyonu, söz yazarlığı, bestecilik, aranjörlük meslekleri yeni anlamlar kazandı. Plak fabrikaları kapandı, yerini kaset ve CD fabrikaları aldı. Teknoloji büyük bir hızla sektörü etkiledi. CD'nin yerini CD - Rom'lar almaya hazırlanırken, Türk firmaları 43 milyar dolarlık dünya müzik piyasasına gözlerini diktiler. Dünya devleriyle anlaşma masasına oturdular. Müziğin bu kadar hızla tüketilmesinde en büyük rolü 80 sonrası gençliği oynadı. Medyanın yaratıp cilaladığı ilahlara sarıldılar, onlar gibi giyinip, onların yaşamına özendiler. Sektörü besleyip büyüttüler. Müzik olayının parasal boyutuna bakıldığında milyonların yerini trilyonlar aldı. Kaset ve CD pazarı bu yıl 11 trilyona ulaşırken, klip sektörünün boyutu 2 trilyonu buldu. Yapımcılar, yorumcular, besteci ve söz yazarları 25 trilyonluk radyo - tv reklam pastasının 1 trilyonluk bölümünü telif hakkı olarak talep ediyorlar.


TÜRKİYE'de müziğin geniş kitlelere ulaşmasında ilk araç radyo oldu. 1970'lere kadar süren radyo akımı, 70'lerden sonra yerini televizyona bıraktı. Televizyonla beraber müziğe verilen anlam da değişti. O, artık politik bir özellik de kazanmıştı ve bu politikayı yürütmek TRT'ye düştü.
Türkiye, 1970'ten özel televizyonların kurulmaya başlandığı 1992'ye kadar güdümlü bir müzik anlayışına mahkum edildi. TRT'nin deneme yayınlarına başladığı 1968'den 1970'e kadar müzik yayınlarında denetim yoktu. 70'lerin başında kurulan müzik daire başkanlığı bestecilerin, söz yazarlarının ve yorumcuların başına kabus gibi çöktü. Yalnız besteler, güfteler değil, sanatçıların şarkıları söyleme şekilleri bile "müzik uzmanları" tarafından denetlendi. Denetim yalnız yerli müziğe değil, yabancılara da uygulandı.


O dönemde TRT Müzik Eğlence Programları Müdürü olan Bülent Varol, "Öyle parçalar gelirdi ki, sözden geçerdi, müzikten çakardı" diyor. TRT'nin kuruluşundan 1995 yılına kadar çeşitli kademelerde görev yapan Varol, geçen 27 yılda denetimin ölçüsünü anlayamadığını da ekliyor.
Safiye Ayla'nın bile "şarkıyı söyleme şeklinden" denetime takılabildiğini söyleyen Bülent Varol, dünyaca ünlü sanatçı Nat King Cole'ün de aynı muameleye maruz kaldığını söylüyor. Türk Pop'unda bugün yaşanan patlamayı da 22 yıl boyunca uygulanan baskıya bir başkaldırış olarak nitelendiriyor.


TRT baskısı altında yeşermeye çalışan pop müzik sektöründe yabancı şarkılara yazılan Türkçe sözlerle başlayan uyanış, gerçek patlamayı özel televizyonların kurulmaya başlandığı 1992 yılında gerçekleştirdi. Özel televizyonları radyolar izledi. TRT denetiminin yerini, tam bir radyo televizyon anarşisi aldı. Radyo ve televizyonlar diledikleri şarkıyı, diledikleri sıklıkla hiçbir karşılık ödemeden çalmaya başladılar.
2 yıl içinde radyo sayısı 5 bine televizyon sayısı 500'e ulaştı. 1993 yılının Nisan ayında çıkan Radyo ve Televizyon Kuruluş ve Yayınları Hakkındaki Kanun çerçevesinde Radyo Televizyon Üst Kurulu oluşturuldu. Anarşiye denetim getirildi. Ancak bu denetim "hangi şarkıların çalınacağına" değil, radyo ve tv'lerin hangi frekans üzerinden yayın yapacağına yönelik oldu. Denetim sayesinde frekans tahsisi isteyen radyo sayısı 1258'e, televizyon sayısı 400'lere kadar düştü.


Radyolarla beraber müzikte uzmanlaşma da gündeme geldi. Zamanla her radyo her müziği çalmamaya başladı. TRT bu amansız rekabet içinde gücünü büyük ölçüde yitirirken denetim mekanizması yumuşatıldı. TRT'ye ait radyolar müzik çeşitlerine göre yayınlarını ayırdı.
Bu arada uydu ve kablolu yayınlarla başlayan MTV akımı yalnızca müzik yayını yapan TV'leri de ortaya çıkardı. Star kanalı Kral TV'yi kurarken, Karacanlar Number One'ı yayına so