24.08.2009 - 01:00 | Son Güncellenme:
1- “Arapça, Farsça kaynaklı sözcüklerde “k” ve “g” ünsüzlerinden sonra gelen ve “ince okunması gereken” “a” ve “u” ünlüleri üzerine düzeltme imi konur. (Dükkân, kâğıt, hikâye, mekân, sükûn, sükût, rüzgâr, yadigâr, ikametgâh, kâh, harekât, nikâh, topyekûn, rengârenk, iskân, mahkûm, makûs, gâvur, kâfi, kâbus, bekâr, hengâme, efkâr, bestekâr, kâse, zekâ, vekâlet, yegâne gibi?)
2- Yazımları aynı, anlamları ve okunuşları ayrı olan kimi yabancı sözcüklerde de bu im kullanılır. (Hale-hâle, adet-âdet, alem-âlem, hala-hâlâ, haya-hayâ, dahi-dâhi, aşık-âşık, lal-lâl, varis-vâris, hâkim-hakîm, vakıf-vâkıf, vasi-vâsi, rakım-râkım, hadi-hâdi, ala-âlâ, laz’ım-lâzım, rahim-râhim, atıl-âtıl gibi...)
3- Arapça, Farsça ve batı kaynaklı sözcüklerde “l” ünsüzünden sonra gelen “a” ve “u” ünlüleri üzerine düzeltme imi konmaz. (Lakin, plan, ilan, reklam, selam, layık, plaj, imla, mülakat, felaket, ithalat, istiklal, silah, üslup, lale, laf, klakson, billur, laik, istila, iflas, lahit, lakerda, ahlak, klasik gibi...)
4- Özel adlarla, belli yazım biçimleri devlet kuruluşlarıyla benimsenmiş olan yer adlarında, bu imin korunması zorunludur. (Bâlâ, Bakû, Lâdik, Hakkâri, Lâpseki, Kâhta, Lâmia, Nigâr, Türkân, Yadigâr, Âli, Agâh, Hâdi, Hâle, Kâmil, Nâzım, Lâl, Kâzım, Zekâi, Müjgân, Kâmuran, Halaskârgazi gibi...)
5- Nisbet eki olan “i” lerin üzerinde kullanılmaz. Hukukî değil “hukuki”, insanî değil “insani”, millî değil “milli”, iktisadî değil “iktisadi” biçiminde yazılır.
6- Yabancı dillerden dilimize girmiş sözcüklerdeki “uzun ünlü”lerin üzerine de düzeltme imi konmaz. Adalet, rica, şair, vali, hayati, idare sözcükleri, düzeltme imsiz yazılır.