Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Milli Eğitim’in çözülmez denen ve kangrene dönüşen en önemli sorunlarından birisi nihayet çözülüyor.
Ak Parti döneminde ve onun öncesinde, fen ve anadolu liselerinde, on binlerce kontenjanın boş kalmasına neden olan liselere kayıt sistemi nihayet değişiyor!
Bundan böyle, fen ve anadolu liseleri ile kolejlere girişte, tıpkı üniversite giriş sınavlarında olduğu gibi tek sınav ve tek yerleştirme sistemi uygulanacak. Böylece, kolejlerle, anadolu liseleri arasındaki gel-git nedeniyle boş kalan on binlerce kontenjan açığının önü kesilmiş olacak.
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, yıllardır devam eden yanlış sistemin bir ay içerisinde değiştirileceğini ve devlet liseleri ile özel okulların tek sınav ve merkezi yerleştirme ile öğrenci alacağını “müjde“ledi.
Avcı, fen ve anadolu liselerinin dolmayan kontenjanlarıyla ilgili olarak da, “Bu boş kontenjanların doldurulmasını herkesten çok ben istiyorum. Ama mevcut sistemde dolmalarına imkan yok. Tüm seçenekleri araştırdık. Bayramdan sonra kayıtlara devam edilse bile kontenjanlar yine dolmayacak. Ayrıca okulların açılmasının üzerinden neredeyse bir ay geçeceği için öğrencilerin ve okulların düzeni bozulacak” dedi.
Kendisine, önceki yıllarda da benzer durumların oluştuğunu ve sistemin düzeltilmesinin hep gelecek yıla ertelendiğini hatırlatmamız üzerine, “Bu yıl böyle olmayacak. Bir ay içerisinde sistem değişecek” sözü verdi...

Tek sınav, tek tercih
Eğitimin hiçbir sorunu çözümsüz değil. Yeter ki istensin.
Bugün getirilmek istenin sistemi, yıllardır dile getiriyoruz. Ama nedense, önceki bakanlar, sistemi ve yanlışlarını oturup öğrenme yerine, işi hep bürokratlara havale ettiler.
Onlar da kendi getirdikleri sistemi savunma adına yanlışta ısrar ettiler ve milyonlarca öğrenci ve velinin ahını aldılar.
Peki şimdi ne oldu da, bu yanlıştan vazgeçiliyor?
Önümüzdeki seçimler elbette önemli ama çok daha önemli olan fen ve anadolu liselerinde halen 50 bine yakın kontenjanın boş olması.
Bürokratlar, bu konuda hala Bakan Bey’i yanıltmaya devam ediyorlar.
Kontenjan açıklarının çok da önemli olmadığını, bugün için var olan, o boş kontenjanların gelecek yıllarda tümüyle dolacağını söylüyorlar.
Bakan Bey’i bilmeyiz ama, biz bu gerekçeleri yıllardır dinliyoruz ve değişen bir şey yok. Bundan sonra da olmayacak.
Bakan Bey, keşke bu konuda biraz da velileri ve okul müdürlerini dinleyebilseydi...
Değişim zamanı
Eğitimdeki sorunlar yumağı küçüleceğine daha da büyüyor ama bekleyin yakında çok şeyler değişecek.
Hem de değişmez denilen çok önemli konularda çok önemli adımlar atılacak.
Bütün bunlar, seçimler nedeniyle mi yapılacak yoksa zorunluluk ve ihtiyaçtan mı?
Orası o kadar önemli değil.
Önemli olan yapılması gerekenlerin yapılması ve sanki o zaman geldi.
Peki ‘devrim’ niteliğindeki bu değişim, sorunlara çözüm mü getirecek yoksa işleri daha da içinden çıkılamaz hale mi sokacak?..
Umarız, doğru olan yapılmaya çalışılırken, yeni yanlışlar yapılmaz...
Yoksa, daha önceleri çok olduğu gibi bugünü de arama noktasına gelebiliriz.
Bakan Avcı, bu konuda çok dikkatli. Ancak, üzerinde öylesine baskı var ve bürokrasi öylesine duruma hakim ki, ona ne kadar oyun alanı bırakacaklar, işte o hiç belli değil!
Bakalım bu kez, yine bürokrasi mi kazanacak yoksa siyaset mi?..

Şubatta atama var mı?
Şubatta atama yapılmayacağına yönelik defalarca açıklama yapıldı. Hem de en üst makamlar tarafından. Yapılmaya da devam edecek. Ama buna rağmen, ben hala şubatta atama olabilir diyorum. Çünkü, ne zaman seçim olsa, şubatta hep atama yapıldı. Daha da önemlisi, yüz binlerce öğretmen görev, milyonlarca öğrenci de öğretmen bekliyor.
Geçen yıl bir inat uğruna atama yapılmadı da ne oldu?
Ya da önceki yıllarda şubatta hep atama yapılıyordu da ne zararı görüldü?..
Bu yüzden inat ve dayatmaları bırakıp işin oluruna bakmakta yarar var.
Bu konuda en büyük sorumluluk Maliye Bakanlığı’nda.
Kadro vermeleri halinde MEB’in hayır diyeceğini hiç sanmıyorum...

Dershaneler tarih oluyor!
İktidar ile dershaneler arasındaki restleşme giderek sertleşiyor.
Peki bu gerginlik daha nereye kadar devam edecek?
Son 50 yıldır olduğu gibi, siyaset yine geri adım atıp, dershanelerin daha da palazlanmalarına olanak mı sağlayacak yoksa ben yaptım oldu dayatması içine mi girecek?
Her ikisi de çözüm değil ve hiç kimseye bir yararı olmaz!
Doğru olan ne?
Doğru kararlar alıp bunu zamana yaymak. Örneğin 3 ya da 5 yıla. Yoksa macera olur...
Özetin özeti: Eğitimde doğruları bulmak, SBS ve LYS’de olduğu gibi 4, 5 seçenekli değil en az 100 seçenekli. Bu yüzden de içinden çıkılamıyor. Ama nereye kadar?..