Deniz Sipahi

Deniz Sipahi

dsipahi@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Avni Anıl ile aynı gazetede yazı yazmak, onunla sohbet etmek müthiş bir ayrıcalıktı. Kendi arşivime girip Avni abiyle yaptığımız ve o dönem yayınladığımız röportajlardan sizin için bir derleme yaptım.
* * *
“Müzik ve tiyatro koluna halkevinde girdim. Halkevlerinin sanata katkısı çok olmuştur.
Ben musiki adına her şeyi orada öğrendim. Maddi durum itibarıyla kitap alma şansımız yoktu, kitapları orada okudum. En büyük üzüntüm halkevlerinin kapatılmasıydı. Münir Özkul gibi dehalar oradan yetişmiştir...”
“1952 yılının yazında bizi İzmir’e gönderdiler. O yılki Uluslararası İzmir Fuarı’nda görev aldık. Birçok olaya müdahale ettik. Kapkaççıları, üçkağıtçıları, kadın ve kızlara söz atan tacizcileri yakaladık. Enstitüde iki yıl daha okunup komiser, müdür olunuyordu. Ama bunlardan hiçbiri olmadı. Gönlümü emniyette bırakıp musikiye gittim. İki yıllık polislik serüvenim sona erdi. 1954 yılında kadrom, Başbakanlık Basın Yayın Umum Müdürlüğü’ne aktarıldı. Ağustos ayında İstanbul Radyosu’nda, Fenerbahçe’de uzun yıllar sağ açık oynayan Motor Niyazi’nin yanında redaktör olarak göreve başladım...”
“1972 yılında Ferit Sıdal beni İzmir’e çağırdı. İzmir Radyosu’nun musiki yönünden geri düzeyde kaldığını ve atak yapma gerektiğini söyledi. Kabul ettim ve TRT İzmir Radyosu müzik yayınları şefi olarak 10 yıl İzmir’de çalıştım. Radyoculuk hayatımı, tam 25 yıl sonra bitirdim. 1982 yılının mart ayıydı. İzmir Radyosu’na 4 bin 800 nota bırakarak emekli oldum...”
* * *
“Emeklilik devam ederken 1990’da Güzel Sanatlar Genel Müdürü Mehmet Özel aradı. Devlet Türk Sanat Musikisi sınavlarını yapmak için uzman sanatçı kadrosuyla yeniden memur olmamı istedi. 1993 yılına kadar Elazığ, Diyarbakır, Samsun, Konya ve Bursa’da koroların kurulması çalışmalarında bulundum. Televizyonda birçok belgesel çalışma yaptım. “Musikimizden Portreler” bunlardan biriydi. Erol Sayan, Selahattin İçli ve daha birçok sanatçının yaşamını gelecek kuşaklara taşıdık...”
“Beste yapmanın zamanı ve yeri yoktur. Her ortamda yapılabilir. Kimi insan saz çalmayı kimi de şarkı söylemeyi yeğler. Ben bir saz çalabilmeyi çok istiyordum. Saz çalabilmek için günde en az 8 saat çalışma yapmak gerekiyordu. Aile bütçesine katkı yapmam gerektiği için bu kadar zamanı saz  çalabilmek için ayıramadım. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın ilginç bir sözü vardır: “En güzel enstrüman, insan sesidir.” Bu söz beni etkilemiştir...”
“Beste, sözle müziğin uyumudur. Beste, duygulardan yola çıkılarak yapılabilir. Beste yapılırken sözle uyum şarttır. “Ayrılık” derken, dinleyiciye ayrılığı yaşatacaksınız. “Ümitlerin Ötesinde” derken, öteye gideceksiniz. Beste yapanlar kendilerini katiyen zorlamayacaklar. Hem sözü yazacağım hem de besteyi yapacağım diye zorlamak olmaz. Mustafa Nafiz Irmak, “İki defa duymak zordur” diye güzel bir laf etmiştir...”
* * *
“Ben şiiri seçmiyorum. Şiir beni buluyor. Besteci odur ki, şiirdeki sözcüklere ezgi aramaz. Ezgi, o sözcüklerle kavgaya kendi başlar. Soru varsa, ezgilerde duyarsınız. Özlem varsa, ezgilerde bulursunuz. Beste anlatılmaz, yapılır. Zaten beste, şiirdeki sözle müziğin uyumudur. Ben şarkıyı sözcük sözcük ezgilerim. Şiirdeki sözcükler ne anlatıyorsa, ben ezgilerimde onu anlatırım. Şiir sanatında, resim sanatında, beste sanatında “bilimsel verileri biliyorum, beste de yaparım” demekle olmaz. O nosyon yoksa, yüce Allah o vasıflılığı vermemişse ne şiir yazabilirsiniz ne de beste. Olsa olsa tapuya dilekçe olur o...”
“Ressam olmak için renkleri bilmek gerekmez, renk olmak gerekir. Besteci için de önce duygudan yola çıkacaksınız. Ama “hürriyetimi istediğim gibi kullanırım” diye komik de olamazsınız. Onun bir hesabı kitabı vardır...”
“Ben yorgunluğu severek üstlendim. Çok geç saatlere kadar çalışırım. Geçirdiğim günün muhasebesini yaparım. Üzerinde çalıştığım ezgiyi mırıldanırım. Ama siz siz olun uykuda bana uymayın. Uykusuz kalırsınız. Yemek yemede de bana uymayın. Aç kalırsınız. Bir de para harcamada bana uymayın. Batarsınız...”
* * *
İşte Türk müziğinin unutulmaz bestekarı Avni Anıl’ın, arşivimde sakladığım bazı sözleri...
Bu dünyadan Avni Anıl da gelip geçti.