Vitrin Lastiği bulan adam

Lastiği bulan adam

21.11.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

Lastiği bulan adam

Lastiği bulan adam
21 Kasım 1998
Nazire KALKAN

Otomobilinizin lastiği ne marka? Bu soruya bir çırpıda yanıt verebilenlerinizin sayısı eminim çok fazla değildir. Oysa çok ufak - tefek şeyleri saymazsak satın aldığımız her ürünün markasını biliriz genelde. Otomobillerimizin olmazsa olmaz parçası sayılan lastik konusundaki bilgimiz ise hammaddesinin kauçuk olmasından ileri gitmez.
Doğrusu ben de kendi otomobilimin lastiğinin ne marka olduğunu bilmiyordum. Herhalde değiştirmek zorunda kalana kadar da merak bile etmeyecektim. Ancak iki hafta önce dünyanın en büyük lastik üreticilerinden Goodyear tarafından Amerika'ya davet edilen Türk gazeteciler arasında yer alınca, bugüne dek pek ilgilenmediğim otomobil lastiği konusunda epey bilgilendim.
Goodyear bu yıl 100. yılını kutlamaya hazırlanıyor. Ortalama şirket ömrünün 20 - 25 yıl olduğu gözönüne alınırsa, 100 yıl bir şirket için az - buz bir zaman değil. Zaten Goodyear'ın tarihi de neredeyse lastik sanayiiyle özdeş. Şirket 1898'te Amerikalı Frank ve Charles Seiberling kardeşler tarafından kurulmuş. Ancak ilk lastiğin üretim bandından inmesi 1901 yılında gerçekleşmiş.
Dikkatinizi çektiyse, Seiberling kardeşler firmalarına ad seçerken kendi soyadlarını değil, Goodyear adını tercih etmişler. Bir kadirşinaslık örneği sergileyerek firmalarına kauçuğun vulkanizasyon (pişirme ve soğuma) sürecini bulan Amerikalı mucidin, Charles Goodyear'ın adını vermişler. Lastik endüstrisi varlığını bir anlamda Charles Goodyear'ın tüm yaşamını bu yolda harcamasına borçlu.
"Harcamak" fiilini kullanıyorum, çünkü Charles Goodyear, yaşarken en küçük bir iltifata mazhar olmadığı gibi, buluşunun sanayileştiğini de görememiş. Öldüğünde 200 bin dolar borcu varmış. Tahmin edeceğiniz gibi paranın tamamını kauçukla ilgili deneylerde kullanmış. Bu uğurda kendisi gibi karısı ve çocukları da yoksulluk içinde yaşamış. Aile o kadar yoksulmuş ki, yiyeceklerini bile komşular sağlıyormuş. Goodyear'ın merkez binasının içinde bir bölüm Charles Goodyear Müzesi olarak düzenlenmişti. Bu müzede mucidi evinde deney yaparken gösteren bir çeşit animasyon düzenlemesi bulunuyor. Bir düğmeye bastığınızda Charles'ın acıklı öyküsünü kendi ağzından dinleme imkanına kavuşuyorsunuz. Bu ilginç Amerikalı kauçuğa gerçekten büyük bir tutkuyla bağlıymış. Kauçuk takım elbiseler giyiyor ve kauçuk bir baston taşıyormuş. Sanırım kauçuğun bugünün dünyasında plastiğin oynadığı rolü oynayacağını düşünüyordu. Müzede sergilenen özel eşyalar arasında Charles'ın elinden çıkmış inanılmaz güzel kolyeler, broşlar bile vardı. Hepsi de kauçuktan yapılmış ve yarı değerli taşlarla süslenmişti.
Ancak Charles'ın karısı Clarissa, takdir edersiniz ki, sonu gelmeyen deneyler yüzünden büyük acılar çekmekte ve kocasını bir an önce para kazanacağı bir işe geçmesi için zorlamaktaymış. Kaderin cilvesine bakın ki, deneylerin başarıya ulaşması da bir anlamda Clarissa'nın sayesinde gerçekleşmiş. Yine bir gün gizli gizli deney yapan Charles, karısının eve erken dönmesi üzerine telaşa kapılarak kauçuk ve kükürt karışımını sobada saklamış. Bu tesadüf dayanıklı ama yine de esnek bir karışımın ortaya çıkmasını sağlamış.
Ancak kesinlikle bir işadamı olamayan Goodyear, buluşunun patentini 1844 yılına kadar alamamış. Bugün onun sayesinde kurulan lastik endüstrisinin dünya cirosu ise 70 milyar dolar.