Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Milyonlarca veli daha iyi bir lise ve daha iyi bir üniversite peşinde koşuyor. Çünkü daha iyi bir geleceğin yolu daha iyi bir eğitimden geçiyor.

Yaz geldi, geçiyor, tatil, hiçbirinin aklına bile gelmiyor, çünkü hâlâ doğru okulu bulabilmiş değiller, bulsalar bile ya puanları yetmiyor ya da paraları.

Puanı yüksek olmayanların hayal kurmaya hakları yok diyebilirsiniz ama eğer Türkiye şampiyonuysanız, o kadarcık hakkınız olsun!

B.K. okulundan birincilikle diploma aldı. LGS’de de Türkiye şampiyonlarından biri oldu. Anne, matematik öğretmeni, baba da üniversitede doçent.

Haberin Devamı

Kızlarıyla gurur duydular, akıllarından Robert geçse de hiç dillendirmediler. Çünkü tüm maaşlarını oraya yatırsalar yine yetmezdi.

Burs için başvurmalarını önerdim. Bulundukları kentin ileri gelenleriyle konuşmalarını söyledim ama nafile.

Robert, “Burs için başvuran o kadar çok var ki herkese vermemiz mümkün değil” dedi. İlgili kentin Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı da “Aynı durumda, daha zor durumda olanlar var ama yine de iş adamlarından destek isteyeceğim” dedi.

Sonuç, dünkü kayıt döneminde Robert’e kaydını yaptıramadı!

Tekrar şans doğar mı? Muhtemelen doğacaktır ama hâlâ görünen bir yeşil ışık yok!..

Yurt dışına kaçan beyin göçünü tersine çevirmek için elimizden geleni yapıyoruz, peki ya elimizdekiler için kim taşın altına elini koyuyor?..

Meslek liseleri

Üreten bir Türkiye için üreten gençler gerek! Bunun yolu da meslek liselerinden geçiyor. Ama nedense ne devlet ne anne babalar ne de eğitimciler olarak bunu hiçbirimiz kabullenemedik.

Başarılı bir öğrencimiz, gelip meslek lisesinde okumak istiyorum dese, onu önce biz vazgeçirmeye çalışıyoruz!..

Gelişmiş ülkelerde öğrencinin üçte biri ancak üniversitelere yönlendirilir. Genel istek de bu yönde. Oysa bizim gibi ülkelerde tek hedef vardır, o da üniversite!

Bu yolda, son 50 yılda, on milyonlarca gencimizi heba ettik. İş, güç, meslek sahibi olamadan hayatın çarkları arasında eriyip gittiler.

Tek hedef vardı, o da diploma. Milyonlarcası afili diploma sahibi oldular. Kimi avukat oldu, kimi de mühendis, öğretmen, iktisatçı ya da sanatçı!..

Haberin Devamı

Şu anda ellerinde diplomanın ötesinde bir şey yok! O da bir şeye yaramıyor. Keşke her birine önce altın bir bilezik yani meslek kazandırabilseydik. Sonra eğitimine devam etmek isteyen ederdi. Ama biz ne yaptık?

Meslek liselerini meslek adamı yetiştiren okullar olmaktan çıkarıp, üniversiteye öğrenci hazırlayan, daha doğrusu, hazırlayamayan kurumlar haline getirdik. Yıllardır asla vazgeçilmeyen umut tacirliği, sadece ve sadece dershane sektörünü büyüttü. Peki, bu ne işe yaradı?..

Artıları olmadı mı? Elbette oldu ama peki ya götürdükleri?..

Kaybolan yıllar, yitirilen hayaller, harcanan paralar ve en önemlisi de bir türlü elde edilemeyen kazanımlar!

Ne akademik başarı yükselebildi ne isteyen istediği mesleği seçebildi ne de onca eziyetin ve masrafın karşılığı olarak bir iş bulunabildi.

İşsizlik sıralamasının en tepesinde şu anda üniversite mezunlarının bulunması tesadüf değil.

Bu tabloyu el birliğiyle hepimiz yarattık...

Ümit kıvılcımları her şeyiyle tükenmiş değil! Bakın hâlâ bu konuya kafa yoran öğretmenlerimiz var. Umarız Ankara ve velilerimiz bir nebze de olsa bu sese kulak verirler!..

Haberin Devamı

Aidiyet hissi

Daha güzel bir geleceğin temelleri ülkenin geleceğine inanan gençlerle atılır. Ama onları öylesine hoyratça kırıp, döküyoruz ki tüm değerleri yerle bir oluyor.

En zor zamanlarında onların yanlarında olalım ki gelecek söz konusu olduğunda yurt dışındalarsa koşa koşa gelsinler, yurt içindeyseler de “Vatanımın her köşesi benim memleketim” diyerek, her yere koşa koşa gitsinler.

Bu o kadar zor mu? Kesinlikle hayır! Yeter ki onları anlamaya çalışalım, ellerinden tutalım...

Özetin özeti: Ülke olarak, o, bu, şu derken, çocuklarımızı unuttuğumuzun acaba kaç kişi farkında?