Yazarlar 50 yılın vicdan arşivi

50 yılın vicdan arşivi

18.07.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

50 yılın vicdan arşivi

50 yılın vicdan arşivi


       50 yaşında olsanız (belki öylesinizdir)...
       Şöyle bir geçmiş muhasebesi yapsanız...
       Ama vicdanınızla ve açık yüreklilikle...
       "Başarılarınız"ı hatırlayıp anlatırken neleri sayarsınız öncelikle?
       Günahlar, hatalar, yanlışlar, birer "başarı" unsuru olarak gündelik kaygılarda işinize yaramış dahi olsa, o gün ya da daha sonra da "öyle gerekiyordu" maskelerine bürünseler de, övünme kaynağınız olabilir mi?
       Övüncünüz de, gururunuz da; her kesimden başkalarının "en geniş ortak kabul paydası"nı arar.
       Bir nevi "saygı"yı arar.
       Sevgiyle iç içe bir saygı.
       Hani, gökkubbede baki kalan hoş sadayı.

       . . .

       Bir gazetenin vicdan muhasebesinin de böyle bir şey olduğunu sanıyorum.
       İnişli çıkışlı yıllar içinde, çok sayıda kişi, şu ya da bu şekilde emek ve akıl koyar; hem her birinin katkısıyla, hem de her birini aşan bir şekilde bir kimlik oluşur, yerleşir.
       "Kimlik?"
       Övüncünüzü ve gururunuzu bu "kimlik"te ararsınız.
       O, gündelik kaygıların, hırsların, dalgalanmaların, "başarılar"ın ötesinde, kalıcı olan ve her samimi vesilede öne çıkardığınız değerlerin bütünüdür.
       Ayrıntıya inip "başarı"nın örneklerine baktığınızda, o saygıdeğer kimliğe uygunları, "saygınlar"ı çıkaracaksınızdır arşivinizden.
       Kendi kimliğinizin "başarı" öyküleri, size özgü olanların, mesleğin evrensel ilkelerine de uyumlu ve sadık olanları arasındandır.
       Bu "doğru" arşiviniz, geleceğinizin de omurgasıdır.

       . . .

       Milliyet, günümüzün "büyük" gazeteleri arasında sayılsa da, geçmişte çok daha küçük ölçeklerde iken de tescil ettirdiği büyüklüğünü, diğerlerinin büyüklük değerlerinden farklı değerler üstünde inşa ve tahkim etmişti.
       O özgün değerler, duru bir vicdan muhasebesinin de temel taşlarıdır işte.
       50'nci yıldönümü, bunların hatırlanması ve hatırlatılması açısından da iyi bir vesile.
       Yine de, başkalarının anlayacağı dilden özet bir "başarı" örneği de vermek gerekirse... Mesela, Milliyet; o günlerde elinde dağıtım şirketi, bir televizyon kanalı, arkasında hükümet desteği olmadığı halde, hatta o bir yana, Başbakan - iktidar öfkesi sıcak olduğu halde, kendisini boğmak için işbirliği yapan iki gazeteden, "En büyük" olanını, Hürriyet'i altedip satın alabilen gazetedir.

       . . .

       50 yılın bugün hayatta olmayan nice köşe taşını, Ali Naci ve Ercüment Karacan'ı, Abdi Bey'i, Namık Ağabey'i, Çetin Emeç'i ve tüm kayıpları saygıyla anıyorum...
       Başta Aydın Doğan, kimi artık burada olmasa da, eski - yeni tüm çalışanlarına ve eski - yeni tüm Milliyet okurlarına, bu "her şeye rağmen farklı" gazetenin geniş ailesine, "ailenin bir ferdi" olarak nice "değerli - başarılı" yıllar dilerim.

       . . .

       Not: Bu kez tamamen "dinlence" amaçlı bir hoşça kalın. Ağustos başına kadar. En iyi dileklerimle.
      


Yazara E-Posta: umur.talu@milliyet.com.tr