Mehmet Ali Birand

Mehmet Ali Birand

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İnanılır gibi değil.Öylesine bir mantıkla ortaya çıkıyorlar, öylesine kıvırtıyorlar ve "Bizim dediğimiz oldu. Allah Denktaştan razı olsun. Onun sayesinde bir felakatten kurtulduk" sonucuna varıyorlar ki, insanın ağzı açık kalıyor.Resmen çıldırmış durumdalar. Üstelik kendilerini komik duruma düşürüyorlar.Hele içlerinden 1-2 azılısı var ki, "Bunun neresi zafer (!)" diyerek, en anlaşılmaz yorumlarla Denktaşı savunuyorlar. " Hani, her iki taraftan da EVET oyu çıkacaktı. Ne oldu, Rumlar reddetti" diyerek bunu Türkiyenin yanlış (!) politikalarına bağlıyorlar.Dedim ye inanılır gibi değil...Denktaşı savunsunlar, bir diyeceğimiz yok. Ancak okurlarını da aptal yerine koymasınlar.Bazı gerçekler var ki, göz ardı edilemez.Eğer muhafazakar cephe böylesine azmamış olsaydı, yazmayacaktım. Ancak tarihe bir not düşmek gerekiyor.Herkesin bilmesinde yarar var. Eğer bugün Rumlar, Türkleri AB üyeliğinin nimetlerinden yararlandırmamış, Türkiyenin omuzlarındaki Kıbrıs sorununu çözümsüz bırakabilmiş ve bütün bunlara rağmen kendileri yine de ABye tam üye olabilmişlerse, bu durumun en önemli sorumlusu Rauf Denktaştır.Denktaşın uyguladığı politikalar sayesindedir ki, Rumlar tam üyeliğe geçebilmişlerdir.Denktaş özellikle son 3 yıldır tüm tutumuyla çözümsüzlük peşinde koştuğunu göstermiştir. Bu durumdan yararlanan Rum tarafı kolaylıkla çözüm isteyen taraf izlenimi vermişlerdir. Denktaşın arkasına saklanarak, Kopenhag doruğuna kadar gelmeyi başarmışlardır.Denktaş, bugünkü sonuca giden en önemli iki adımdan birini, ABnin Kopenhag doruğuna katılmayarak attı. Yerine yolladığı dışişleri bakanı Tahsin Ertuğruloğlu kendinden de beter bir HAYIRcı idi. Türk tarafı Kopenhagda EVET dese, herşey değişecek ve son aylarda yaşadığımız pazarlık süreci hemen başlayacak, anlaşmanın uzaması durumunda da AB, Rumların tam üyeliğini bekletecekti.Teknik deyişle, saati durduracaklardı.İkinci büyük fırsat 10.3.2003teki Lahey toplantısında kaçırıldı.Kofi Annan , masanın etrafına Denktaş ile Papadopulosu oturttu ve planı kabul edip etmeyeceklerini sordu.Denktaşın yanıtı hemen HAYIR oldu.Kapıyı vurup çıktı.Bu kadar acele etmese, EVET deyip yeni bir müzakere süreci istese, Papadopulos HAYIR diyecekti.Denktaş bu tutumuyla hem Papadopulosu kurtardı, hem de Rumların tek başlarına ABye katılma anlaşmasını imzalamalarını sağladı.ABnin karşısında, planı reddeden Denktaş ve susarak tutum açıklamayan Papadopulos vardı. Rum lideri bu sayede ABye katılma anlaşmasını imza edebildi.Aksi olsaydı...Yani Denktaş, EVET yaklaşımıyla Papadopulosu HAYIRa zorlasaydı, Rumların katılımı ertelenecekti. Kısacası, Denktaş tam üyeliği Rumlara kendi eliyle hediye etmiş oldu.