Vitrin Değişmeyen trend trençkot

Değişmeyen trend trençkot

23.10.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

Değişmeyen trend trençkot

Değişmeyen trend trençkot
Selçuk Metin Kışlık giyimin değişmezlerinden olan ve neredeyse bir asrı geride bırakan trençkotun popülerliğini yitirmemesinin nedeni, kişiyle özdeşleşmesi...
Değişmeyen trend trençkot
Öyle ünlüler vardır ki onlar yaptıkları işler kadar kıyafetleriyle de anılır ve tanınırlar. Nasıl ki fötr denilince ilk akla gelen isim Demirel oluyorsa, trençkot denilince de Hollywood'un ünlü aktörü Humphrey Bogart ilk düşünülen isimdir. Yağmurlu günlerin en çok tercih edilen kıyafeti olan trençkot, bileklere kadar inen uzunluğu ile rahatsız bir giysi gibi görünse de hafifliği ve su geçirmez özelliği ile kış aylarının vazgeçilmez koruyucusudur.
Şemsiye taşımayı sevmeyenler için tam anlamıyla bir kurtarıcı olan trençkot, yalnızca kullanım kolaylığıyla değil, bugüne kadar yarattığı değişik imajlarla da farklı bir özelliğe sahiptir. Kimi zaman bir mafya babasının, kimi zaman bir dedektifin, kimi zaman da pasaklılığı sevenlerin tercih ettiği bu giysi, tamamen zıt karakterdeki insanların hepsinde ayrı bir tarz oluşturdu.
Hollywood, çok trençkotlu görmüştü ama hiçbiri Bogart gibi değildi.
Peki neydi trençkotu bu kadar popüler yapan? Yüzyılın sonlarında moda dünyası bir kısırdöngünün içine girmişti ve modanın üzerinde aşırı bir resmiyet hükümdardı. Ama insanlar artık bu resmiyetten sıkılmıştı ve moda dünyası da insanların bu isteklerini geri çeviremezdi. Bu doğrultuda yeni arayışlara giren moda dünyası, spor giyime ağırlık verdi ve insanlar da rahatlığa önem veren bu tarzı çok kısa sürede benimsedi.
1920'lerde artık etekler bollaşmış, kolalı ve dik yakalı gömlekler artık yerini yavaş yavaş yumuşak yakalılara bırakmışlardı. İşte trençkot da böyle bir dönemde ortaya çıkıverdi. İçi astarlı, su geçirmez pardesü ya da yağmurluk bu yıllarda moda oldu. Terilen veya trevira cinsi kumaştan yapılan, reglan kollu, çift robalı, kemerli ve kemeri zaman zaman toka ile bağlanan, bazen de gelişigüzel düğümlenmesi tercih edilen bu pardesüde renk genellikle beyaz oluyordu.
Trençkot tüm bu özelliklerinin yanı sıra ilerleyen yıllarda apayrı bir özelliğiyle de ortaya çıkıyor ve belli kişilerle özdeşleşip onların bir parçası haline geliyordu. Peki filmleriyle sinema dünyasını kasıp kavuran Hollywood'da bunlar yaşanırken, iki kıtayı birleştiren tek şehir İstanbul'da neler oluyordu?
Yedi tepeli şehir de tüm dünyada esen trençkot rüzgarından payına düşeni alıyordu tabiki. 1940'lı yılların sonlarında bir pardesü 20 lira imiş. Karikatürist Ali Ulvi, "İlk trençkotumu Cumhuriyet gazetesinden aldığım maaşımla edindim," diyor. "Neden trençkot?" denildiğinde ise bu giysinin hafifliğinden, İstanbul'un değişken havalı ikliminde kullanım kolaylığından bahsediyor. Gerçek bir trençkotçu olan Ali Ulvi, hiç de sıradan olmayan bu giysi hakkında ilginç anekdotlar da anlatıyor. İlk İngiliz "Burberry"sini 1968 - 70 yıllarında aldığında, kemerin altındaki üç küçük pirinç halka, hemen dikkatini çekmiş; sormuş soruşturmuş ve hiç kimsenin bu halkaların kerametini bilmediğini öğrenmiş. Günün birinde de Playboy dergisinde, okur mektupları köşesini gözden geçirirken, işin sırrını çözmüş. İkinci Dünya Savaşı sırasında İngiliz subayları için özel olarak yapılan trençkotlara, bomba asmak için diktirilmiş bu halkalar. Sonradan siviller tarafından da o kadar tutulmuş ki, fabrika hemen sivillere yönelik seri üretime geçmiş.
