Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Atama bekleyen yüz binlerce öğretmenin beklediği ayrıntılar, ancak haftanın son günü, akşam saatlerinde açıklanabildi.
Ama pek çok branş için hiç de sevindirici olmadı.
Çünkü 20 bin kadronun büyük bir çoğunluğu yine belli branşlara dağıtıldı.
Özellikle sosyal bilimlere umulanın çok altında kadro verildi.
Umarız ağustosta çok daha fazla alım gerçekleşir ve kadrolar bu kez daha adil dağıtılır...
Adayların muzdarip oldukları konuların başında mülakat geliyor.
KPSS’de 80-90 aldıkları halde, mülakatta çok düşük puan verildiği için mağdur olduklarını iddia ediyorlar.
MEB, bu konuda daha şeffaf ve güven verici olamaz mı?
Bize olduğu gibi eminim ki kendilerine de, hemen her gün, binlerce, hatta on binlerce soru geliyordur.
Bunlardan en çok merak edilenleri, keşke tek tek cevaplasalar ne iyi olur.
En azından, bilgilenmiş olurlar ve şehir efsanelerinin etkisi altında kalmazlar.
Bu arada ön başvurular 15 Mart’ta başlıyor. 3-7 Nisan arasında ise sözlü sınavlar yapılacak. Peki, göreve ne zaman başlayacaklar?..
YGS, LYS değişiyor mu?
Üniversiteye giriş sistemi değişiyor diye hemen her gün haberler çıkıyor.
Peki, ne kadar doğruluk payı var?
Tedirgin olmalı mıyız?
Yoksa, hiç ciddiye almamak mı gerekiyor?..
Yakın bir gelecekte, ufak dokunuşlar dışında, üniversiteye girişte ciddi bir değişim beklemek, hayalcilik olur.
5-10 yıl sonraya bakıldığında ise 5-10 üniversite ve bölüm dışında, muhtemelen sınava gerek kalmayacak!
Hatta pek çok üniversitenin kapısına kilit vurulursa, hiç şaşırtıcı olmaz.
Sadece bizde değil, dünyanın her yerinde üniversiteye olan talep giderek azalıyor.
Çünkü karşılığı yok!
Hafta içinde açıklanan işsizlik rakamlarına bakıldığında, genç diplomalı işsizler, yine ilk sırada yer alıyor.
Yani diploma, eskisi gibi, her kapıyı açmıyor.
Daha da vahimi, bakkal dükkânı açar gibi üniversite açıp, diploma dağıtmaya başladığınızda, ortada ne kalite kalıyor ne de kıymet!
Yabancı üniversitelerin şube açması ya da özel üniversitelerin kurulması ise kırk yıldır konuşuluyor ve sanki bir kırk yıl daha konuşulur.
Sorun diplomanın nereden alındığından çok, istihdam yani işsizlik.
Yurtdışındaki çok iyi üniversitelerden diploma alıp da işsiz gezen çok gencimiz var!
Ayrıca yabancı özel üniversiteler açıldılar diyelim, fiyatları ne olacak, kaç kişi yararlanacak?
Yüzde 1’i bile geçmez!
Peki ya diğer gençler?..
Doktora seferberliği
Kim ne derse desin, YÖK, müthiş bir girişim başlattı.
Her bin kişiye bir doktoralı düşecek şekilde burs veriyor.
Bu projeyle hem gençler sevinecek, hem üniversiteler desteklenecek hem de ülkemiz kazanacak!
Yeter ki sulandırılmasın.
Yoksa o da en kısa sürede proje mezarlığına gider...
Bu konuda birkaç naçizane önerimiz olacak.
Örneğin, ülkemiz için stratejik alanlar belirlensin ve bu bursların çoğunluğu, o alanlara ve hiç kimsenin ilgisini çekmeyen ama önem arz eden alanlara yönelik olsun. Örneğin tarih ve sosyoloji gibi...
Bir başka önemli nokta ise bırakın doktora verme yeterliliğini, lisans konusunda bile zorlanan üniversitelere doktora izni vermek yetmezmiş gibi bir de burs vermek yanlışların en büyüğü olur.
Belli bir yılı ve altyapısını tamamlamayan üniversitelere, özellikle de vakıf üniversitelerine doktora izni verirken de, burs olanağı sağlarken de çok titiz olmakta yarar var...
En önemli konu ise doktoralıların sadece akademik birikim için değil, ülkemizin sorunlarına yönelik olması, olmazsa olmaz kriterlerden biri haline getirilmelidir.
Pek çok Batılı ülke, bu konuda, mademki parayı biz veriyoruz, sorunumuza çare üretsin, yarattığı katma değer ülkemize, bölgemize, kentimize kazanç sağlasın noktasına çoktan geldi. Biz de gelmeliyiz.
Yoksa bir süre sonra tıpkı üniversite diplomaları gibi doktora belgeleri de hiçbir işe yaramaz hale gelebilir...
Sadece sayıya odaklanmayıp, kaliteyi de göz önünde bulundurmalıyız.
Üniversitelere sağlanan kontenjanlar da nitelikli öğrenci bulunması halinde kullanılmalı, yeterli sayıya ulaşılmıyorsa da çantada keklik gibi keyfi bir şekilde dağıtılmamalıdır...
Özetin özeti: Eğitimde çok şeyler söyleniyor, çok şeyler yapılıyor ama hâlâ değişen bir şey yok!