Vitrin Zihniyet

Zihniyet

24.04.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

Zihniyet

Zihniyet
Zihniyet
Emre AKÖZ

İnsan kaynakları alanında Türkiye'nin ilk uzmanlarından biri olan Cüneyt Ülsever'in "Teneke Evin Torunu" adlı kitabı geçenlerde piyasaya çıktı (Timaş Yay.). Bir dönem siyasete de bulaşmış olan Ülsever bu kitabında Prof. Şerif Mardin'den Erol Aksoy'a, Bülent Şemiler'den Mesut Yılmaz'a kendisinde iz bırakan insanların portrelerini çizmiş. Ortaya öznel ve sıcak denemeler çıkmış.
Bakalım Mesut Yılmaz'ın zihniyetini ortaya koymak için Ülsever nasıl bir anı seçmiş...
"Bir TV ekibi Mesut Yılmaz'ın evinde çekim yapıyor. Programın kahramanı Yılmaz. Ancak o zamanlar üç dört yaşında olan oğlu Hasan, bütün sevimliliği ile kameraların ilgisini üzerine çekebilmek için yanıp tutuşuyor. Çeşitli şaklabanlıklarla rol çalmaya uğraşıyor. Kameramanlar da arada bir kamerayı Hasan'ın üzerine tutup onu da çekiyormuş gibi yapıyorlar. Ancak cin Hasan meseleyi hemen çözüyor; kendisi ile gerçek bir çekim yapılmadığının farkında. Gerçek bir şov yapması gerektiğini biliyor. Bahçede kazılmış bir çukur var. Ancak en fazla yirmi otuz santimetre derinliğinde. Hasan büyük bir kahraman edası ile çukura atlıyor ve kameramandan bu zorlu sahneyi görüntülemesini istiyor. Kameraman şaka yollu:
'Niye seni çekeyim,' diye soruyor.
Hasan'da cevap hazır:
'Çünkü bunu babam yapamaz.'
Kameraman gayri ihtiyari soruyor:
'Neden?'
Cevap yine hazır:
'Babam risk almaz.'
Yıllar sonra düşünüyorum: Acaba Mesut Yılmaz'ı en iyi küçük Hasan mı tanıyordu?"
İşte böyle. Risk almayan bir zihniyet yapısına sahipseniz neticede olayların size uygun bir biçimde akması için dua etmekten başka çareniz kalmaz. Çünkü risk almazsanız kıpırdamazsınız. Harekete geçmediğinizde ise hayat nehrinin sularına kapılıp gidersiniz. Ondan sonra da denize mi ulaşırsınız, yoksa bir çölün kızgın kumları sizi yutup, buharlaştırır mı, onu bilmem.

* * *
Zihniyet mihniyet deyince konuyu sadece siyaset ile kısıtlamayın. Geçen haftanın en ilginç haberlerinden biri Almanya'dan geldi. Loto'da 6 üzerinden 5 bilenler genellikle 7 ila 15 bin mark arasında para ikramiye alırmış. Ancak bu kez 380 mark ile yetinmişler. Halbuki kazanan numaralar şöyleymiş: 2 - 3 - 4 - 5 - 6 - 26... Kimin aklına gelir böyle bir dizinin çıkacağı? Ama işte işin sırrı tam da burada. "Bir çıkarsa trilyoner olurum," diyerek bu numaraları yazanlar ve "biricik" olduğunu sananlar hüsrana uğramış. İşin eğlenceli yanı kazanan seride 26 yerine 1 yazmış olsalar ikramiye daha da azalacakmış! Bu konuda araştırma yapan matematikçiler "Sakın kolonları doldururken bir şekle benzetmeyin," diyor. Bu tip "batıl" hesapların bir işe yaramadığını söylüyorlar.
Halbuki ben geçen hafta "gülen adam" figürü yapmıştım!

e-mail:eakoz@milliyet.com.tr
faks: 0212 5056431

Yazarlar