Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

DÜNYA çocuğu keşfedeli çok oldu. Biz ise yeni yeni farkına varıyoruz. Ama hala, çocuklara bırakabileceğimiz en iyi mirasın, eğitim olduğu konusunu yeterince anlatabilmiş değiliz.
Ülkelerin zenginlikleri, artık klasik yöntemlerle değil, eğitilmiş insan sayısı, çocuklara sağlanan olanaklar, bilime katkı gibi yeni kriterlerle ölçülüyor.
ABD bile, eğitimde, kendine örnek ülke olarak Almanya'yı alıyorsa, bunun bir nedeni var.
Almanya, hem çocuklarına, hem de onların eğitimine fazlasıyla önem veriyor. Çocuğu, daha anne karnındayken takibe alıyor. Aylık kontrole gitmeyen anne adayını, adeta polis zoruyla muayeneye getiriyor. Doğumundan sonra da sağlıklı bir yaşam südürebilmesi için hem her türlü ortamı hazırlıyor, hem de bizde olduğu gibi ayda 150 bin liralık göstermelik yardımlarda değil, ciddi katkılarda bulunuyor. Dahası, okul öncesi eğitimi, bu yıldan itibaren zorunlu hale getirdi. Dahası, çocukların ilgi ve yetenekleri doğrultusunda eğitim görebilecekleri bir sistem geliştirerek, "fire"yi minumuma indirdi.
Şimdilik, "darısı bizim de başımıza" demekten başka elden bir şey gelmiyor. Ama bu konuda, özellikle devletin katedeceği çok fazla yol var.
Söz çocuktan açılmışken, geçtiğimiz hafta Ankara'da düzenlenen "Anadili Eğitimi ve Çocuk Kitapları Sempozyumu"ndan söz etmeden geçemeyeceğim. Ankara Üniversitesi Dil Öğretim Merkezi TÖMER tarafından düzenlenen panelde, pek çok yazar, çizer çocuğu keşfetmenin mutluluğunu yaşadı.
Sempozyumun önemi, sayıları çok fazla olmayan çocuk kitabı yazarımızdan Gülten Dayıoğlu'nun şu sözlerinde gizliydi:
"Çocuk kitabı yazdığım için beni küçümseyenler oldu. Ama yaptığım işin ne kadar doğru olduğunu şimdi çok daha iyi anlıyorum..."
İnsanların zihinsel gelişimlerinin ve yaşamları boyunca öğrendiklerinin üçte ikisini 7 yaşına kadar, yüzde 80'nini de 12 yaşına kadar öğrendikleri söylenir. Bu çağda çocukların en büyük dostunun da, kitap olduğu bilinir. Ama şimdi yerini, her türlü denetimden uzat televizyon aldı.
Durum böyleyken, çocuklara yönelik her şeyin hafife alınmasını affetmek mümkün değil. Eğitime, çocuğa önem veren ülkelerde, okul öncesi ve ilkokul öğretmenleri, lise öğretmenlerinden daha fazla eğitim alırken, bizde en hafife alınan ve kim bulunursa sınıfa sokulan nedense hep ilkokullar oluyor!
Türkçeyi olduğu gibi çocuklarımızı da ciddiye alarak bu konuda ciddi çalışmalar yapan ve çocuk yazarlarıyla, çocuk kitabı basan yayınevlerini ödüllendiren, yüreklendiren, onore eden Ankara Üniversitesi'ne ve TÖMER'e, biz de çocuklarımız adına teşekkür ediyoruz.
Ayrıca ödül alan Yalvaç Ural, Gülten Dayıoğlu, Muzaffer İzgü, Hüseyin Yurttaş, Ayla Kutlu, Aytül Akal, Fatih Erdoğan, Hidayet Karakuş, Tarık Dursun K., Nezihe Meriç ile Bilgi, Yapı Kredi, Can, Altın Kitaplar, Cem, Mavibulut, Uçanbalık, Milliyet, Ya - Pa ve İnkılap yayınevlerine de yine çocuklarımız adına hem teşekkür ediyoruz, hem de bu yöndeki çalışmalarını daha da zenginleştirerek devam ettirmelerini diliyoruz...