Şimdi biraz duralım ve söyleyeceklerimizi iyi bilelim.Bu mu üstün yetenekli müzakerecilik?Bu mudur deneyimlilik?Hayır.Rauf Denktaş, halkına öylesine inanmıyor, bu halkın fırsatını bulduğu anda herşeylerini Rumlara satıp KKTCyı terk edeceklerinden öylesine emin ki, kendine göre tek çıkış yolunun çözümsüzlük ve Türkiyeye ilhak olduğunu kafasına yazmış. Bu inançla uyguladığı politikaların faturası ise ne yazık ki Sayın Cumhurbaşkanına değil, KKTC halkına çıkıyor. Türkiyedeki kalemşörler bu gerçekleri bilmediklerinden bol keseden atıp tutuyorlar. Hadi canım sizde...*** HAYIR cephesinin kalemşörlerini okuyor musunuz? Atina güç durumda.Kalbi, Kıbrıs Rumlarından yana çarpıyor.Ancak, Papadopulosun son manevrasından hiçte memnun değil. Zira Papadopulos Yunanistanın oyununu bozdu. Yunanistanın yeni muhafazakar hükümeti de, Pasok gibi, Türkiye ile ilişkileri germek istemiyordu. Karamanlisin de kalbinde yatan, Annan planının kabul edilmesi, Adanın ABye tam üye olması ve bu sorunun gündemden çıkmasıydı.Papadopulos oyunu bozdu.Tabii bu saatten sonra, Karamanlisin kamu oyu önünde kalkıp "neden böyle hareket ettin" diye soracak hali de yok. Belki kapalı kapılar ardında söylüyor olabilir, ancak dışarda desteğini yine de vermek zorunda...İşte asıl güçlükte bundan kaynaklanıyor.Kıbrıslı Rumların tuzu kuru olduğu için, Atinanın bundan böyle Türk tarafını da koruyup kollaması gerekiyor.Nedeni de çok basit.Kıbrıstaki her olumsuz gelişme, Türk- Yunan ilişkilerine yansıyacak. Oysa ne Atina, ne de Ankara gerilim istiyorlar.Keşke bir mucize olsa da, Kıbrıs sorunu çözümleniverse, her iki başkentte çok rahat edecek. Ancak bu mucize gerçekleşemediğine göre, geriye akılcı davranış kalıyor.Bakalım Karamanlis hükümeti bu akılcı yaklaşımı gösterebilecek mi ?*** ATİNA, RUMLARI DEĞİL TÜRKLERİ GÖZETMELİ... KİTAP KÖŞESİ İlk defa 1995te Arçelik tarafından düşünülmüş ve Cüneyt Koryüreke hazırlatılmıştı. Şimdi de İstanbul Olimpiyad oyunları Hazırlık ve Düzenleme Kurulu aynı eseri yenileyerek yayınlanmasını akıl etmiş.Bravo...Koryürekten başkası da böyle bir çalışmayı yapamazdı.Olimpiyadların başlangıcından bu yana tarihçesini ve özellikle Türkiyenin bu ünlü oyunlardaki yeri öylesine güzel anlatılmış ki, insan tadına doyamıyor.Meraklılara tavsiye ederim.*** KORYÜREKİN NEFİS OLİMPİYAD KİTABI ÇIKTI Emekli Büyükelçi Yaman Başkurt, diplomatlar ordumuzun içinde özel yeri olanlardan biridir. "Aferin iyiydin..." adlı anılar kitabını (İnkılap tel: 0212 514 06 10-11, e-mail: posta@inkilap.com) yayınladı. Son derece rahat okunan, başarılı bir insanın başından geçenleri hikaye eden çok hoş bir kitap.Türkiyenin dış ilişkilerine, hükümetlerle diplomatlar arasındaki iletişimi merak edenler için kaçırılmaması gereken bir çalışma.Yaman Başkurtın başarısı sadece dış politika değil, dış ekonomik ilişkilere de emek vermesinden kaynaklanıyor. Komple diplomatlarımızdan biriydi.