Vitrin Bir Nişantaşı klasiği

Bir Nişantaşı klasiği

29.07.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

Bir Nişantaşı klasiği

Bir Nişantaşı klasiği


Servis son derece profesyonel, dokuz yıllık eski aşçısına da kavuşmuş. Evet lüks ama rahat. Klasik tarzı sevenler için iyi bir seçenek Hasır Restaurant


       Hasır beş yıldan beri Valikonağı Caddesi'nde. Şıkır şıkır ışıklarıyla ağırbaşlı ama davetkar bir görüntüsü var. Dışarıdan öyle şık görünüyor ki, insan ister istemez üstünü başını kontrol ediyor, kıyafetim buraya uygun mu diye. Hiç endişe etmeyin. Zaten artık hiç bir mekanda ne giymeli sorunu yok. Konu "klasikler" olunca da durum değişmiyor. Olduğunuz gibi ya da özene bezene hazırlanıp gidebilirsiniz Hasır'a. Burası giriş dahil üç katlı bir restoran. İçeriye girdiğinizde kapıdaki şatafattan uzak, sade, temiz bir mekan ve güleryüzlü garsonlar karşılıyor. Yerler halı. Artık çok farklı yer döşemeleri var ama hiçbiri halının klasik havasını taşımıyor. Halılar derin ve koyu sohpetlerin habercisi gibi gelir bana, sıcaklık ve samimiyet vaad eder sanki. Masalar geniş ve dip dibe değil. Ferah ferah oturulabiliyor. Müzik bir yerlerden geliyor ya da hiç çalınmıyor. Uzun sohpetli yemekler için tasarlandığından olsa gerek müzik kaygısı yok Hasır'da. Öyle rahat bir ortam ki hiç çekinmeden çoluk çocuk bile gidebilirsiniz. Ya da en ciddi iş yemeklerinizi burada yiyebilirsiniz. Mekan üç katlı, üçyüz kişilik, servis şefi tecrübeli. Herkese uygun bir masayı ve ortamı hemen düzenliyor.
       35 yıllık marka olan Hasır 6 ay önce el değiştirmiş. Yeni sahibi Avukat Yaşar Ağsu. Avukatlığa devam ediyor ama hemen her akşam onu Hasır'da görmek mümkün. Burayı aldığında ilk iş olarak Hasır'ın mutfağına 9 yıl emek vermiş, sonradan ayrılmış aşçıbaşı Ramazan Çelik'i geri çağırmış. Hasır'ın et çeşitleri pek meşhur. Mengenli Ramazan Usta, etleri 3 gün dinlendirmeden mutfağına sokmuyor. Aslında dinlendikten sonra da etler kolay kolay girmiyor mutfağa, çünkü artı beş derece sabit ısıdaki özel odada işleniyor. Etler ancak pişirileceği zaman mutfağa getiriliyor. "Sağlık en önemlisi" diyor Ramazan Usta, "Çok lezzetli bir yemeği yedikten sonra mideniz bozulabilir. Ama bu koşullarda işlenen bir etin zararlı bakteri taşıması mümkün değil".
       Hasır'ın mönüsü etle sınırlı değil. Dünya mutfaklarından kabul görüp benimsenmiş lezzetlere de yer verilmiş. Yaşar Ağsu'ya göre klasik olmak yeniliklere kapalı olmak anlamını taşımıyor. Künefelerin, şekerparelerin arasında tiramisu veya tutmaçın sucuk ızgaranın yanında Çin böreği de var. İş yerleri Nişantaşı'nda olanları da düşünmüş Hasır. Öğlen servisi için hazırlanan 10 ayrı mönü daha ekonomik fiyatlarla sunuluyor.
       Başlangıç için içli köfte ve merakımdan havuç köfte seçtim. İçli köftenin içi de lezzetliydi ama en iyi tarafı dışıydı. Öyle inceydi ki hamuru ağızda zor dağılan o ağır kıvam yoktu. Havuç köftesi ise tam bir bilmece, havucun rengi var kokusu yok, harika bir lezzeti var havuç tadı yok... Hoştu... Denediğim "Kıytırık Kebap" ise lavaş ekmeğinde acı soslu bonfile soteydi. Eti lezzetliydi, sote meselesi biraz aceleye gelmiş gibiydi. Hasır Kebap ise kuzu kaburgasından pişirilmiş tam bir et şöleniydi. Üç parça et ve yanında patates püresi ve garnitürle servis ediliyor. Üç parça etten oluşan bu porsiyon gözünüze küçük gelebilir ama yine de doyacağınızdan emin olabilirsiniz. Hele salata sipariş ettiyseniz doymaktan yana hiç endişeniz olmasın çünkü Amerikan porsiyonlarını aratmayacak büyüklükte servis ediliyor. Yaşar Ağsu "bu porsiyonlar aslında gıda tüzüğüne uygun gramajda, buna uyan pek olmadığı için bizimkiler Amerikalı kalıyor" diyor. Ben "Şefin Salatası"nı istedim. Bu şefin salatası durumu aşçıyı ele veriyor. O salatadan aşçının tavrı çıkıyor ortaya. Ramazan Usta eli bol, gönlü zengin anlaşılan. Bol yeşillikli salatanın üzerinde bir Şütte sandviçine yetecek kadar jambon, peynir ve yeşillik var. Haşlanmış tavuklar ise başlıbaşına bir porsiyon oluşturuyor. Yani şefin salatasını yeyip, yemekten kalkmanız çok mümkün. Bence et yemeğe kararlıysanız şefin salatasını istemeyin, doyarsınız, ete yer kalmaz. Tatlıları denemeden kalkmadım yemekten. Şekerpare ve profiterolün tadı iyiydi ama yazın hamur tatlılarını yememek sadece ağırlığından değil (ki hiç de ağır değildi denediklerim) oda ısısında muhafaza edilemediğinden konuldukları buzdolabının azizliğine uğrayıp bir miktar sertleşmelerinden kaynaklandığını bir kez daha hatırladım. Siz en iyisi tiramisu deneyin. Ve kahveler için yan taraftaki Hasır Cafe'ye geçmenizde fayda var. Burası harika bir sokak kafesi. Serviste Hasır kalitesinden ödün verilmiyor. Üstelik Hasır Cafe keyfi yağmurlu günlerde de devam edecekmiş. Çünkü Yaşar Ağsu'nun "kışlık sokak kafesi" projesi var ve çok yakında hayata geçirilecekmiş.




       Hasır Restaurant, Valikonağı Caddesi, No: 65 Nişantaşı Tel: (0212) 225 45 45


Yazarlar