Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Gazeteciliği de, yöneticiliği de, kişiliği de hep tartışıldı. Renkli kişiliği, yöneticilikteki istikrarı ve gazeteciliğe farklı bakış açısıyla medyanın en çok konuşulan ismi oldu.Seveninden çok sevmeyeni var. Ama bu hiç umurunda değil. Kendi doğrularından taviz vermektense, eleştirilmeyi hatta aşağılanmayı göze alan bir tutum içerisinde. Bu konuda kararlı. Tam bir fanatik... Durduk yerde yeni yılın ilk yazısını neden ona ayırdım? Geçen hafta Ankaradaydık ve tamamen bir tesadüf eseri uzunca bir akşam yemeğinde, yine uzunca bir sabah kahvaltısında ve İstanbula dönüşte bir aradaydık. Ufak gruplu samimi bir ortam olunca Özkökün farklı yönlerini yakalamaya çalıştım. Eleştirenler haksız mı, kesinlikle hayır. Peki o eleştirildiği kadar duyarsız mı? Ona da kesinlikle hayır. O halde özellikle medyada nasıl oluyor da bu kadar negatif bir görüntü sergiliyor? İşte o biraz da kendisinden kaynaklanıyor.Rahatsızlık duymuyor mu? Elbette duyuyor. Ama değiştirmeye yönelik olarak kendi doğrularından zerre kadar taviz vermeye yanaşacağını hiç sanmıyorum.Yüzü hiç gülmüyor. Bırakın kahkahalarla gülmesini, hafifçe bir tebessümünü dahi görenlerden değilim. Yüzündeki o her şeyi küçümseyen, küçük dünyaları ben yarattım ifadesi, aslında gerçeği hiç yansıtmıyor. Arkasında farklı bir dünya var. Ama nedense beynindeki, yüreğindeki farklılıkları olduğu gibi dışarı yansıtmıyor ya da yansıtamıyor...Mütevazı bir ailenin oğlu olarak İzmirde başlayan yolculuğu, Ankarada değişmiş, Pariste şekillenmiş, İstanbulda ivme kazanmış. Hep farklı olmaya çalışmış. Öğrenciliğinde de, gazeteciliğinde de bu hiç değişmemiş.Söylenemeyenleri söyleme, şeytanın avukatlığını yapma, bazen de felaket ortamlarında şampanyalı, havyarlı yazılar yazma konusunda üstüne yok.Başkaları ona ve görüşlerine karşı ne kadar acımasızsa, o farklılıklara ve hoşgörüye o kadar açık. Ayrıca bu konuda çok da maharetli. Yoksa birbirlerini bir kaşık suda boğmaya çalışan isimleri aynı gazetede tutmak başka türlü nasıl olabilirdi ki!..Gazeteciliği ve yöneticiliği 24 saat yaşayanlardan. Gazetesine belki de en az uğrayan yayın yönetmenlerinden. Ama sadece gazetede değil, dünyada olup bitenlerden hep haberdar. Telefonu hiç susmuyor. En ufak bir ayrıntıyı hiç kaçırmıyor. Göreve yeni başlayan muhabir heyecanında.Dışarıya karşı, her şeyin en iyisini ben bilirim görüntüsü verse de başka görüşlere hep açık. Düşündüğünün, yazdığının tam tersinin manşete taşınmasından gocunmayanlardan.Sırça köşklerin adamı mı? Bu konuda da verdiği görüntü ile arkasındaki adam çok farklı. Bulunduğu pozisyonun getirdiği yaşam tarzı ile emekli olduktan sonraki yaşam tarzının çok farklı olacağı kesin. Çok mu zengin? Hiç sanmıyorum.Peki ya sokaktaki vatandaşın hali, onu ne kadar ilgilendiriyor? Muhtemelen çok inandırıcı gelmeyecek ama hâlâ eski solculuğunun etkisi altında. Garibanlara karşı müthiş duyarlı. Her ne kadar bunu gazete sayfalarına yeterince yansıtamıyor olsa da...Yöneticilik konusunda başarılı ki, onca yıldır koltuğunu koruyor. Gazeteciliğine gelince; yazarlığı ayrı bir tartışma konusu ama habercilikte kıvrak bir zekâya sahip. Yenilikçi. Geçen yılkini eleştirmiştim ama dünkü yılbaşı eki mükemmeldi. Türkiye Sizinle Gurur Duyuyor ekinde, dünyanın dört bir yanındaki vatandaşlarımızın biyografilerine yer verilmiş. Hem de çok farklı kalemlerden.Dünya basınını çok yakından takip ediyor. Yabancı gazeteleri karıştırırken deprem ve tsunami bölgelerine neden onlardan daha az muhabir gönderdik diye hayıflanıyordu...Özetin özeti: Yiğidi öldür ama hakkını da ver derler. Özkökü, zikzaklarından, yaydığı negatif enerjiye kadar eleştirilmesi gereken noktalarda eleştirmeye devam edelim. Ama artılarını da görmemezlikten gelmeyelim. aguclu@milliyet.com.tr Hürriyetin Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkökü yıllardır tanırım. Yüzlerce kez görüşmüşüzdür. Daha önce de kendisine yönelik eleştirel yazılar yazmıştım.