Türkiye'nin diğer tutkun trençkotçularını ise şöyle anlatıyor Ulvi; Orhan Veli'yi, Ankara'da uzaktan görürdüm trençkotuyla diyor. Melih Cevdet'in, Abidin Dino'nun, Orhan Kemal'in trençkotlarından söz ediyor: "Paltoda bir şey var, daha konformist bir şey. Örneğin paltonun üstünde, rölöve şapka düşünülebilir. Oysa trençkot ile fötr şapka... Niye trençkotu seçtik? Humphrey Bogart'a benzemek için mi? Kendi havamıza, trençkotun o konformist olmayan havasını uygun bulduğumuzdan mı? Ama şu bir gerçek ki, her trençkotlu, trençkotunu da kendi kişiliğine uydurur. Daha doğrusu, trençkot onun kişiliğine bürünür. Pasaklı Colombo'nun trençkotu hep kirli ve önü açıktır. Ama genel olarak, gizli bir özeni, 'bayram çocuğu havasında olmamak' endişesini içeren bir bakımlılığın izlerini taşır trençkot."
Evet, erkeklerde özensiz giyimin geçerli olduğu yıllarda değer kazanan trençkotun günümüze değin popülaritesini yitirmemesinin asıl nedeninin, kişilikle özdeşleşmesi olduğunu söylemek yalnış olmaz herhalde.
Sinemanın siyah beyazlı yıllarında yani bütçelerin ve teknolojinin oldukça düşük olduğu günlerde, bir film için ışık ne kadar önemliyse dedektif rolleri için de trençkot o kadar değerliydi. Ancak trençkot sadece dedektiflerin tekelinde de kalmıyordu. Örneğin sinema tarihinin unutulmaz isimlerinden biri olan Orson Welles'in Oscar'lı filmlerden biri olan Third Man'deki kaçış sahneleri... İçki ve ilaç kaçakçılığından aranan Welles'nin puslu Viyana sokaklarındaki koşuşturmacası sinema tarihine meraklı olanların unutmadığı sahnelerdendir. Welles'in savaştan yeni çıkmış Viyana sokaklarının duvarlarında uzayan gölgesi, üzerindeki trençkot ile bir başka anlam kazanırken üçüncü adam filmi de bu muhteşem sahneleriyle Oscar'a uzanmıştı. Ama trençkotlu adamın en mükemmel örneği Humphrey Bogart'tı ki Bogart, trençkotla insan arasındaki bileşimin simgesi haline gelmişti. Hiç kimse trençkotu onun gibi giyemedi. Siyah Borsalino fötrüyle, ta Yeşilçam'a kadar uzanarak Ayhan Işık'tan başlamak üzere, unutulmaz ve değişmez bir imge yarattı. Ancak yine de tek mükemmel trençkotlu hep Bogart oldu. Hollywood'un iki ünlü leydisi de trençkot giymekten hoşlanırlardı.
Özellikle Burberry'nin klasik ekose desenli trençkotları uzun yıllar bütün ünlüleri etkisi altına aldı. İngiliz kraliyet ailesinden tutun da Michael Jackson'a kadar herkes bu trençkottan bir tane edindi. Devlet adamlarının da vazgeçilmez kışlığıydı trençkot. Hemen hepsinin etekleri savrulup yakası açılınca içindeki takım elbiseyi çok daha şık gösteren açık renk bir trençkotu vardı. Erkeği daha erkek, kadını daha dişi gösteren trençkotun mevsimi geldi. Yeni Humphrey Bogart adaylarına şans kapısı hala açık...

Nerede, ne kadar?
  • Beymen: 125 - 300 milyon
  • İGS: 120 milyon
  • Vakko: 230 milyon
  • Burberry's: 349 - 518 milyon
  • Yargıcı: 49 - 80 milyon

  • Yazarlar