Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Milli Eğitim Bakanlığı en zor bakanlıkların ilk sırasında yer alıyor. Son 10 yılda bazı bakanlıklar bir iki kez el değiştirirken MEB’e 5’inci bakan geldi

Eğitime bakan dayanmıyor

Milli Eğitim’de 93 yılda 76 bakan değişti. Gelen hep gideni arattı. Ak Parti’nin 10 yıllık iktidarı döneminde ise Prof. Dr. Nabi Avcı, Erkan Mumcu, Hüseyin Çelik, Nimet Baş (Çubukçu) ve Ömer Dinçer’den sonra beşinci bakan oldu. Milli Eğitim’in geçmişine bakıldığında ‘sivri’ bakanlardan sonra hep ılımlı bakanların göreve gelmesi dikkat çekti.

Son kabine değişikliğiyle birlikte Milli Eğitim Bakanlığı koltuğuna 76’ncı isim olarak Prof. Dr. Nabi Avcı oturdu. Ak Parti Hükümeti’nin de 5’inci Milli Eğitim Bakanı olan Avcı’nın göreve atanmasıyla birlikte dünden bugüne, bakanlarla ilgili anılarımızı tazeleyelim istedim. İşte 35 yıldır yakından tanıma olanağı bulduğum milli eğitim bakanlarıyla ilgili aklımda kalanlar:

* Mustafa Üstündağ
(26 Ocak-17 Kasım 1974)

Tanıdığım ilk Milli Eğitim Bakanı Mustafa Üstündağ oldu. Üniversite öğrencisiydim. Bitirme tez konum “Eğitime Yön Verenler”di. Bu konuda kendisiyle görüşmeye gittiğimde çok sıcak karşıladığını hatırlıyorum. Öğrenci olmama rağmen ciddiye almıştı. Uzun uzadıya eğitimin önemini anlattıktan sonra sorularımı cevapladı. Özellikle de hızlandırılmış eğitimle 3,5 ayda mezun edilen öğretmenleri merak ediyordum. “O günün koşullarında bu bir zorunluluktu. Terör nedeniyle eğitimi yarım kalanlar için bir defaya mahsus hak tanındığını” söylemişti. Sonraki yıllarda hep eğitime siyaseti sokan isim olarak anıldıysa da tam aksine Milli Eğitim’i birilerinin arka bahçesi olmaktan kurtardı, diyenler de oldu.

* Necdet Uğur
(5 Ocak-12 Kasım 1979)

CHP’nin en karizmatik bakanlarından birisiydi. Militan diyenler de oldu, bakanlığa şahsiyet kazandırdı diyen de. MEB’in onun döneminde saygınlık kazandığı kesin. Kadrolaşma eleştirilerine hep “tam aksine temizlik yapıyoruz” yanıtını verdi.

* Orhan Cemal Fersoy
(12 Kasım 1979- 12 Eylül 1980)

En silik bakanlardan birisiydi ya da bana öyle geldi. Hep mesafeliydi. Fazla tanıma olanağı bulamadım bakanlıkta iz bıraktı diyeni de, kendisini hatırlayanı da bulmak zor.

Haberin Devamı


Eğitime bakan dayanmıyor

Haberin Devamı

* Hasan Sağlam
(21 Eylül 1980- 19 Aralık 1983)

Hasan Paşa, tam bir centilmendi. Ama 12 Eylül’ün sağladığı ortamda, biraz da demir eldivenli centilmendi. O her şeyin en doğrusunu bilirdi. Bazen de talimatları direkt Evren Paşa’dan alırdı. Dershaneleri kapatmak istedi, ama kapatamadı. Ondan geriye miras olarak öğretmenler günü, öğretmen evleri, ilkokuldan üniversiteye inkılap tarihi dersleri kaldı. Adı, en fazla imam hatip lisesi açan bakana çıksa da, bazı şubeler dışında, onun döneminde hiç imam hatip lisesi açılmadı.

* Vehbi Dinçerler
(14 Aralık 1983- 13 Eylül 1985)

Özallı yılların ilk Milli Eğitim Bakanı’ydı. Cin gibiydi. Mühendisti ama koltuğa oturduktan iki hafta sonra tüm eski bakanları davet edip, eğitim dersi verecek kadar da hızlıydı! Ben ne dersem o olur, diyenlerdendi. Ne Talim Terbiye umurundaydı ne de müfredat programları. Güç ondaydı ve bu gücünü her fırsatta kullanıyordu. Milli Eğitim’i arka bahçe yapmak isteyenlerdendi.

