Vitrin Sizin özel sağlık sigortanız var mı?

Sizin özel sağlık sigortanız var mı?

08.03.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

Sizin özel sağlık sigortanız var mı?

Sizin özel sağlık sigortanız var mı
7 Mart 1998
Nazire KALKAN

Henüz lise yıllarımdayken, yaşlıca birinden şöyle bir söz duymuştum: "Medeni bir insanın sahip olması gereken 3 şey vardır: Pasaport, kütüphane ve özel sağlık sigortası kartı."
İlk ikisini anlamak kolaydı da üçüncüsüne o zamanlar pek anlam verememiştim. Gene de biraz didaktik bir üslupla dile getirilen bu cümle bilinçaltımda bir yerlere nüfuz etmiş olmalı ki, kendime bir yaş sınırı saptadım ve o yaşa bastığımda hemen bir sağlık sigortası yaptırmaya karar verdim. Ve bu kararımı da zamanı geldiğinde uygulamaya koydum. Bu bir anlamda benim kendi kendime verdiğim bir doğum günü armağanıydı. 3 yıldır özel sağlık sigortam var. Gelelim, 3 yıldır neler öğrendiğime...
Ben zaten sağlık sigortası konusunda akıllı hareket edebilecek kadar bilgili ve donanımlı bir konumdaydım. Hemen anladınız tabii, kendimi öyle görüyordum. Poliçelerin o minik puntolu yazılarını okumadıkları için olmadık hastalıklarını sigorta şirketine ödetmeye kalkan, pahalı tedavilere girişip sonra da dımdızlak ortada kalan başka tüketicilere benzemezdim.
Ben her şeyi zaten sular seller gibi biliyordum. Dahası bu işin mantığını kavramıştım vs.
Her ne kadar bu saydıklarımda gerçeklik payı yüksek olsa da, geçen zaman gösterdi ki herkes gibi ben de yaş tahtaya basabilirmişim. İlk yıl sigorta şirketimle aramda en küçük bir sorun bile çıkmadı. Sigorta şirketlerinin birinci yılı tamamlamadan doğum ve bazı ameliyatlar gibi teminatları kapsamadığını biliyordum. Zaten her ikisi de benim için söz konusu değildi.
Özel sağlık sigortamın birinci yılında yalnızca bir kez doktora gittim. Yalnızca basit bir muayeneydi ve doktor ilaç bile yazmadığı için sigorta şirketimle muhatap olmam gerekmedi.
İkinci yıl, şirketten poliçemi yenilemek için yine aynı elemanı gönderdiler. Görüşmeye geldiğinde yüzünde adeta güller açmaktaydı. Laptop'unu açtı ve ilk yıl yaptığımız limitleri dolar bazında aynen koruyarak bir rakam çıkardı. Hemen arkasından da yüklü bir hasarsızlık indirim yaptı. Ödeyeceğim prim neredeyse yüzde 35 oranında azalmıştı. Enflasyonu da hesaba katınca bir yıl öncekinden çok daha düşük prim ödemiş olacaktım.
Hayatımdan memnundum. "İyi ki şu sigortayı yaptırdım" diye kendi kendimi tebrik ettim.
Aynı yıl benden özenen birkaç arkadaşım daha akıllıca bir iş olduğuna karar vererek özel sağlık sigortası yaptırdılar.
İkinci yıl da pek sağlıksız sayılmazdım. Yalnız bir hata yaptım ve iki kere gribe yakalandım. Aslında grip olunca doktora gidenlerden değilim. Ama her ikisinde de ertesi gün mutlaka ayağa kalkmak gerekiyordu. Lamı cimi yoktu. Mecburen gece yarısı hastanelere taşındım. İlkinde, Bağdat Caddesi'ndeki anlaşmalı bir poliklinikte doktor yalnızca bir ağrı kesici / ateş düşürücü yazıp gönderdi. İkincisi biraz daha ağır bir vakaydı. "Mutena" bir hastaneye gidildi. Hepsinde aynı uygulamanın yapıldığını bildiğim için bu sütunlarda hastanenin adını belirtmeye gerek duymuyorum. Doktor hemen özel sağlık sigortam olup olmadığını öğrenmek istedi. "Var" yanıtını alınca, "o zaman size bir sarılık testi yapalım," dedi. Yüzümdeki endişeyi fark edince de "merak etmeyin canım, her ihtimale karşı" diye ekledi.
Sonuç beklendiği gibi "negatif" çıktı. "Her ihtimale karşı" sarılık olmadığım anlaşılmıştı. Gene bir ağrı kesici / ateş düşürücüyle geçiştirildi.
Birkaç ay sonra ikinci yılı da doldurdum. Üçüncü poliçe için yine eleman geldi. Ancak eleman terfi etmişti. Artık merkezden gönderilen bir satış elemanı değildi. Kendi adına bir acenta açmıştı. Nedense bu sefer gözüme eskisi kadar güler yüzlü görünmedi.
Laptop'u açtı. Yine bir hesap çıkardı. İnanılmaz, geçen yıl ödediğimin neredeyse 3 katıydı. İndirim filan da yoktu. "Nasıl yani, ben yalnızca iki kere muayene oldum" diye itiraz edecek oldum. Önüme hemen hasar - prim oranını koydu; "mutena" hastanedeki sarılık testi geçen yıl ödediğim primin neredeyse üçte ikisine eşitti. Öylesine yapılan bir test bana pahalıya mal olmuştu.
Ama özel hastaneler bunu hep yapıyor. Sağlık sigortası olanlara hemen televizyonlu, en lüks odalar öneriliyor. Nasıl olsa sigorta şirketi ödüyor diye faturalar iyice şişiriliyor. Bu işten zararlı çıkansa hep tüketici oluyor. Çünkü sigorta şirketleri nasıl olsa bu faturaların acısını hastadan sürprim alarak, poliçe fiyatlarına yansıtarak çıkartmanın bir yolunu buluyorlar.

nkalkan@milliyet.com.tr