Cadde ‘Tiyatro terapi gibi’

‘Tiyatro terapi gibi’

30.10.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:

‘RAN’ ve ‘Leenane’in  Güzellik  Kraliçesi’ oyunlarında  izlediğimiz  Yurdaer Okur, “Tiyatro,  kendimizi  denememiz,  sınamamız ve  beslenmemiz  anlamına geliyor. Bir yandan da terapi gibi, iyileştiriyor” dedi.

‘Tiyatro terapi gibi’

Vizyondaki ‘Keşif’ filminde rol alan Yurdaer Okur, bir yandan da tiyatro oyunlarına devam ediyor. Kurduğu Entropi Sahne’nin en büyük hayali olduğunu söyleyen Okur’la, projelerini, oyunculuk tutkusunu ve aile yaşantısını konuştuk.

Haberin Devamı

- Entropi Sahne’nin yeni oyunu ‘RAN’la başlayalım... Proje nasıl hayata geçti?

Nazım Hikmet Ran, en önemli şairlerimizden... Tabii, bu benim ilk Nazım oyunum değil, İstanbul Devlet Tiyatrosu’nda Mehmet Ulusoy’un sahneye koyduğu ‘Benerci Kendini Niçin Öldürdü?’yü yıllarca oynamıştık.

Şiirlerini sahneye taşımak, uzun zamandan beri hayalini kurduğum bir projeydi.

Sıkı bir çalışmayla prömiyerini 5 Mayıs 2017’de Londra Millfield Tiyatrosu’nda yaptık. Bu da bir ilkti benim için, ilk kez prömiyer heyecanını başka bir ülkede yaşadım. Tiyatro sahibi olunca bu gibi durumlarla karşılaşabiliyorsunuz, iyi ki öyle oldu. ‘RAN’, Tiyatro Festivali’nin tüm havasını değiştirdi, en çok ilgi gören proje oldu diyebilirim.

Haberin Devamı

- Bir yandan da ‘Leenane’in Güzellik Kraliçesi’nde rol alıyorsunuz... Oyunu, 10 yıl sonra yeniden sahneye taşımak nasıl?

İlk göz ağrım, Devlet Tiyatrosu’nda ilk oyunum... Müthiş bir ekiple başladık, yıllarca oynadık. Sumru Yavrucuk, projeyi yeniden hayata geçirmek istediğini söylediğinde çok duygulandık. Aramızdan bir kişi eksikti, Cüneyt Çalıskur’u maalesef kaybetmiştik. Onun anısına bir araya gelmek istedik, birbirimizi görünce aynı enerji yeniden oluştu. 25 yaşındaydım ilk oynadığımda, şimdi 44’üm...

Aynı enerjiyle sahnede olabilmek gerçekten başka bir duygu.

‘Tiyatro terapi gibi’

- Entropi Sahne’yi kurmak da en büyük hayallerinizden biriydi sanırım...

Her konservatuvar öğrencisi gibi benim de en büyük hayalim, bir gün kendi tiyatromu kurabilmekti. 2015 yılında bunu gerçekleştirdim. Çok başarılı oyunları gerek yurt içinde, gerekse yurt dışında seyirciyle buluşturduk.

Oyuncunun sürekli kendini geliştirmesi için tiyatro yapması gerekir. Tiyatro, kendimizi denememiz, sınamamız ve beslenmemiz anlamına geliyor. Bir yandan da terapi gibi, oyunlarda seyirciyle yaşadığımız duygu aslında bizi iyileştiriyor. Tiyatronun oyuncu ve seyirciye ihtiyacı olduğu gibi, oyuncunun da onlara ihtiyacı var. Don Kişot’luk gibi görünse de, değirmenlere karşı savaşmaya devam edeceğiz.

- TRT’nin altı bölümlük projesi ‘Aliya’da, Aliya İzzetbegoviç’i oynadınız. Tarihe geçen insanları canlandırmak nasıl bir duygu?

Haberin Devamı

Öncelikle Aliya gibi bir karakteri oynamak benim için onur verici. Aliya’yla o yolculuğa çıkmak çok şey kattı, eğitti. Bazı roller vardır ki insanı büyütür, geliştirir. Bu da onlardan biri, hatta en önemlisi benim için.

- Bundan sonra canlandırmak istediğiniz özel bir rol var mı?

Net bir şey söyleyemem ama tarihi karakterleri oynamanın, oyuncuya çok şey kattığını düşünüyorum.Yine benzer roller gelirse, zevkle oynarım.

- Dizilere neden ara verdiniz?

Geçtiğimiz sene üç sinema filminde oynadım. Mini dizi ama büyük proje ‘Aliya’da rol aldım. O zaten yeteri kadar derinlikli bir işti. Hemen arkasından başka bir dizide olmak istemedim. Leyla Yılmaz’ın senaryosunu yazdığı ve çektiği ‘Bilmemek’ adlı filmde oynadım. Netflix’te yayınlanacak ‘Muhafız’ adlı bir dizinin ilk sezonunda da varım. Tiyatro da cabası... Televizyon seyircisine bir müjde verebilirim, hızla çalışmaya devam ediyorum, yakın zamanda bir projede görecekler beni...

Haberin Devamı

- Vizyondaki ‘Keşif’ filminde nasıl bir karakteri canlandırıyorsunuz?

Gençlerin kendi içlerine yaptıkları yolculuğu anlatıyor. Bekir de, hepimizin hassas noktası, Çanakkale’de şehit olmuş binlerce çavuştan sadece biri.

‘İki oyuncunun evliliği büyük avantaj’

- Eşiniz de tiyatrocu... İki oyuncunun evliliğinin avantajları ve dezavantajları neler?

Dezavantajını görmedim, büyük avantajları var aslında. Bir oyuncu başka bir oyuncuyu daha iyi anlayabilir. Sonuçta aynı hayatı paylaşıyorsunuz. Bu anlamda kendimi çok şanslı hissediyorum.

- Kızınız Nar’ın oyunculuğa ilgisi var mi?

Şu an çok küçük tabii ki. Zaten en iyi oyuncular çocuklardır, ondan çok şey öğreniyorum. Bütün minikler gibi o da oyun oynamayı çok seviyor, şimdilik bunun yeterli olduğunu düşünüyorum. Bütün çocuklar oyun oynamalı, oynayarak öğrenmeli.