* Metin Emiroğlu
(13 Eylül 1985 - 21 Aralık 1987)

Dinçerler’den sonra ılımlı bir bakan arayışında, son durak Emiroğlu oldu. Hukukçuydu. Eğitimden bir haberdi. Ama çok ciddi yasalar çıkarttı. Köklü değişiklikler gerçekleştirdi. Kadrolaşma peşinde olmadı.

* Hasan Celal Güzel
(21 Aralık 1987- 31 Mart 1989)

ANAP’ın muhafazakârları, Emiroğlu’nun partiye yeterince hizmet etmediği görüşüne varınca, değişime gidildi. Koltuğa bu kez Hasan Celal Güzel oturdu. O da fırtına gibiydi. Aklına ne esiyorsa onu yapıyordu. Siyasal mezunuydu; ama bin yıllık eğitimcileri beğenmezdi. Koca bakanlıkta, müsteşar ya da üst düzey bürokrat arayışında, istediği isimleri hiç bulamadı.
Çünkü gözü hep dışarıdaydı. Herkese değil, isteyene yabancı dil öğreteceğim diyerek, Basamaklı Kur Sistemi’ni icat etti. Ömrü iki yıl oldu. Eleştiriyi pek sevmezdi.

* Avni Akyol
(31 Mart 1989 - 20 Kasım 1991)

Geriye dönüp bakınca, sivri isimlerin arkasından hep ılımlı isimler gelmiş. Akyol da beyefendi kişiliğiyle Milli Eğitim’de iz bırakan isimlerden birisi oldu. Hasan Ali Yücel’den sonra belki de tanınırlığı en yüksek bakan. Eğitim kökenliydi. Eğitim camiası onu sevdi, o da onları. Eğitimde büyük değişimlere imza attı. Kredili Geçme Sistemi’ni getirdi. Ama uzun ömürlü olmadı. Siyah önlüğe son verdi. Önce insan ve sevgi kavramlarını yerleştirdi.

* Köksal Toptan
(20 Kasım 1991-25 Haziran 1993)

ANAP’lı yıllar bitti. DYP’li yıllar başladı. Köksal Bey de zarifliği ve paylaşımcılığı ile iz bırakan bakanlardan birisi oldu. Hukukçuydu ama eğitimi sevdi. Teşkilatı dışlamadı, tam aksine onlara sahip çıktı. Sadece ilk ve orta öğretimle değil, yükseköğretimle de ilgilendi. İkinci öğretimi o çıkarttı. Türk Cumhuriyetleri ile öğrenci değişim programlarının mimarı oldu. Ama o gidince proje de yavaşladı. Sonraki yıllarda da eğitimle ilişkisini hiç koparmadı.

* Nahit Menteşe
(25 Haziran-25 Ekim 1993)

Gelmiş geçmiş en zarif bakanlardan biri oldu. Bakanlığı kendisinden çok bürokratları yönetti. Koyu bir Adalet Partili olarak hep uçlardan uzak kaldı. Denge adamı olduğu için de ikinci kez bakanlık koltuğuna oturdu. Fazla iz bıraktı desem yalan olur.

* Nevzat Ayaz
(25 Ekim 1993- 5 Ekim 1995)

Köksal Bey’den sonra Nahit Bey ikinci kez geldi. Ondan sonra yine aynı zarif bakanlar serisi devam etti. Ayaz da devlet adamlığı ve yönetim zarafetiyle dikkatleri çekti. Kızardı ama kırmazdı. Valilikten geldiği için sorunlara vakıftı. Bakanlığı parti karargâhı yapan bakanlardan olmadı.

* Turhan Tayan
(5 Ekim 1995- 29 Haziran 1996)

Çiller dönemi bakanlarından biri olarak hafızalarda kaldı. O da beyefendiliğiyle dikkat çekti. Sesini çok az yükseltirdi. 8 Yıllık Kesintisiz Eğitim onun döneminde yasallaştı. Eğitimi arka bahçe yapmaya çalışanlarla hep mücadele etti.

* Prof. Dr. Mehmet Sağlam
(29 Haziran 1996- 30 Haziran 1997)

Bir dönem öylesine hızlı yükseldi ki önce rektör, sonra YÖK başkanı hemen arkasından bakan oldu. Bıraksalar başbakan da olurdu. Eğitime yeniden siyaseti soktu. “Peki eğitim için ne yaptı?” sorusu hep cevapsız kaldı. Daha sonra AKP’ye geçti. Bakanlığı sık sık gündeme gelse de, arkası gelmedi. Astığı astık, kestiği kestik bakanlardan birisiydi.

