The Others Viyana zirvesinde Öcalan sıkıntısı

Viyana zirvesinde Öcalan sıkıntısı

30.11.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

Viyana zirvesinde Öcalan sıkıntısı

Viyana zirvesinde Öcalan sıkıntısı

       AVRUPA Birliği'nin (AB), Lüksemburg ve Cardiff zirvelerinin ardından Türkiye'ye yönelik olumlu adımlar atmaya başladığı bir dönemde Abdullah Öcalan krizinin ortaya çıkması, İtalya ve Almanya'nın konuyu AB gündemine getirmeye çalışması, Ankara'da büyük sıkıntı yarattı.
       11 Aralık'ta Viyana'da yapılacak AB devlet ve hükümet başkanları zirvesinde, Türkiye'nin adaylığına ilişkin daha tatminkar bir tutum benimseyeceği beklentisi taşıyan Ankara, Öcalan krizinin bu gelişmeye gölge düşüreceği endişesi taşıyor. Roma ile Bonn'un girişimi ve Atina'nın desteğiyle, zirve bildirisinde Öcalan sorunuyla ilgili ifadelere yer verilmesi olasılığı bulunuyor.
       Krizin Türkiye - AB ilişkilerinde gerginlik yaratmamasını hedefleyen Ankara, bu nedenle Avrupa'ya verilecek mesajlarda, Öcalan konusunun Türkiye - AB ilişkilerinden bağımsız olduğu tezini işleyecek. Ancak, AB'nin devreye girme eğilimi olması durumunda, Türk insanının AB'ye bakış açısının değişeceği mesajı verilecek. Bu durumda Türkiye ve AB'nın karşı karşıya geleceği, tepkinin İtalya'ya yönelik tepkileri aşacağı ve AB'nin ağır bir maliyet ödemek zorunda kalacağı uyarısında bulunulacak.
       Öte yandan Türkiye'nin Öcalan'ın uluslararası mahkemede yargılanması ve sorunun uluslararası arenaya taşınması niyetini ortaya koyan Almanya ve İtalya'ya karşı izleyeceği strateji Ankara'da belirlendi. Uluslararası mahkeme fikrini kabul edilmez bulan Türkiye, dünya kamuoyuna yönelik yeni bir "bilgilendirme" kampanyası başlatma ve tüm hukuk yollarını kullanmaya devam kararı aldı.
       Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit başkanlığında, önceki gün Dışişleri Bakanı İsmail Cem, AB'den sorumlu Devlet Bakanı Şükrü Gürel, Devlet Bakanı Hüsamettin Özkan ve üst düzey Dışişleri yetkililerinin katılımıyla yapılan mini zirvede, Alman ve İtalyan başbakanlarının tutumu ciddiyetten uzak bulundu.
       Toplantıda, bu aşamada Almanya ve İtalya'nın yaklaşımına mesafeli durduğu görüşüne varılan Avrupa Birliği'ne (AB) karşı bir tavır geliştirmenin yanlış olduğu sonucuna varıldı. Ancak AB'nin devreye girme olasılığının güçlenmesi durumunda, birliğe, ağır bir maliyet ödemek zorunda kalacağı mesajının verilmesi kararlaştırıldı.
       Toplantıda, İtalya ve Almanya'nın Türkiye'deki hükümet krizinden yararlanmaya kalkışmaması konusunda uyarılması görüşü benimsendi. İki ülkenin tavırının bilgi eksikliği ve yanlış değerlendirmeden kaynaklandığı, konunun daha etkili anlatılması için çaba sarfedilmesi kararlaştırılan toplantıda, Türk büyükelçiliklerine, başta İtalya ve Almanya olmak üzere Avrupa'ya şu mesajın verilmesi talimat verildi:
       "Çoğu Avrupa ülkesinin geçmişi din savaşları ve etnik çatışmalarla dolu. Bu nedenle Türkiye'deki terör sorununu da geçmişleriyle karıştırıyorlar. Oysa Türkiye'nin geçmişinde din ve etnik kökenli çatışma hemen hiç yok. Güneydoğu ve Doğu'daki terör sorunu da etnik değil, sosyal ve ekonomik geri kalmışlıkla ilgili bir sorun. Kürt kökenli insanlar, Türk kökenlilerle eşit haklara sahip.
       PKK sorununa uluslararası bir platformda çözüm aranması hukuk dışıdır. Türkiye'nin Kürt vatandaşlarıyla ilgili bir sorunu olduğu kabul edilse bile, bunun çözümü Türkiye'de, Türk hukukundadır. Türkiye, Abdullah Öcalan'ın uluslararası mahkemede yargılanmasını asla kabul etmez. Bunun örneği de, hukuki dayanağı da yok. Tek örnek savaş suçluları."
       İtalya ve Almanya'nın bu bilgilendirmeye karşın aynı tutumu sürdürmeye, kendi bakış açılarını Türkiye'ye dikte etmeye çalışması halinde, çok sert bir tepki gösterileceği mesajı da verilecek.