*** BİR DİPLAMATIN ANILARI... M.Ali Talat her geçen gün kişisel damgasını biraz daha belirgin şekilde vuruyor. Başbakanlığa geldiği günden bu yana karşımızda farklı bir Talat var. Devlet adamlığı ağır basan, ilerde Cumhurbaşkanlığına en güçlü aday olma işaretlerini veren bir politikacı...Talat eskiden Ankarada bazı çevreler tarafından kaygıyla izlenirdi. Şimdilerde bu kaygılar belirli oranda azaldı, ancak kuşkuların tamamen yok olduğunu söyleyemeyiz.Bu kuşkunun temeli de, Talatın herşeyi Ankara gözlüğünden görmemesi. Rauf Denktaş "emret komutanım" yaklaşımı sergiler, son Annan planına kadar da hem asker, hem de sivil hükümetlerin sözünden çıkmaz idi. Talatın böylesine biat (hükümranlığını tanımak-uymak-bağlanmak) etmeyeceğini bilen çevreler, şimdiden kara kara düşünüyorlar. Ancak, Talatın prestiji de artmış durumda. Artık, Denktaşçılarla yola devam edilemeyeceği biliniyor.Ne olursa olsun, Ankaranın da KKTCye bakışını ve yaklaşımını değiştirmesi gerekiyor. Kuzeye küçük bir vilayet muamelesi yapmak, Cumhurbaşkanını Vali, Başbakanını da Belediye Başkanı gibi görme alışkanlığını sürdürmek artık imkansız.Talat, bu geçiş dönemi için iyi bir isim sayılır.*** TALAT İÇİN, ÖNCE KIBRIS GELİYOR... Rusya birden bire Kıbrıs Rumlarıyla iç içe yaşar oldu. Referandum öncesinde, BM Güvenlik Konseyi Annan planının uygulanacağına dair güvence verecek ve bu da AKELin oyunu değiştirmesine yol açacaktı. Uzun pazarlıklar sonucunda bir metin çıktı, ancak Ruslar veto ettiler. Gerekçesini de "teknik nedenlerle" diye açıkladılar. Sonradan anlaşıldı ki, Rum Dışişleri Bakanı Yakuvu, bizzat Moskovaya gidip veto etmelerini rica etmiş.Rusların gözünde Güney Kıbrıs nasıl oluyor da, Türkiyeden daha ağırlıklı bir yer buluyor?Anlaşılması güç bir hesap.Ben çözemedim.Acaba Çeçen hesaplaşması mı? Yoksa Kıbrısa silah satışının devamını sağlamak için mi?*** RUSLARIN RUM AŞKI NEREDEN GELİYOR? 1980'lere kadar Türkiye ve Yunanistan'da sayıca önemli bir varlık gösteremeyen Sivil Toplum Kuruluşları 2000'lere gelindiğinde barıştan eğitime, kadın sorunlarından yerel yönetimlere, çevreden, iş dünyasına, tarihten kültür ve sanata kadar uzanan geniş bir alanda etkin olmaya başladılar. Bu diyalog zemini nasıl oluştu? Türk ve Yunan STK'larının işbirliği nasıl başladı, nasıl gelişti? Türk-Yunan dostluğunun Avrupa Birliği açısından anlamı nedir? Geçmiş deneyimlerden nasıl yararlanabiliriz? Kitapta hepsi anlatılıyor. Türk, Yunan, İngiliz ve Kıbrıslı Türk 22 yazarın katkılarıyla yazılan "Geleceğin Sesi-Türk-Yunan Yurttaş Diyaloğu" hem İngilizce hem de Türkçe basıldı. Türk-Yunan diyaloğuna başka bir pencereden bakmak isteyenler, bu kitabı sakın kaçırmayın... (Bilgi İletişim Grubu 0212 217 28 62- 216 22 22- yayin@bilgiyay.com- dagitim@bilgiyay.com) GELECEĞİN SESİ TÜRK-YUNAN DİYALOĞU (Bu yazı, Posta Gazetesinde ve aynı gün Hürriyet Gazetesinin tüm dış yayınlarında, Hürriyet internet sitesinde (www.hurriyetim.com.tr) Milliyet internet sitesinde (www.milliyet.com.tr) ve Daily News ekibi tarafından tercüme edildikten sonra hem ana gazetede, hem de Daily News internet sitesinde (www.turkishdailynews.com) yayınlanmaktadır. ) mabirand@e-kolay.net