Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       Bir şeyi artık çok iyi anladım. İnsanlarımızın kıymetini sağlıklarında değil, ancak öldükten sonra anlıyoruz. Abdi İpekçi, Çetin Emeç, Uğur Mumcu, Turgut Özal, Ahmet Taner Kışlalı, Barış Manço ve en son olarak da Kemal Sunal'da buna bir kez daha şahit olduk.
       Sunal'ın cenazesini dün neredeyse tüm ulusal televizyon kanalları canlı olarak yayınladı. Tıpkı daha önceki cenazeler gibi. Cumhurbaşkanı'ndan sokaktaki vatandaşa kadar hemen herkes arkasından göz yaşı döktü. Tıpkı geçen yıl Barış Manço'nun arkasından olduğu gibi. Ama Barış Ağabey'i de, ulusça arkasından ağladığımız diğer isimleri de o kadar çabuk unuttuk ki!..
       Abdi İpekçi'nin, Uğur Mumcu'nun, Çetin Emeç'in, Ahmet Taner Kışlalı'nın katillerini bulabildik mi? Oysa arkasından namus sözleri verip, günlerce göz yaşı dökmüştük. Yine günlerce ardından gözyaşı döktüğümüz Özal'ın kabrini günde kaç kişi ziyaret ediyor? Barış Ağabey'in bir ömür uğrunda mücadele verdiği telif hakları yasası ne oldu?..
       Kemal Sunal, sağlığında sömürülen sanatçıların en başında geliyordu. Evet o bir ekol olmuştu. Filmleri 20'nci gösteriminde bile hala reyting rekorları kırıyor. Peki ama ona katkısı ne oluyordu? Cebine beş kuruş para mı giriyordu? Hayır, hayır, hayır.
       O bunun için büyük mücadeleler verdi. Mademki cumhurbaşkanıyla, başbakanıyla, milletvekilleriyle, halkıyla, medyasıyla onu bu kadar çok seviyoruz, o halde gelin Kemal Sunal'ların bundan sonra sömürülmelerini önleyecek yasal ve etik değerleri hayata geçirelim. Yoksa, dökülen gözyaşlarının, timsahın gözyaşlarından bir farkı kalmaz...
       O, çok farklı karakterleri, çok büyük ustalıkla oynayan büyük bir sanatçıyı. Sadece komik adam olarak anılması büyük haksızlık! Olup bitenleri, bir yerden izliyor olsaydı kesinlikle yapmayın yahu derdi...
       Üniversite adaylarına yönelik bir panelde birlikte konuşmacıydık. Sanatçı kişiliğinden çok, eğitim konusunda verdiği mücadelenin örnek alınmasını istiyordu. 50'sinden sonra üniversiteyi bitirdi. Onunla da kalmadı mastır yaptı. Ben bu noktadan sonra profesör olsam ne olur diyordu. Vermeye çalıştığı mesaj; okumanın, öğrenmenin, kendini geliştirmenin yaşı olmadığıydı. Bunu da başardı.
       Türkiye'nin en çok tanınan, en çok sevilen ve izlenen sanatçılarından biri olmasına karşın, yeni yetme sanatçılara göre çok mütevazı koşullarda yaşıyordu. Kimilerine göre cimriliği, kendine göre ise tutumluluğu ondandı. Belki de ilk kez hak ettiği ücreti e - kolay'dan almıştı. Ama onun da keyifle tadını çıkaramadı.
       Filmleri rahatlatıyordu. Birinden birini izlemedim diyen yalan söyler. Küfürleri de dilden dile dolaşıyordu. Ortak bir küfür literatürü oluşturmuştu. Çocuklar ilk küfürü ondan öğreniyordu. Bu yüzden de filimler RÜTÜK tarafından hep bip bip'leniyordu. Küfürü bile güldürüyordu...
       Özetin özeti: Sevgimizi hiç olmazsa bu kez icraata dönüştürelim. Eğer Kemal Sunal'ı gerçekten seviyorsak, onun ve arkadaşlarının hiç olmazsa bundan sonra sömürülmelerine izin vermeyelim. Eminim ki işte o zaman kabrinde çok daha rahat uyuyacaktır...
       Ailesine, sevenlerine Allah sabır versin...



Yazara E-Posta: aguclu@milliyet.com.tr