Vitrin Ne ekersen onu biçersin

Ne ekersen onu biçersin

18.12.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

Ne ekersen onu biçersin

Ne ekersen onu biçersin
"Yaşamın Sihirli Yılları: Okul Öncesi Dönem" adlı kitapta, tüm bir yaşamı belirleyecek kadar önemli olan temel süreçler inceleniyor.

Memetcan Demiray

Ne ekersen onu biçersin
Ağaç yaşken eğilir sözü söylendiğinden bugüne, ne kadar zaman geçti acaba? Geçen haftalarda Epsilon Yayıncılık'ın "Eğitim Dizisi" bünyesinde piyasaya çıkarılan ve "Yaşamın Sihirli Yılları: Okul Öncesi Dönem" adını taşıyan kitap, bu eski sözün erozyona uğramadığını kanıtlıyor.
Prof. Dr. Ayla Oktay'ın kaleme aldığı "Yaşamın Sihirli Yılları: Okul Öncesi Dönem" adlı yapıtın tanıtım yazısındaki şu tümceler, kitabın içeriğini özetliyor: "(Bu kitap) Bu çağda çocuğu olan anne babaları, eğitimcileri ve geniş anlamda toplumdaki tüm yetişkinleri, 0 - 6 yaş çocuğunun özellikleri ve ihtiyaçları konusunda duyarlı kılmak amacıyla hazırlanmıştır."
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Pedagoji Bölümü'nü bitirerek aynı üniversiteden doktora derecesini alan Prof. Dr. Ayla Oktay, yaklaşık 300 sayfalık kitabının "Önsöz"ünde, okul öncesi dönemde yaşanan ve yaşanmayanların tüm yaşam üzerinde belirleyici öneme sahip olduğunu vurgularken; "Bu dönemde çocuğun sağlığı ve beslenmesi kadar, aile ortamının ona sağladığı sevgi ve şefkat de son derece önemlidir," diyor. Oktay, "toplumun ihtiyacı olan nitelikli insan gücünün yetiştirilmesi" için de okul öncesi dönemi temel kabul ediyor.
Oktay 21. yüzyıldaki eğitimin geçen yüzyıldan kopuk ele alınamayacağını vurgularken, kitabın ilk bölümünde "çocuk hakları" konusunu ulusal ve uluslararası ölçekte inceliyor. Kitabın ikinci bölümü ise bir hayli önemli. Oktay, "Okul öncesi eğitim düşüncesine tarihsel bir bakış" adlı bu bölümde, Comenius'tan Leo Semenovich Vygotsky'de değin birçok önemli düşünürün görüşlerine yer veriyor. Jean Jacques Rosusseau ve John Locke, bu önemli düşünürler arasında öncelikle göze çarpıyor.
Kitabın üçüncü bölümünde ise bu kez "okul öncesi eğitim", ülkeler bazında inceleniyor. Bölümde dikkat çeken; Türkiye dışında hiçbir üçüncü dünya ülkesine yer verilmemiş olması. Prof. Dr. Ayla Oktay, Türkiye'deki çocukların "okul öncesi eğitimini" de, "İmparatorluk Dönemi" ve "Cumhuriyet Dönemi" olarak ikiye ayırarak inceliyor. Bu bölümün de daha çok ansiklopedik bilgiler içerdiği için "arşivlik" olduğu ve fakat Cumhuriyet Dönemi'nde geçen uzun süreci homojen olarak ele aldığı söylenebilir.
Çocuklukta oluşan tutumlar ve okul öncesi çocukların yaşadığı süreçler ise döndüncü bölümün konusunu oluşturuyor. Bu sayfalar, salt çok bilinen ve biyolojiyle iç içe olduğundan kuşku duyulmayan bilgileri içermekle kalmıyor; satır aralarında bazı pratik bilgiler de sunuyor. Aynı satır arası mesajlarına, daha yoğun olarak "Aile"yi inceleyen beşinci bölümde rastlandığını söylemek olası. "Kardeşler arası ilişkiler", "Şımarıklık" ve "Temel Alışkanlıkların Kazandırılması" gibi ana başlıklar altında, okul öncesi dönemin temel sorunları ele alınıyor.
Kitaptaki toplum bilim içeren tek başlık "Aile" değil. "Kitle iletişim araçları ve bilgisayar" maddesi altında, Prof. Dr. Ayla Oktay, toplumsal bilincin belirlenmesinde - olumlu ya da olumsuz - en önemli etkiyi kitle iletişim araçlarının yapabildiğinden hareketle, çocuğun bunlardan nasıl etkilendiğini inceliyor. Prof. Dr. Ayla Oktay'ın son bölümde incelediği konu ise; "Okul öncesinden ilköğretime geçiş" adını taşıyor.