Öyle bir top oynadı ki Fenerbahçe, Lokomotiv Moskova takım halinde felç oldu. Tüm pas bağlantıları, atak kurguları, yerleşim, taktik yapıları yok oldu ve bir Avrupa Ligi takımı olmaktan çıkıp, sıradan bir görüntüye büründü.
Tüm karşılaşma boyunca Fenerbahçe’nin dolaştırdığı topu takip edeceğim derken nefes nefese soluksuz kaldı, güçten düştü.
Hele ikinci yarının hemen başında Fenerbahçe Lokomotiv kalesine öyle bir baskı kurdu ki oyunun bu bölümünde gol olmaması tamamen kalecileri Guilherme’nin kişisel başarısıydı.
Fenerbahçe’yi bu kadar üstün kılan ve farklı kılan şey neydi peki?
Lokomotiv takımının iki aydır doğru dürüst maç yapmıyor olduğunu öncelikle not edelim. Rus takımının oyuncularının neredeyse tamamının (Fernandes hariç) onar kilo fazlası var gibiydi.
Sahaya kaptan olarak çıkmış, herhalde tüm dünyada sağ bek kavramının içeriğini değiştiren, ona bambaşka anlam katan Gökhan Gönül faktörünü en başa yazmak gerekiyor sanırım.
Açıkçası maç öncesinde oyunun kilidini Fenerbahçe’nin sol kanadı çözer diye düşünüyordum; çünkü Volkan Şen’in yükselen form grafiği, takıma oturması, takımının da onunla oynamayı öğrenmesinin etkisi olacağını tahmin etmiştim.
Volkan yine çok iyi bir karşılaşma çıkardı, takımda zaten bu anlamda kötü diyeceğimiz bir adam da yoktu ancak Gökhan Gönül’ün adı çok başka bir yere yazılmalı, hakkını teslim etmeliyiz.
Sağ kanattan yaptığı ve Moskova takımının alışmadığı türden atak bindirmeleri ve peşinden Souza’nın tam da kafasına indirdiği gol pası ilk yarım saatte işi bitirmiş oldu.
Bir sağ bek böyle oynar mı, diye tüm karşılama boyunca Lokomotiv’in teknik ekibi çaresizce düşünmüş olmalıdır.
Sadece bindirmeleriyle değil, dar alanda rakibe uyguladığı baskıyla da hem Fenerbahçe’yi hem de tribünleri ateşledi Gökhan Gönül.
Gökhan Gönül’ün dar alanda ve sağ kanatta yaptığını takımın tamamı tüm sahaya yaydığında Rus ekibi için yapacak bir şey kalmamış oldu.
Fazlasıyla eleştirilen Ozan-Topal-Souza üçlüsünün, bir Kuzey Avrupa takımının güce dayalı oyununu çökerten bir oyun ortaya koyması Fenerbahçe’nin kadro kurgusunun derinliğini ve çeşitliliğini bize göstermiş olmalıdır.
Yine Fenerbahçe taraftarının sıklıkla karşı karşıya getirdikleri Obradoviç-Pereira kıyaslamasında ilk kez Portekizli Hoca, basketboldaki karşılığına karşı bir Avrupa maçında denge sağlamış oldu. Güven verdi.
Güven demişken şunu söylememiz gerekiyor; dünkü karşılaşmada Fenerbahçeli oyuncular yaptıkları işten keyif aldılar. Her geçen dakika ortaya koydukları mücadelenin karşılığını sonuca da yansıtıp, rakibi sahada sadece skor olarak değil, oyun olarak yendiklerinin de farkına vardıklarından bunun olumlu etkisinin ilerleyen haftalara pozitif katkı sağlayacağını düşünüyorum.
Fabiano’ya hiç iş düşmemiş olması gerçekten bu sezon Fenerbahçe’nin oyun karakterinin net ifadesi oldu.
Souza, geldiği günden beri ilk kez hem sonuca gitmede hem de orta alanda ortaya koyduğu futbolla büyüdü, büyüdü, bizim daha önce tanımadığımız, bilmediğimiz ve görmediğimiz bir futbolcuya dönüştü.
Nani biraz daha takım oyununa katkı sağlasa bu takımın futbolu bambaşka yerlere gidebilir.
Tüm olumlu yanlarına karşın Fenerbahçe’nin en temel sorunlarından biri Van Persie’ye hala istenen topların verilememesi, indirilememesidir. Hollandalı maç boyunca resmen ekmeğini taştan çıkardı, aslanın ağzından söküp aldı desek, yeridir.
Üstüne bir de 78. Dakikada Pereira tarafından gereksiz bir şekilde oyundan çıkarılınca kuşkusuz morali de bozuldu, tepki gösterdi. Fenerbahçe’nin bu sorunu çözmesi gerekiyor.
Dünkü değişiklikler bana göre gereksizdi. Takım tam havaya girmişken Pereira’nın oyuncuları kendi haline bırakıp izlemesi ve onunda bundan keyif alması gerekirken, Alper ve Fernandao’yu oyuna alarak takımın tün enerjisini, dengesini, temposunu ve oyun yapısını bir anda değiştirdi.
Bazen teknik adamların da izleyici pozisyonuna geçmesi gerekiyor.
Fenerbahçe'nin bu kadar çok korner atışı kullanıp, bunların hiçbirinde etkili olamaması hücum gücünü ve gol potansiyelini çok düşürüyor. Pereira'nın çözüm üretmesi gereken konuların bir diğeri de bu.
Fenerbahçe adına çok iyi bir karşılaşma oldu. Muhtemelen takıma karşı soğuk duran taraftarın da içini ısıtmış olmalıdır. Tribünler bu şekilde dolar ve canlanırsa Fenerbahçe’nin işi çok daha kolaylaşacaktır.
Sıkıcı ve göze hoş gelmeyen top oynadığını düşünüp, bu şekilde ezberden yorum yapanlar için de Fenerbahçe'nin kompakt, akıcı, baskılı, etkili ve rakiplerini çaresiz bırakan futbolu farklı bir bakış açısı sunmuş olmalıdır!
http://twitter.com/uzaygokerman