* Hikmet Uluğbay
(30 Haziran 1997 - 11 Ocak 1999)

O da saygıdeğer bakanlardan biri oldu. Ekonomi kökenliydi. Maliye Bakanlığı beklerken kendisini Milli Eğitim’de buldu. Bir yıl hiç konuşmadı. Dersini çalıştı. Tam iş yapmaya başlayacaktı ki Ecevit yine bir sürpriz yaparak kendisini ekonomiden sorumlu bakanlığa getirdi. İşini en fazla ciddiye alan bakanlardan biri olarak akıllarda kaldı. Hepsi o kadar.

* Metin Bostancıoğlu
(11 Ocak 1999- 9 Temmuz 2002)

Ecevit’in “En büyük hatalarımdan birisi” dediği bakanlardan birisi oldu. Çok uzun süre görevde kalmasına rağmen, en silik isimler arasında hep ilk sıralardaydı. Bakanlığı o değil Müsteşarı Bener Cordan yönetti. Eğitim meselelerini hiç anlamadı, anlamak için de uğraşmadı

* Prof. Dr. Necdet Tekin
(10 Temmuz - 19 Kasım 2002)

Gelmesiyle gitmesi bir oldu. Erken seçim olmasaydı, bakanlıkta iz bırakan isimlerden birisi olacaktı. Zarifti, çalışkandı, mücadeleciydi. Ama geç keşfedildi.

* Erkan Mumcu
(19 Kasım 2002- 17 Mart 2003)

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nda keyfi yerindeydi. Kimilerine göre de başarılıydı. O bir icraat bakanı değil, protokol bakanı olmalıydı. Hep zor konulara el attı. YÖK Yasası da bunlardan biriydi. Yalnız kaldı. Çok şeyler yapmak istedi fazla bir şey yapamadan gitti.

* Doç. Dr. Hüseyin Çelik
(17 Mart 2003-3 Mayıs 2009)

Milli Eğitim Bakanlığı onunla birlikte yeniden arka bahçe oldu. En uzun süre görev yapan ikinci bakan oldu. Çalışkandı, reformcuydu, kararlıydı. Ama hep gizli gündemi olduğu kuşkusu yarattı. Eğitimin 80 yıllık kazanımlarını yerle bir etmekten hiç çekinmedi. Artıları da çoktu; ama yarattığı tartışma öylesine büyüktü ki sonunda en büyük reformu SBS de elinde patladı. Bağış kampanyaları ve teknolojik yatırımda fark yarattı.

* Nimet Baş (Çubukçu)
(3 Mayıs 2009- 7 Temmuz 2011)

İlk kadın bakanımız oldu. O da pek çok bakan gibi hukukçu. Konuların hep çok uzağında kaldı. Kadrosunu kuramadı. Çelik’ten sonra gücü eline alamadı. Otomatik pilota bağlanan eğitim tartışmaları onu yordu. Ama SBS’yi kaldırarak, Çelik’i kızdıracak kadar cesurdu. Hem hoşgörülü hem de çok kırılgandı.

Haberin Devamı

Eğitime bakan dayanmıyor

* Prof. Dr. Ömer Dinçer
(7 Temmuz 2011- 25 Ocak 2013)

Arka bahçe yaratma konusunda Çelik’i bile gölgede bıraktı. Eğitim tarihimizin en tartışmalı projelerine imza attı. Kurtulduk diye arkasından davul, zurna çalınan ilk bakan oldu. O eğitimcileri pek sevmedi, onlar da onu.
Yakın çevresinde eğitimi bilen yok gibiydi. Yüzü hiç gülmedi, hep yanlış anlaşıldı. Partiye zarar verme noktasına gelince de koltuğuna veda etti.

* Prof. Dr. Nabi Avcı (25 Ocak 2013)
Önceki yıllarda olduğu gibi yine sivri isimlerin ardından ılımlı bakanlar dönemi başladı. Nabi Hoca’yla ilgili en büyük beklenti, tansiyonu düşürmesi. Profesör ama eğitime uzak bir isim.
Umarız, eğitimi ve sorunlarını iyi bilen bir kadro kurar. Yoksa onun da işi çok zor! Bir yandan yaraları saracak, öte yandan sınavları ve dershaneleri kaldırma, tablet projesini hayata geçirme ve 4+4+4 gibi çetrefilli konularda yol almaya çalışacak. İşi zor, hem de çok zor!..